03 Kasım 2014 17:50
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) altındaki Kobanê ve Şengal’den Türkiye’ye sığınan çocuklar için eğitimciler çağrıda bulundu. Yapılan çağrıda Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmeleri hatırlatılarak, çocukların ihtiyacının karşılanması için devletin harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Eğitimcilerin, birçok sivil toplum örgütü tarafından hazırlanan raporlara da özet olarak yer verdiği çağrısında, IŞİD saldırısında zarar gören ve yurtlarını terk edenlerinin yarısının çocuk olduğu vurgulandı.
Aralarında Eğitim-Sen, İHD, Kürt Enstitüsü’nden temsilcilerin, STK'ların da bulunduğu 40 kadar eğitimci desavaşa, katliama, zorunlu göçe maruz kalan çocukların yaşam hakkı, eğitim hakkı, oyun hakkı için "aklın ve vicdanın gözünü tez" açmak gerektiğini söyleyerek "bi' şeyler yapmak" üzere eğitimcilere, eğitim ve çocuk alanındaki tüm sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara çağrıda bulundu.
Cihad İlbaş ve Melike Koçak tarafından hazırlanan “Kobanê ve Şengalli çocuklar için eğitimcilerden çağrı” başlığıyla yayımlanan çağrı metni şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı kendi web sitesinde, "Konumuz çocuklar olduğu için biz de sizlere çocukların sahip olduğu hakları hatırlatmak istedik" deyip Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni özetleyerek aktarmış.
Bakanlık, haklı!
Savaşlar, kıyımlar, açlık, yoksulluk, vahşet, katliam, zorunlu göçlerle kuşatılmış yeryüzünde ve hele hele Ortadoğu'da, Türkiye'de söz konusu hakları "Irk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetme"den çocuk, çocuktur demeyi unutmamak için hatırlamak ve hatırlatmak gerek. Bunun için lütfen bir kez daha bakınız
Siz sözleşmeye yeniden bakarken biz, yanı başımızda savaşa, katliama, göçe maruz kalmış çocukların akıl, dil, inanç, beden, ruh... yaşam haklarının ne durumda olduğuna dair bildiklerimizi sizlerle paylaşalım. Ama önce genel durum.
IŞİD'in Şengal ve Kobanê'deki saldırıları sonucu Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Êzidî ve Kürt halkına dair hakikatin bilgisi öyle sert ki başka söze gerek yok. Bu bilgiler güncelleniyor. Zira savaş devam ediyor!
GABB'ın (Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği) (www.gabb.gov.tr) "DAİŞ'in İnsanlık Dışı Saldırıları ve Bölgeye Etkileri" başlıklı raporunda Êzidîler'in durumuna dair verilen bilgileri özetleyerek başlayalım:
Aynı raporda Rojava'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakılanların sayısının 100.000 civarında olduğu; ilk etapta "Suruç'ta belli mahallelere, camilere, yas evlerine vb. toplu alanlara yerleştirildikleri” ve bir kısmının "parklarda, sokaklarda yaşamak" durumunda kaldığı; 5 bin kişilik kurulan çadır kente yerleştirildikleri belirtiliyor. Bildiğimiz kadarıyla Suruç'ta şu anda 5 ayrı çadır kent var. Gerek Kobanê gerek Şengal halklarının ihtiyaçları büyük oranda yerellerce karşılanıyor.
Diyarbakır Büyükşehir ve ilçe belediye eş başkanlarının Rojava ve Şengal’den göç etmek zorunda kalan 150 bin kişi için yaptığı acil yardım çağrısında şöyle deniyor: “Bunlardan 7.506 kişi Diyarbakır, 83.638 kişi Urfa, 4.846 kişi Mardin, 2.405 kişi Batman, 996 kişi Siirt, 4.371 kişi Şırnak’ta olmak üzere; toplam 103.737 kişi belediyelerimizin ve Birliğimizin koordine ettiği ortak yaşam alanlarında, bir kısmı akrabalarının evlerinde, bir kısmı ise bireysel imkanlarıyla farklı kentlerde yaşamını sürdürmektedir. Bunlardan 19.813 kişi Şengalli, 83.924 kişi ise Rojavalıdır. 6.120 kişi AFAD’ın Suruç-1 ve Suruç-2 kamplarında, 2840 kişi ise AFAD’ın Midyat kampındadır”
AFAD kampları dışında Suruç’taki 5 çadır kentte kalanların yaklaşık sayısı 9 bin. 7 bin kadar kişi Suruç’taki akrabalarının yanında kalıyor. Yine 15 bin Kobanêli de Suruç’un köylerinde. Geri kalanlar Urfa merkezde.
Kobanêli ailelerin ortalama 6-7, Şengalli ailelerinse 3-4 çocuğu bulunuyor. Savaşzedelerin %50’sini çocuklar, %30’unu ise kadınlar oluşturuyor.
Peki bu çocuklar barınma, beslenme, giyinme, sağlık hakkından sosyal, kültürel, eğitim hakkına kadar geniş alanda neye/nelere sahipler ya da değiller?
Herkes en çok çocuklardan söz ediyor en çabuk çocukları unutuyor. Çocuklar, sosyal medyada Şengal ve Kobanê üzerine söz alınırken fotoğrafları en çok paylaşılan, hakları en kolay ötelenenler. Hele savaşın, katliamın ve zorunlu göçün yarattığı travmaların iyileştirilmesi hele sosyal, kültürel, pedagojik ve akademik ihtiyaçlarının karşılanması hele hele yaratıcıklıklarının ortaya çıkarılması, körelmemesi gibi ihtiyaçları söz konusu olduğunda.
Gönüllülerin girişimleri, çabaları ve emeklerinin soluğu yettiğince çocuklar sarılıp sarmalanıyor. Zira çadır kentlerde öncelikle gönüllüler, Rojava ve Şengal’den göç edenlerin arasındaki öğretmenler, üniversite öğrencileri, belediyeler ve zaman zaman çeşitli dernek, sendikaların desteğiyle eğitim çalışmaları yürütülmeye çalışılıyor.
Batman, Diyarbakır ve Suruç olmak üzere üç ayrı noktadaki çadır kentlerdeki eğitimcilerden aldığımız bilgiler; Eğitim-Sen, İHD, Diyarbakır PDR derneğinden ilgili kişilerle yaptığımız görüşmeler çalışmaların insanın akıl ve beden sınırlarını zorlayacak derecece inançla, çabayla yürütüldüğünü gösteriyor. Silopi ve Siirt'teki duruma dair ulaştığımız net bilgiler henüz yok.
Diyarbakır merkezdeki çadırkentte eğitim çalışmalarında yer alan Kürtçe öğretmeni Şerif Derince'nin aktardıklarından özetle:
Ayrıca Diyarbakır PDR derneğinden Emre Bakır, travma alanında çalışacak kişilerin desteklenmesi ve bu alanda güçlendirilmesi gerektiğini, buna ihtiyaç duyduklarını belirtirken hem çocuklar için kurulacak oyuncak çadırında oyuncaklara hem de diğer çalışmalarda kullanacakları kırtasiye malzemelerine ihtiyaçları olduğunu belirtiyor. (Takip için)
Batman'daki eğitim çalışmaları, "Şengal ve Kobanê Dayanışması Eğitim ve Çocuk Komisyonu" olarak yürütülüyor ağırlıklı olarak. Barış Eviz ve aynı zamanda İHD Şube Yöneticisi de olan Mehmet Uçar'dan aldığımız bilgilere göre 2.405 Şengalli savaşzedenin kaldığı Batman’da köylerde 750 kadar, şehir merkezinde ise 200 civarı çocuğa, geldikleri ilk günlerden itibaren gönüllülerce eğitim veriliyor. Güçlü bir sivil topluma sahip Batman, bu konuda en hazırlıklı şehir gibi görünüyor. Eğitim yapılan iki merkez var. Sayılar şöyle: Esentepe 4-5-6 yaşta 17 erkek, 16 kız ve 7-14 yaş arasında 35 erkek, 28 kız öğrenci; Korixê 4-5-6 yaş 46 erkek 54 kız ve 7-12 yaş 128 erkek 104 kız öğrenci mevcut. 4-5-6 yaş çocuklara okul öncesi eğitimi verilmektedir.
Pek çok eksiğe rağmen eğitimler aksamadan yürütülüyor. İnanç, müzik, resim, drama, matematik, bilim, edebiyat, şiir-öykü, sağlık, Kürtçe, İngilizce dersleri var. Bu derslerin dışında toplumsal cinsiyet, çevre, ayrımcılıga karşı mücadele, tiyatro ve savaşa, göçe dönük rehabilitasyon etkinlikleri de gerçekleştiriliyor. Tiyatro grupları, animatörler ve müzisyenler aracılığıyla toplu gösteriler yapılıyor; bunlar düzenli eğitim ulaştırılamayan merkezlere de götürülüyor. Çalışanların hemen hepsi gönüllü, sayı çok da fazla değil ve bazen yedi gün, sabahtan akşama çalışılıyor. Êzidîlerin arasından kendileriyle çalışanlar olduğu gibi gönüllü üniversite öğrencileri de var. Çadır kentler dışındaki alanlarda barınan çocuklarla çalışma konusunda, yaşam alanlarının dağınık olması sebebiyle ulaşım açısından ciddi sıkıntı yaşanıyor. Bugünlerde kareli-çizgili defter, kuru ve pastel boya eksikleri var ve sınıf yapmak için bir çadır gerekiyor. Batman'dan Suruç'a da destek olunuyor. İhtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olunuyor. Ancak en önemli sıkıntılarından biri kalifiye ve sürekli gönüllü çalışan bulmak.
Suruç'ta ise ihtiyaçlar daha acil görünüyor. Beş çadır kentten ilkinde açtıkları okulda kırk gündür gönüllü çalışmakta olan Fidan Kanlıbaş'tan aldığımız bilgilere göre:
Bütün bu bilgiler, belirtilen ihtiyaçlar elbette günden güne değişiyor. Tek gerçek, azalmayıp arttıkları. Hemen hepsi acil ve sürekliliği esas olan ihtiyaçlar. Belediyeler, gönüllülüler canhıraş bir şekilde çalışıyor. Elbette ulaşamadığımız pek çok kişi, dayanışma, koordinasyon vardır. Saha çok geniş, iş çok. Aralarında koordinasyonu sağlamak hiç kolay değil. Bir yandan çalışmak bir yandan lojistik, finansman, bir yandansa duyurular, iletişim çok zor olsa gerek. Anladığımız kadarıyla bu çalışmaların hemen hemen tamamı aynı kişilerce yürütülmekte.
Bu yüzden bölgedeki potansiyeli desteklemek, bölge dışı eğitim ve çocuk merkezli her türlü ihtiyacın teminine yardımcı olmak; nitelikli ve sürdürelebilir bir desteği sağlamak amacıyla bir araya gelen bir grup eğitimci "Barış İçin Eğitimciler" adıyla faaliyetlerine başladı.
Aralarında Eğitim-Sen, İHD, Kürt Enstitüsü’nden temsilcilerin, STK'ların da bulunduğu 40 kadar eğitimci, 29 Ekim Çarşamba günü Cezayir Toplantı Salonu'nda bir araya geldi. Savaşa, katliama, zorunlu göçe maruz kalan çocukların yaşam hakkı, eğitim hakkı, oyun hakkı için "aklın ve vicdanın gözünü tez" açmak gerektiğini söyleyerek "bi' şeyler yapmak" üzere eğitimcilere, eğitim ve çocuk alanındaki tüm sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara çağrıda bulundu. İnsan gücü kaynağının ve maddi kaynakların nasıl sağlanacağı, uluslararası destek olanakları gibi alanlara dair sadece konuşmakla kalmayıp çalışma alanlarını belirledi, iş bölümü yaptı.
Hem bireysel hem de kurumsal olarak özgüçlerini bir araya getirerek
öncelikli kararlarını alan girişim, oluşturacağı bir heyetle önümüzdeki günlerde bölgeye ziyarette bulunacak. Gözlem, bilgi ve çalışma planını kamuoyuyla paylaşacak. Bu süre zarfında bölgeden bildirilen her tür ihtiyacın acil bir şekilde sağlanması yönünde girişimlerde bulunacak.
Belirttiğimiz bütün bu alanlara dair çalışmaya başlamış olan girişimin çalışmalarını, https://twitter.com/barisicinegitim ve https://www.facebook.com/barisicinegitim sosyal medya hesaplarından takip edebilir, kendilerine her tür bilgi, paylaşım için barisicinegitimciler@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Biz, burada başa dönelim. TC MEB'in web sayfasında bize anımsattığı çocuk haklarını hatırlamasını kendisinden talep edelim. Zira söz konusu ihtiyaçların her birinin karşılanması devletlerin öncelikli sorumluluklarındadır.
© Tüm hakları saklıdır.