Emekli diplomat Selim Yenel, depremden sonra farklı ülkelerin gönderdiği yardımlar uluslararası ilişkilerde olumlu bir hava oluştursa da dış politikada değişiklik beklenmemesi gerektiğini ifade etti.
YetkinReport'taki yazısında "deprem sonra uluslararası yardımlar dış politikada değişime neden olur mu?" tartışmalarını ele alan Yenel, "Bu yardım ve anlayış ortamında dahi kimse çıkarlarından feragat etmez" dedi.
Yenel, "Bizim politikalarımızı yine çıkarlarımıza uygun bir biçimde sürdürmemiz doğaldır. Bununla birlikte şimdiye kadar yapılanlardan gösterilecek fark en azından kullanılacak ifadeler ve söylemlerin daha mutedil olması ve popülist tutumlardan kaçınılmasıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Yenel'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Felaket anlarında yapılan yardımların insani boyutu ön planda olmasına rağmen siyasi yaklaşımların bulunduğunu da reddedemeyiz. Bu felaketin yarattığı ortamın dış politikada bir farklılığa yol açıp açmayacağı politikacıların tutumlarına bağlıdır. Şimdiye kadar eğer bazı kesimlerde hâlâ, 'bizi işgale gelecekler' veya 'yardım ekipleri arasında casuslar var' gibi komplo teorileri yapılıyorsa, gelen yardımlara şüpheyle bakılıyorsa bunda siyasetçilerin söylemlerinin büyük payı vardır.
Şimdi bu yardımlar neticesinde 1999 depremin ardından o dönemde Yunanistan ile başlayan yumuşamanın tekrarlanma ihtimali değerlendiriliyor. Bu yardım ve anlayış ortamında dahi kimse çıkarlarından feragat etmez. Dolayısıyla ani politika değişikliklerini beklememek gerekir. Bunun en belirgin örneği 1999 yılında Helsinki’de yapılan Avrupa Birliği Zirvesinde görebiliriz. Üstelik 1999’de hem Türkiye hem Yunanistan’da depremler olmuş ve karşılıklı yardımlarda bulunulmuştu. Bu ortamda bile Yunanistan çıkarlarından vazgeçmemişti. Helsinki’deki Zirve sonuçlarında Türkiye’nin AB’ye adaylığı ilk kez kabul edilmekle beraber Yunanistan kendi sorunları ile Kıbrıs meselesine birçok atıflar yaptırmıştı. Her ne kadar Yunan siyasetçileri söylemde daha farklı bir yaklaşım göstermiş olsa bile Yunanistan’ın temel hedefleri değişmemiş ve AB kartını gayet güzel oynamışlardı.
Dolayısıyla bizim politikalarımızı yine çıkarlarımıza uygun bir biçimde sürdürmemiz doğaldır. Bununla birlikte şimdiye kadar yapılanlardan gösterilecek fark en azından kullanılacak ifadeler ve söylemlerin daha mutedil olması ve popülist tutumlardan kaçınılmasıdır. Sonuçta gerginlikler kısa vadede seçim ortamlarında oy kaygısıyla belki bazı kazanımlar sağlasa da uzun vadede düzeltilmesi zor durumlar yaratır."