Ekonomist Selçuk Geçer, Türkiye'nin iflas etmiş durumda olduğunu söyleyip, 1.5 trilyon liraya ulaşan bütçe açığının halktan tahsil edileceğini ifade etti. Geçer, “Ekmeğin ve aldığınız tüm ürünlerin KDV'sini yüzde 2 artırdılar. Bu 4-5 puanlık enflasyon etkisidir” dedi.
Sözcü yazarı Ruhat Mengi’ye konuşan Geçer, Kurban Bayramı’nın ardından ÖTV, ikinci kez alınacak olan MTV, harç zamları, birçok ürüne gelen yeni fiyat artışlarını değerlendirdi. Geçer, “Bütçe açığı Türkiye'de 1.5 trilyona yaklaştı, çok ciddi bir bütçe açığından bahsediyoruz, bu kadar yüksek bir bütçe açığı varken bunun bir yerden kapatılması gerekiyordu. Bir yandan da memur ve emekli maaşlarına zamlar var, o zamların da yaratacağı bir bütçe açığı etkisi var, Kur Korumalı Mevduat'ın yarattığı bir bütçe açığı etkisi var, dolayısıyla bütün bunlardan kurtulmanın tek çaresi vergi zamlarını yapmak, sadece gümrük vergisi vs. değil bir de KDV'yi arttırdılar, en kritik olanı o zaten. KDV'yi yüzde 18'den yüzde 20'ye, yüzde 8 olanlarda yüzde 10'a çıkardılar, 2 puanlık bir artış ciddi bir maliyet ve enflasyon etkisi demektir, insanlar bunu fiyatlarına yansıtacaklar” ifadelerini kullandı.
“Ekmeğin ve aldığınız tüm ürünlerin KDV'sini yüzde 2 arttırdılar”
“Ne alırsanız alın, diyelim ki ekmeğin KDV'si yüzde 18'di, yüzde 20'ye çıkardılar, 2 puan deyip geçmeyin, bu enflasyonist etki olarak nereden baksanız 4-5 puana denk geliyor” diyen Geçer, şunları kaydetti:
“Devlet bunu hiçbir hakla yapmıyor, diyor ki: ‘Kardeşim, bütçe açığım var, devlet sıkıntıda, bunu sizden tahsil ediyorum.’ Yani ‘Sen bana bu vergiyi vereceksin ki ben memur maaşlarının ya da KKM'nin parasını çıkartabileyim. Döviz bozdurup yatırana faiz veriyorum, o faizin parasını da senden çıkarıyorum’ diyor.
“Türkiye artık bu işi kaldıramayacak pozisyona gelmiş durumda”
“Buradaki hikâye şu, ‘Öyle ya da böyle ben size bunların hepsinin bedelini ödeteceğim kardeşim. Ben birtakım adımlar atıyorum, bu adımların da bir karşılığı var, o adımların maliyetlerini vatandaş olarak sana ödettireceğim’ diyor. Burada ciddi bir iflas var aslında. Türkiye iflas etmiş durumda, Türkiye artık bu işi kaldıramayacak pozisyona gelmiş durumda, vergi gelirleri zaten kötü, çünkü yüksek vergi ‘kayıt dışı’nı da beraberinde getiriyor, insanlar vergiden kaçınıyorlar ya da vergiyi kaçırıyorlar, dolayısıyla devlet de diyor ki ‘ödeyenden her türlü alacağım.’ Ödeyen kim, zorunlu ödemelerimiz. Şöyle düşünün; devlet zaten kurumlardan vergi toplayamıyor ama siz ekmek aldığınız zaman her koşulda vergi ödüyorsunuz, ondan kaçma şansınız yok. Ya da ev alıp satacaksanız mutlaka vergi ödüyorsunuz, arabanız varsa öyle ya da böyle o MTV'yi ödeyeceksiniz, niye ödeyeceksiniz, çünkü arabanızı satmaya kalktığınızda her koşulda MTV borcun var mı-yok mu devlet buna bakıyor.
“Mahkemeler sonuçlanana kadar ödeyen öder”
“İnsan haklarına aykırı diyenlere ‘Hayır kardeşim, çok rahatsızsan git mahkemeye başvur’ der, belki birileri mahkemeyi kazanır ama onlar ödemez, bu yıllar sürer ama çoğu kişi öder, devlet ona bakıyor şu anda. Yani, kaç kişinin ödediğine bakıyor. Sizce kaç kişi mahkemeye başvuracak ya da kaç kişi bundan sonuç alacak? Kimse bundan sonuç alamaz ki, her koşulda devlet bu vergiyi koyduğu zaman alır. Şimdi vatandaş MTV'yi ödemese nasıl arabasını satacak, nasıl araba alacak ya da nasıl arabasını muayeneye sokacak? Muayeneye gittiğinizde ilk sorulan şey ‘MTV'ni ödedin mi?’ Devlet bunu size yansıttığı an itibarıyla borcunuz var görünecek, o borcu da ödemediğiniz sürece trafiğe çıkamazsınız, aracınızın muayenesini yaptıramadığınız için trafiğe çıktığınız zaman 5 bin-10 bin-20 bin lira gibi cezalar ödemek zorunda kalacaksınız, arabanızı bağlayacaklar.
“Bu oyunu çok akıllı oynuyorlar”
Bu oyunu çok akıllı oynuyorlar, hani Anayasa'ya aykırı mı, evet kurumsal bir devlette devlet çıkıp da kafasına göre vergi çıkartamaz, ortalık yıkılır ama şimdi devlet ‘Ben bunu çıkarttım’ dediği an itibarıyla da ‘Ben buna itiraz ediyorum’ diyemezsiniz. Devletin en önemli haklarından biri vergi toplamak, o da diyor ki ‘Ben bununla hizmet yaratacağım’, dediğim gibi oyunu çok akıllı oynuyorlar.”
“Yerel seçimlerden sonra işler daha da beterleşecek!”
Elektrik, doğalgaz gibi zamların da geleceği öngörüsünde bulunan Geçer, şöyle devam etti:
“Siz gazı bedavaya neden verdiler sanıyorsunuz, o gazı Karadeniz'de buldular da bize mi verdiler, Rusya'dan satın aldılar, seçim harcaması olarak bedava veriyorlar. Yarın, öbür gün çıkacaklar, diyecekler ki; Yüzde 100 zam yapıyoruz, kim sesini çıkartabilecek? ‘Bedava verirken iyiydi, şimdi yüzde 100 zam yaptık diye kızıyorsunuz’ derse adam haklı olmayacak mı? Vatandaş bedava verilen gaza bile tepki gösterse bunları yaşamıyor olurduk zaten. Bedava diye bir şey yok ki, var mı sizce? Dolayısıyla, bu bedelleri daha çok ödeyeceğiz, bu film daha yeni başladı. Daha döviz yükselecek, onun yaratacağı bir bedel olacak, onu bize ödetecekler, emekli maaş zammını bize ödetecekler, önümüzde yerel seçim var, harcamalarını bize ödetecekler. Yerel seçimler 3 ay kala da yine ‘doğal gaz bedava, o bedava, bu bedava, onu yaptık, şunu yaptık’ diyecekler, yerel seçimlerde bazı yerleri kazanacaklar, sonra önlerine bakacaklar. İşler daha da beterleşecek.”
"Dolar, bir-iki ay içerisinde 35 lirayı geçer"
Geçer, “Ben doların 35 liranın altında kalacağını düşünmüyorum. Bence bir-iki ay içerisinde bu olur” dedi.
Röportajın tamamını okumak için tıklayın.