Çevre

Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu: Hatay'da yıkılan binaların enkazları, zeytinliklerin olduğu alana, deniz kenarına dökülüyor

15 Mart 2023 22:51

Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu, depremin en yıkıcı etkilerinin görüldüğü Hatay'a gitti. Bölgede çalışma ve analizler yapan ekolojistler, kentte kaldırılan enkazların, zeytinliklerin olduğu alanlara, deniz kenarına döküldüğünü aktardı. Yaşam savunucuları ayrıca enkaz kaldırılırken önlem alınmadığını bu nedenle tozun havaya ya da karışarak insan sağlığını tehlikeye attığını gözlemlediklerini belirtti. 

6 Şubat 2023’te Pazarcık merkezli depremler sonrasında ekoloji örgütleri çağrısıyla Eko-Afet Grubu toplantısında deprem bölgesinin bütününü ziyaret edecek temsili heyetin ardından dayanışma heyetlerinin illere gitmesi kararlaştırıldı.

5-8 Mart 2023  tarihleri arasında Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu'ndan ikinci heyet Hatay'a gitti. Bu bilgi notu bölgede çalışma ve analizler yapan ekolojistler tarafından depremden etkilenenlerin ve/veya dayanışma için bölgeye gidenlerin sözlerini, sahadaki tespitleri ve dayanışma önerilerini içerecek şekilde konu bazlı gruplamalar ile hazırlandı. 

İşte heyetin hazırladığı rapor: 

"Ciddi bir üretim kaybı var"

  “Deprem olduktan sonra imalathanemizi temizledik, kırılanları kaldırdık. Ciddi bir üretim kaybı söz konusuydu. Tam yeniden başlayacaktık ki, ikinci depremde her şeyin yerle bir olduğunu gördük.”

Nahide Miroğlu-Defne Kadın Kooperatifi: 

 6 Mart 2023 Pazartesi Defne Kadın Kooperatifi’nin üretim ve depolama işlerinin yapıldığı merkeze başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerinizi iletmek üzere ziyarete gittik. Defne Kadın Kooperatifi’nden Nahide Miroğlu ve Meryem Miroğlu ile görüştük. Kooperatif merkezine ulaştığımız anda artçı deprem gerçeğiyle yüz yüze geldik. Deprem kadın arkadaşlarımızın üzerinde çok ciddi psikolojik hasar yaratmıştı.

Kooperatif ortaklarından da can kayıpları olmuş. Su, elektrik ve barınma sorunları nedeniyle kooperatif ortaklarının büyük bir kısmı şu anda şehir dışında. Ziyaret sırasında ne yazık ki Hatay’da çok az kooperatif ortağı vardı. Şehir dışına göçmüş olanların da bulundukları şehirde çok mutlu olmadıklarını, bir an önce dönüp kooperatiflerine sahip çıkma düşüncesinde olduklarını söylediler. Ciddi can güvenliği kaygısı yaşıyorlar, deprem öncesi üretim  kooperatiflerinin çok iyi gittiğini ve kar ettiklerini ve kooperatifte çalışmaktan, öğrenmekten çok mutlu olduklarını söylediler. Bu son yaşanan olayın çok büyük üzüntüye neden olduğunu özellikle belirttiler.

Defne Kadın Kooperatifi’nin binasında büyük hasar yok. Tavan bölümündeki panellerin birkaç tanesi kırılıp düşmüştü. En büyük hasar kurutma fırınlarında yaşanmış. Sarsıntıdan ve elektrik kesintilerinden dolayı makina arızalanmış, yeniden parça gelmiş, henüz o parçayı takıp faaliyete geçmemişler. Bölgede portakal ağaçlarının olduğunu ve üretim yapmamaları için bir neden olmadığını söylediler. Bugüne kadar yaptıkları ürünleri hijyen amaçlı cam kavanozlarda saklayarak tüketiciyle buluşturuyorlardı. En büyük eksiklerinin cam kavanozlar, ambalaj malzemeleri olduğunu ve sarsıntılardan dolayı hepsinin kırıldığını özellikle belirttiler.

Sonuç: Dayanışma için önerimiz ön alım garantisi ile sipariş verilebilir. Üretim yaptıkları ürünlerin satış garantisi olduğunda işe daha hızlı sarılacaklardır.

Kooperatifin belli başlı ürünleri: Meyve kuruları, turşular, tıbbi aromatik bitkiler, zeytin, turfanda sebzelerin işlenmesi, salamura kekik, zeytinyağı ve salça. 

 Vakıflı Kooperatifi

Elena Çapar ile köyde kısa bir yürüyüş yaparak üretim tesislerinin olduğu bölgeye gittik. Defne Kadın Kooperatifi’nde olduğu gibi deprem öncesi üretmiş oldukları cam kavanozlu  ürünlerin hemen hemen hepsi kırılmış ve yerlere saçılmıştı. Kurutma tesislerindeki fırında arıza oluşmuş, fırın içindeki kurutulmus ürünler zarar görmüştü.

Vakıflı kooperatifi büyük ölçüde yaralarını sarmaya başlamıştı. Ziyaretimiz sırasında 4-5 kooperatif ortağı kadın var güçleriyle ellerindeki ürünleri kargolamaya çalışıyorlardı. Vakıflı kooperatifinde üretim devam ediyordu. En azından kalan ürünlerini kargo yaparak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Onların da ileriye dönük kaygıları var.

Vakıflı kooperatifinin üretim çeşitleri: Ceviz reçeli, patlıcan reçeli, nar ekşisi oldukça sevilen ve talep gören ürünler.

 Samandağ Kadın Kooperatifi

En içler acısı görüntü Samandağ Kadın Kooperatifi’ndeydi. Songül Hanım bizi karşıladı. Giriş kattaki satış mağazasının olduğu yerde bütün ürünler yerde ve bütün cam ambalajlı ürünler kırılmış, patlamıştı. Bir üst kata çıkarken merdiven boyunca zeytinler yerlere saçılmıştı, zeytin bidonlarının kapakları açılmış ve yerdeydi.

Bir üst kattaki imalathaneye girdiğimizde durum çok daha üzücüydü. Kabak tatlısı için büyük bir siparişi hazırlamak üzere çok sayıda kabak almışlar. Kabaklar ve üst katta bulunan bütün ürünler küflenmiş ve kullanılabilecek durumda değildi.

Birçok kooperatif ortağı Samandağ’dan göçtüğü için kooperatifin iş gücü azalmış. Bu durum, üretimdeki aksaklıkları arttırmış.

Sonuç: Ziyaretlerimizde gördüğümüz bir diğer tespit de kooperatiflerin üretim yaptığı ürünlerin sağlıklı ve tüketiciler tarafından talep görmekte olduğudur. Kooperatiflerin yeniden yapılandırılması ve desteklenmesi önemlidir.

Depremin yıkıcı etkisi sadece yapılar ve altyapılarla sınırlı değildir. Kooperatifler gibi toplumun temel yapı taşları da zarar görmüştür ve yeniden inşa edilmelidir. Bu süreçte, dayanışma ve destek önemlidir ve toplumun her kesimi bu çaba içinde yer almalıdır.

Heyet olarak, Antakya'da deprem sonrası felaketin etkilerini hafifletmek ve insanların kendi kendilerine ayakta kalmasını sağlamak üzere çeşitli girişimlerde bulunuyoruz. Çadırlarda yaşayan insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken, uzun vadede de sürdürülebilir bir yaşamı nasıl sağlayabileceklerini de araştırıyoruz. Bu süreçte insanların psikolojik sağlıklarını da gözlemleyip, destek sağlıyoruz.

 “Antakyalıyım, depremin ilk gününden bu yana buradayım. Hatay deprem dayanışması üzerinden burada gönüllülerle birlikte depremle ilgili sıkıntılarla uğraşıyoruz, felaketi ve yaralarını sarmaya çalışıyoruz. ilk 20 gün daha çok çadır, su, ilaç temini, insanların nakli, hastaneye götürülmesi, kadınların ve çocukların desteği ile ilgilenmek gibi bütün bunlarla ilgilendim. 20 günden sonra daha sürdürülebilir, halkın kendi kaynaklarıyla kendini ayakta tutabilmesi için bazı tartışmalara başladık. Bunlardan bir tanesi üretim ayağı Antakya'nın bahar zamanı. Her yerde badem çiçekleri açtı, bostanların ekime hazırlanması gerekiyor. Bunlarla ilgili neler yapabileceğimizi konuştuk. Öncelikle bahçedeki evleri gezdik. Çadır yetersizliği nedeniyle depremzedeler serada kalmak zorunda kaldı. Sonuç olarak seralardaki fideler yandı. Bu sorunun nasıl çözüleceğini konuştuk. Şehirde en büyük problem su sorunu. Su sorununu nasıl çözülebileceğini araştırıyoruz. Bazı evlerin kuyuları var ama kuyular göçük altında kalmış, onların temizlenmesi gerekiyor. Su sorunu için TMMOB ve ilgili kuruluşlarla görüşüyoruz. İnsanların elinde olan ürünler var. Birçoğu göçük altında kalmış ama göçük altında kalmayan ürünler var. Yine deprem olursa, bu ürünler göçük altında kalır ve zarar ederiz kaygısı yaşıyorlar. Döngü açısından da satmak istiyorlar. Gıda toplulukları ile görüşüldü. Şu an bir listeme yapmaya çalışıyoruz. Uzun vadede kooperatifler ve gıda topluluklarıyla görüşmeyi düşünüyoruz. Çünkü deprem bizde tekrardan bir dayanışma ruhunu açığa çıkardı. Bireyselleşen hayatlar birden komünal hayata döndü.Gönüllü ihtiyacımız var. Ama asıl amacımız insanların kendi kaynaklarından kendi kendilerine ayakta kalmasını sağlamak. Bu nedenle çadırlarda yaşayan insanlara bahçe işleriyle ilgili önerilerde bulunuyoruz. Nisan ayında gelecek gönüllülerle birlikte yadigar tohumları ekim ve dikim kampanyası başlatabiliriz.

Canan Yüce- Hatay Deprem Dayanışması

 Hatay’da Enkaz Kaldırma ve Bertarafı Uygulamaları

 Valiyle görüşme: 6 Mart Pazartesi günü, deprem sonrası bölgeye atanan Samandağ kayyum valisi ile Samandağ’daki enkaz faaliyetleri hakkında bir görüşme yapıldı. Görüşmede enkaz kaldırma, taşıma ve enkazların bertarafı sırasında gözlediğimiz, aşağıda sıralanan hatalı uygulamalar dile getirildi.

Önerilerimiz: Enkaz kaldırma sırasında asbest tozlarının havaya karışmasını engellemeye yönelik önlemler mutlaka alınmalıdır. Enkazda çalışan personele hangi ürünlerde asbest bulunabileceği, zararlarının neler olduğu yönünde eğitim verilmelidir. Asbest içerme riski olan malzemeler diğerlerinden ayrıştırılmalı, ufalanıp dağılmalarına, tozunun havaya karışmasına engel olunmalı, uygun toplama sistemi ile bertaraf sağlanmalıdır. Ancak enkaz kaldırma sırasında asbest ayrımının hiç yapılmadığı ve toz kaldırmayı engelleyecek hiçbir önlem alınmadığı görülmektedir

Enkaz kaldırma ve bertarafında çalışan kişilerin güvenlik ve sağlık önlemlerine uymaları sağlanmalıdır; tek kullanımlık kıyafet giymeli, tek kullanımlık FFP3 tipi maske ve gözlük kullanmalıdırlar. Ayrıca enkaz kaldırma çalışmasına başlamadan önce enkaz alanı mutlaka ıslatılmalı ve toz kalkması önlenmelidir. Ancak bu önlemlerin alınmadığı ve çalışan personelin ciddi sağlık riskine maruz kaldığı, asbestli gazların havaya karışmasına yol açacak uygulamaların yaygın olduğu, enkaz alanlarında sıkça gözlenmektedir.

Enkazların kamyonlara yüklenmesi sırasında ıslatılarak toz kalkmasının önlenmesi, taşıma sırasında tozun kalkmasını engellemek için branda veya plastik levhalarla kamyonların üstünün kapalı tutulması önemlidir. Ancak bu uygulamaların da yapılmadığı ve enkaz boşaltma alanına giden kamyonların etrafa toz yaydıkları gözlenmektedir.

Enkaz atıklarının nihai bertarafı sırasında asbestli atıklar diğer atıklardan ayrışmış olmalı, ayrı bir alanda, güvenilir şekilde depolanmalıdır. Bu konuda mutlaka asbest uzmanlarından görüş alınmalı ve asbestli atıkların depolama alanlarının kesin coğrafi konum kayıtları tutulmalıdır. Ancak Antakya ve Samandağ’da enkaz depolama alanlarında bunların da yapılmadığı gözlenmektedir.

Ayrıca insanların ve diğer canlıların sağlığı ile doğanın korunması için enkaz döküm alanlarının yerleşim yerlerinden uzakta, ormanlık, sulak alan, mera, tarım alanı, yaban hayatı alanlarından uzakta olması gerektiği belirtildi.

Validen açıklama: Mevcut alan dışında başka seçenek yok 

Samandağ’da yıkılma tehlikesi altında olan ve acilen enkazının kaldırılması gereken 1000 civarı konut olduğu, bunların Samandağ Deniz stadyumu karşısındaki alana geçici olarak konuldukları, bu bölgede beton-demir ayrıştırması sonrası nihai bir enkaz depolama alanı araştırılacağı, enkaz kaldırma sırasında yeterli sulama aracı olmadığı şeklindedir. Samandağ valisi, enkaz depolama alanı olarak önerilere açık olduğunu, ancak şu an için mevcut alan dışında daha iyi bir seçenek bulamadıklarını dile getirdi.

"Enkaz toplama alanında asbestli zehirli gazlar havaya, toprağa ve suya karışıyor"

Samandağ’da toplanan enkazlar geçici olarak, çadırkent alanına dönüştürülen stadyumun karşısına dökülmektedir. Döküm sırasında toz kaldırmayı engelleyecek önlemler alınmamaktadır. Ancak çadırkentin yakınlığı, etraftaki diğer yerleşimlerin varlığı, insan sağlığı yönüyle ciddi risklerdir. Üstelik döküm sahasının hemen önünde sulak alan ve devamında deniz vardır. Enkaz döküm sahası Milleyha yaban hayatını koruma sulak alanının hemen yanındadır. Bu kapsamda sulak alana gelen kuşlar etkileneceklerdir. Ayrıca denizden esecek rüzgâr, atık tozlarını Samandağ’a yayacaktır. Sonuç olarak mevcut enkaz toplama alanında asbestli, zehirli gazların havaya, zararlı kimyasalların toprağa ve suya karışma riski yüksektir.

Antakya’da toplanan enkazlar da Altınözü yolu üzerinde, Narlıca’da vadinin bitiminde yüksekten vadideki zeytin ağaçlarına doğru boşaltılmaktadır. Bu sırada da hiçbir önlem alınmadığı, yüksek miktarda tozun havaya karıştığı gözlenmiştir. Bu tozlar sadece doğaya zarar vermiyor, vadinin devamındaki yerleşim alanlarına taşınarak insan sağlığını da tehdit ediyor. Narlıca’da enkaz döküm sahasının hemen arkasında bulunan taş ocağı, enkazların boşaltılması için çok daha uygun bir alandır.

"Gerekli koruyucu önlemler alınmalı"

Özellikle Samandağ’da bölgenin tepelik yapısı, yerleşim alanlarının dağınık olduğu ve Samandağ çevresinin büyük oranda ormanlık veya yeşil alan olması nedeniyle geniş ölçekte enkaz depolama için uygun bir bölgenin belirlenmesinin oldukça zor olduğudur. Benzer durum, çok büyük ölçekte enkaz kaldırmanın söz konusu olduğu Antakya-Defne için de söz konusudur. Bu nedenle Samandağ ve Antakya’da sıkça gözlendiği gibi asbestli malzemeler ayrıştırılmadan, gerekli koruyucu önlemler alınmadan, alelacele enkaz kaldırmaya kalkışmaktan vazgeçilmelidir. Kaldırılacak enkaz miktarının muazzam boyutlarda olduğu dikkate alınarak, ilgili tüm meslek odalarını kapsayan, multidisipliner bir çalışma grubunun görüşleri dikkate alınarak, iyi bir planlamayla bu çalışmalar yürütülmelidir.

Bakanlığa dilekçe 

8 Mart Çarşamba günü Hatay Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne, enkaz kaldırma ve bertarafına yönelik gözlenen uygunsuzlukları anlatan ve taleplerimizi ileten bir bilgi talebi dilekçesi verildi. Aynı dilekçe, Hatay dönüşü Ankara’da Bakanlığa da verildi. Bunun devamında, dilekçede dile getirilen uygunsuzluklara yönelik suç duyurusunda bulunulması öngörülmektedir.

"Sadece Samandağ'a üreticiler için 500 çadır gerekiyor "

 Samandağ Karaçay Bedii Sabuncu Lisesi bahçesinde eski, yeni mezunlar, öğretmenler, yerel halk ve gönüllüler ile birlikte örnek bir dayanışma ağı oluşturulmuş. Bölgede yaşayan depremzedelerin gıda, su, giyecek ihtiyaçlarını temin ediyorlar. Okulun bahçesinde oluşturdukları çadır kentte yerelden ve gönüllülerden onlarca insan kalıyor.

Okulun organizasyon işleri ile ilgilenen Yusuf Bolat ile depremi ve sonrasında neler yapabiliriz'i konuştuk.

 “ Yöre halkı tarıma geri dönmek ve toprakla bütünleşmek istiyor. Psikolojileri ve yeniden ayağa kalkmaları için bu aşamada gerekli olan ihtiyaçların temin edilmesi gerekli. Şehir merkezlerinde kurulan çadır kentlere yönlendirmek yerine, arazilerinin yakınına kurulması gereken  çadıra  ihtiyaç var.

Sadece Samandağ lise civarında olan üreticiler için yaklaşık beş yüz çadır gerekiyor.”

"Tüm öğretmenler projeye dahil olabilir"

 Aslen Hataylı olup İstanbul da öğretmenlik yapan Murat hocayla da lisenin bahçesinde tanıştık.

“Bir an önce eğitime geçmek istiyoruz. Çadırlarda sürdürülebilir bir eğitim sistemi için MEB’e bağlı bir proje tasarladık.

Ana sınıfı, ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere dört ayrı çadırdaki eğitim sistemi için tayinimi Hatay'a isteyeceğim, katkı sunmak isteyen tüm öğretmenler projeye dahil olabilir ve  bu şekilde eğitime katkı sunabilirler.”

 Okulun bahçesinde gördüklerimizin en etkileyici yanı farklı kültür ve inanışların bir arada güçlü bir  dayanışma içinde olmaları.

Görüştüğümüz arkadaşların iletişim bilgilerini aldık, İstanbul’dan dayanışma ağını güçlendirmek üzere bir araya geliyoruz. Ekolojistler olarak kardeş okulumuzla uzun dönemli bir dayanışma içinde olacağız.

8 Mart'ta kadınlar bir araya geldi 

 İBB'nin dağıtımını yaptığı mor şallarımızı takıp, HDP ve KESK dayanışma çadırlarının önünden tüm kadınlarla, mor kurdele ile zincir oluşturup alana yürüdük. Hatay'lı ve gönüllü çalışan kadınlarla birlikte, yürek yüreğe “Jin jiyan azadi”; “Mara, Haya, Hurriya”; "Kadın, Yaşam, Özgürlük" dedik!