Gündem

Ekrem İmamoğlu'ndan Esad ve Suriye açıklaması: Temkinli ve tedbirli olmalıyız!

09 Aralık 2024 09:20

T24 Haber Merkezi

Ekrem İmamoğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkesinden ayrılmasıyla BAAS dönemi ile rejiminin son bulduğunu belirterek, "Bizim çok temkinli, tedbirli ve oluşan ortamın yarınlarda nasıl gelişmesi gerektiğini unutmamamız gerekir" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Dış politikada temkinlilik vurgusu

Halk TV’de İsmail Küçükkaya’ya konuşan Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin dış politikada daha temkinli bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini belirtti. Bölgede yaşanan otoriterleşme ve iç çatışmaların Türkiye’ye olumsuz etkilerini hatırlatan İmamoğlu, mezhepsel yaklaşımların hem Suriye krizinin çözümünü zora soktuğunu hem de Türkiye’nin kuruluş felsefesine aykırı olduğunu savundu.

Suriye’de yanlış politika uyarısı

2011’den bu yana Suriye’de izlenen dış politikanın tarihin en kötü yönetilen süreçlerinden biri olduğunu söyleyen İmamoğlu, Esad rejiminin çöküşü ve radikal grupların yükselişinin Türkiye açısından önemli riskler barındırdığını ifade etti. Coşkulu söylemler yerine sağduyu ve istikrarlı bir dış politikaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.

TIKLAYIN - CANLI BLOG: Suriye'de bir devir kapandı | Esad yönetimi çöktü, HTŞ lideri "Yeni bir tarih yazılıyor" dedi: Esad ve ailesinin Moskova'ya vardığı duyuruldu

Göç gerçeği ve toplumsal barış

İstanbul’da 2 milyonu aşkın Suriyeli bulunduğunu öne süren İmamoğlu, toplumsal barış ve özgürlükler için kadınların sokakta güvenle yürüyebildiği, fırsat eşitliğinin sağlandığı bir düzene dikkat çekti. Kreş yatırımlarıyla çocuklar arasında sağlanan eşitliğin önemine değinen İmamoğlu, Suriyelilerin dönüşü için uygun koşullar yaratılması gerektiğini söyledi.

Ortak akıl ihtiyacı

Dış politika uzmanlarından danışmanlık aldığını belirten İmamoğlu, hem iktidarın hem de muhalefetin Suriye konusunda ortak çözüm üretmesi gerektiğini savundu. Türkiye’de şu an merkezi ve yerel olmak üzere iki iktidar olduğunu söyleyen İmamoğlu, ulusal menfaatlerin korunması için ortak akla ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Belediyeler ve SGK borçları

SGK borçları üzerinden belediyelere yöneltilen eleştirileri değerlendiren İmamoğlu, tüm belediyelerin borçlarının SGK alacaklarının sadece yüzde 2,7’sine denk geldiğini belirtti. Belediyelerin siyasi saiklerle hedef alındığını ifade eden İmamoğlu, kayyum atamaları ve terör bağlantısı iddialarının yerel yönetimlerin meşruiyetini zedelediğini vurguladı.

Suriyelilerin dönüş süreci

Suriyelilerin dönüş sürecine yönelik belediyelerin hazırlıklarını detaylandırdı. "Sadece otobüse bindirip göndermekten bahsetmiyoruz. Güvenli bir şekilde gitmelerini, yardım ve destek verilmesini kapsayan koordinasyonlu bir süreci planlıyoruz," dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Ürdün ve Lübnan'daki Suriyelilerin de benzer bir düzenleme ile yurtlarına dönüşlerinin destekleneceğini ifade etti.

"Milletin elinde bir sandık kaldı"

İmamoğlu ayrıca, Türkiye'nin Suriye'deki duruma etkin bir şekilde müdahale edebilmesi için iç politikada önemli değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı. "Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dahil olduğu, Suriye'de kurulacak bir masada Türkiye'nin etkin bir şekilde yer alabilmesi için kayyum atamalarının son bulması şart," şeklinde konuştu.

"Kayyum olarak atanan herkes AKP'li"

İmamoğlu, kayyım atamalarının hükümet tarafından kontrol edilen bir süreç olduğunu ve bunların çoğunlukla AKP ile bağlantılı kişilere yapıldığını belirtti. "Kayyum olarak atadıklarımızın büyük çoğunluğu AKP ile bağlantılı. Bu bir tesadüf mü?" diye sordu ve, "Bizim dönemimizde açılan soruşturma sayısı, önceki dönemlere göre çok daha fazla. Bu, siyasi bir mücadele aracı olarak kullanılıyor." açıklamasında bulundu.

"Güçlü Türkiye, zayıf komşu istemiyor"

İmamoğlu, bölgedeki istikrarın sağlanmasının Türkiye için de faydalı olacağını söyledi. "Yanı başımızda devam eden çatışmalar var. Bizim, Suriye'ye ve Irak'a destek vermemiz gerekiyor. Herkesi kapsayan bir yaklaşım benimsemeliyiz," dedi. Türkiye'nin yönetiminin halkın iradesine saygı göstermesi halinde Suriye'de kurulacak masada söz sahibi olabileceğini ve bu sayede güçlü komşularla daha fazla ticaret fırsatları yaratabileceğini ifade etti.

"Ahmak davası saray tacizidir"

İmamoğlu, kamuoyunda "ahmak davası" olarak bilinen yargı sürecine ilişkin de sert eleştirilerde bulundu. Davayı “ahmakça” bir dava şeklinde niteleyerek, bu süreçte ailesi AKP’de görev yapan muhafazakâr bir hakimin sadece hukuka uygun davrandığı için sürüldüğünü söyledi. “Davada hâkim değişti, dosyayı bekletiyorlar. Bu yaşananlar yargı değil saray tacizidir,” diyen İmamoğlu, yargının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini, hukukun tesisi için fırsat verilmesinin elzem olduğunu ifade etti.

"Ziyaret iptal edildi, planlanan gün operasyon yapıldı"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile nezaket ziyaretlerinin Perşembe günü planlandığını, ancak Pazartesi günü iptal edildiğini, aynı Perşembe günü de operasyon düzenlendiğini söyleyen İmamoğlu, bu gelişmelerin tesadüfî olmadığını ima etti. Sorunlar yaşandığında Bakan Murat Kurum ve ilgili valilerle görüşmekten memnuniyet duyduğunu, devletin yetkili mercilerine saygı göstererek her zaman diyaloğa açık olduğunu belirten İmamoğlu, “Çağırsınlar, koşa koşa giderim” ifadesini kullanarak bakanlar ve valiler ile istişare içinde olmanın önemine dikkat çekti.

Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyor

Suriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu.

İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor.

Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 

6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. 

AA'nın haritası, T24'ün yayın diline uygun hale getirilmiştir

Türkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalar

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. 

Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'ta

Suriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi.

Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı.

"Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusu

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. 

Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı:

"Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik"

Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. 

ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklama

ABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: 

"Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir"

Bölgede hangi güçler bulunuyor?

Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor.

İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı.

Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor.

Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. 

Türkiye-Suriye normalleşme çabaları

Saldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. 


NAMIK DURUKAN YAZDI

Şam’ı almak için “operasyon odası” kurdular: HTŞ ve bağlantılı silahlı gruplar Şam’a 10 kilometre yaklaştı

Sembol kent Dera, HTŞ’nin kontrolüne geçti, DSG petrol bölgesi Deyrizor’da kontrolü sağladı; SMO, Münbiç’e saldırı başlattı

Suriye ordusu tüm savaş cephelerinden Şam’a çekiliyor: HTŞ, Humus’a girmek üzere

Münbiç’e büyük saldırı için hazırlık yapılıyor, SMO güçleri Münbiç’e büyük sevkiyat yaptı: Sabah harekat beklentisi

HTŞ, Hama’ya 5 kilometre yaklaştı; birçok ilçe, köy ve askerî tesis HTŞ’nin kontrolüne geçti: Hedefteki Humus alınırsa Şam’ın önü açılacak

PYD/YPG, Fırat’ın batısını boşaltıyor: Tel Rıfat’tan sonra Menbiç’ten de çekiliyorlar

Kuzeybatı Suriye’de şiddetli çatışmalar: Harita değiştiren operasyonda Batı Halep’e yoğun bombardıman

HTŞ liderliğindeki gruplar bir kez daha şehrin kapılarına dayandı; Halep’e 5 kilometre yaklaştılar 

HTŞ liderliğindeki gruplar Halep’in dış mahallelerine girdi, merkeze ilerliyor: Şam-Halep karayolu da kontrollerine girdi

Rus savaş uçakları Halep'i vurdu: HTŞ destekli gruplar, YPG’nin kontrolündeki havaalanına saldırı hazırlığı yapıyor

İdlib tamamen HTŞ liderliğindeki silahlı grupların kontrolüne girdi, istikamet Hama: Gruplar kente girmeye başladı

SMO, Tel Rıfat ve Afrin bölgesinde saldırıya geçti; PYD/DSG cepheleri ateş altına alınıyor

Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat’a girdi: 'Sırada Münbiç var' iddiası

Fırat’ın batısını boşaltıyorlar: ABD destekli PYD/DSG, Deyrizor’da İran milislerine sınırlı harekât başlatacak iddiası

Münbiç’e büyük saldırı için hazırlık yapılıyor, SMO güçleri Münbiç’e büyük sevkiyat yaptı

SMO ilerlemesi yavaşladı, Suriye’de Şam güçlerinden sınırlı karşı koyma: ABD güçleri Deyrizor’da alan genişletmek için İranlı gruplara yeni operasyon hazırlığında

Suriye ordusu iki gün sonra geri çekildi; HTŞ liderliğindeki silahlı gruplar, Hama’ya girdi