İstanbul hal fiyatlarına bakıyorum;
Domates (Beef) 5,00 - 6,00 lira
Domates (Antalya) 6,00 - 8,00 lira
Domates (Pembe) 4,00 - 6,00 lira
Patates 1,5 - 5 lira
Salatalık (Çengelköy II.) 1,5 - 2 lira
Kuru soğan 1- 2 lira
***
Şu an birçok ürünün hasat zamanı. Hatta bu yıl birçok üründe rekolte oldukça yüksek. Ama raflarda fiyatlar düşmüyor.
Ya da tarlada düşen fiyatlar raflarda direncini koruyor.
Bunlar artık bildiğimiz sonuçlar.
Hatta şu iddialı cümleleri de başta TV5 olmak üzere çok kullandım: “Bundan sonra ülkemizde tarlada ürünler bedava olsa bile raflarda artık belirli fiyatların atına satılamaz.”
Satılamaz çünkü kurduğumuz sistem bu.
Artık ucuzluk hayal...
Yukarıda yazdığım ürün fiyatlarının yarısını bırakın, 1/3 fiyatına dahi malını satmak için can atan sayısız çiftçi vardır. Ama satamazlar...
Çünkü sistem çiftçiye yüksek fiyat imkanı vermiyor.
Ama aynı sistem tüketiciye de ucuz ürün alma imkanı vermiyor. Hatta çok daha acı gerçeği söyleyeyim, bu sistemde öyle aracı vs. de kazanmıyor.
Burada iki temel sorun var: 1- Özel yollar ve yüksek akaryakıt fiyatları (toplam taşıma maliyeti) artık ürün başına tarla maliyeti ile yarışır oldu. 2- Verimsiz perakende sistemi (ağırlıklı olarak zincir market yoğunluğu) toplam maliyetleri yükselttiği için, devletin kesinti ve vergileriyle birleştiğinde pazarcı dahi ucuza mal satamaz oldu.
Kısaca kurduğumuz sistem bir sürünme sistemi oldu.
Fiyatlar yüksek ama kimse kazanamıyor. Çiftçi de sürünüyor, tüketici de... Hatta aracı örgütler bile sürünmek durumunda.
***
Çalışma hayatımız da aynı.
Çalışırken yüksek maliyetler ve verimsiz ekonomik yatırımlar nedeniyle ücretler sürünüyor. Biraz okudun ve yüksek ücret talebin oldu mu devlet maliye politikası ile derhal vergi dilimlerini dayatıyor. Asgari ücretin bile en düşük vergi diliminden yılı tamamlayamadığını gördüğümüzde halimiz nice anlarsınız.
Sistem asgari maaşları destekliyor. Asgari ücreti, asgari emekli maaşını, asgari memur maaşını.
Asgarinin dışına çıkan yanıyor.
Emeklilik sistemimizde öyle. Asgari emekli maaşı için çalış, gerisi boş. Çok çalışıp idare eder bir emekli maaşı hayali kuruyorsanız işiniz zor.
Asgari emekli maaşları devletin katkısı ile yasal oranların üzerine çıkartılıyor ama daha üst maaşlar asgari emekli maaşına ancak yetiyor.
Hatta eskiden yüzde 70 maaş bağlama oranı önce yüzde 50’ye ve sonrada yüzde 35’e düşürüldüğü için, artık çok çalışmak emekli maaşının da düşmesi demek oluyor.
Kısaca çalışırken de süründüren sistem emekli olunca da süründürmeye devam ediyor.
İnsanca yaşama kriterini oluşturmayı, çok çalışmayı ödüllendirmeyi, siyasetin ağzına bağlı olamayacak bir düzeni bir türlü kuramıyoruz.
***
Topluma sürünme sistemi getirdik ama iyi bir şey yok mu?
Elbette var...
İtibardan tasarruf etmeyen DEVLET.
En üstten en alta kadar itibarın en narin örneklerini görebilirsiniz. Belediye başkanının makam araçlarını, rektörlerin makam odalarını, kayyumların özel banyolu odalarını vs.
Orman yangınlarını söndürecek uçak tartışması yapıyoruz ama bir bakanımız Arjantin’den özel uçakla dönüyor. Diğer bakanlarımız Yeni Zelanda’ya özel uçakla gidiyor...
Kısaca itibarımızı son derece titizlikle koruyoruz. Zaten vatandaşta bunu istiyor. Kendisi sürünmeye razı şekilde devletinin itibarının yüksek olmasını tercih ediyor.
KARAR sizin.
İster devletin itibarı ile yetinin;
isterseniz ayağa kalkın.
Siz bilirsiniz.