Gündem

Emeklilerden "Sefalet Ücretine Hayır" protestosu: "Krizi yaratanlar faturasını ödemeli, bu maaş sefalet ve ölüm demek!"

Basın açıklamasını Gülsen Şener Gülseven ve Metin Düzce okudu

03 Ocak 2025 16:03

Güncelleme: 03 Ocak 2025 17:30

Tüm Emeklilerin Sendikası üyesi bir grup emekli bugün Kadıköy İskele'de bir araya gelerek "Sefalet Ücretine Hayır" açıklaması düzenledi. Sarı kartı iktidara 31 Mart seçimlerinde gösterdiklerini belirten emekliler, TÜİK oyunlarıyla ekonomik krizin faturasının kendilerine kesildiğini belirterek kırmızı kart gösterdiler.

Emekliler tarafından okunan basın açıklamasında, "Alıştığımız üzere TÜİK egemenlerin çıkarı için gerçek enflasyon değerlerini yine halkımızdan gizledi. Enflasyonu çok düşük göstererek ülkenin ekonomik krizinin faturasını emeklilere ve yoksullara çıkardı. Mücadelemiz; ülkemizde tam demokrasi inşa edilinceye ve insanca yaşam koşulları sağlanıncaya kadar sürecektir. Ya insanca yaşayacağız, ya da meydanları ısıtacağız" denildi.

"Sarayı değil, halka bütçe", "Çetelere değil, emekliye bütçe" sloganlarının atıldığı, "Emekli üretti, Saray tüketti" ve "Evimizi ısıtamazsak sokakları ısıtacağız" şeklinde dövizlerin taşındığı eylemde emekliler adına ortak basın açıklamasını Gülsen Şener Gülseven ve Çetin Düzce okudu. Açıklamada şunlara değinildi:

"Bu maaş sefalet ve ölüm demektir"

"Biz emekliler, bize reva görülen ölüm sınırında sefalet ücretini bir kez daha reddetmek için buradayız. Göstermelik enflasyon hesapları ile oynanan tiyatronun parçası olmadığımızı, geçinemediğimizi bir kez daha kamuoyuna ilan ediyoruz. 2025 bütçesinde emekli yoktur. İktidar bizi duymuyor, görmüyor. Biz sefalet ve yoksulluk diyoruz, onlar ise bir avuç sermayedarın, savunmanın, tarikatların derdini anlatıyorlar. Emeklinin sorunlarını sağır sultan bile duydu ama iktidar duymak istemiyor. Ancak duymak istenmese de gerçekler gizlenemez. Emekliler ev kiralarını bile karşılayamamakta, borç batağında yaşayıp, sağlık sorunlarına, açlığa, yaşlılıkta güvencesiz çalışmaya ve ölüme mahkum edilmektedirler. Bu maaş sefalet ve ölüm demektir. Bizler bu ülkeye nice değerler kazandırmış, bu ülkenin gençlerini yetiştirmiş, tüm hayatı üretmiş, en çok vergiyi ödemiş, ülkenin vergisini toplamış, yollarını yapmış emekliler olarak insan onuruna yakışır bir yaşamı fazlasıyla hak edenleriz. 

"Saraylarda sırça köşklerde yaşayanların saltanatları sürsün diye ölüme mahkum olmaya boyun eğmeyeceğiz"

Bilinmelidir ki biz, bir eli yağda bir eli balda olanların, iktidara yandaş olup üretmeden para içinde yüzenlerin, saraylarda sırça köşklerde yaşayanların saltanatları sürsün diye ölüme mahkum olmaya boyun eğmeyeceğiz. Onların doktor ayağına gelirken bizler kamusal sağlık hakkımızı kullanamaz haldeyiz. Hiçbir kamusal hakkımıza da erişemediğimizi söylersek yanlış olmayacaktır.

"Krizi yaratanlar faturasını ödemelidir, Yaşanan krizin sorumlusu emekliler değildir"

Değerli dostlarımız, mücadele arkadaşlarımız; alıştığımız üzere TÜİK egemenlerin çıkarı için gerçek enflasyon değerlerini yine halkımızdan gizledi. Enflasyonu çok düşük göstererek ülkenin ekonomik krizinin faturasını emeklilere ve yoksullara çıkardı. Oysa ekonomik krizin faturası, krizi yaratan çetelere, yandaş sermayeye, iktidarın koruyup kolladığı mafya babalarına, kafa kesenlere, kamusal kaynakların hesapsızca, haksızca bol keseden akıtıldığı cemaat ve tarikatlara ödetilmelidir. Krizi yaratanlar krizin faturasını ödemelidir. Yaşanan krizin sorumlusu emekliler değildir.

"Emeklilerin güvenini tamamen tüketen iktidar umudunu emperyalizmin oyunu üzerinden Orta Doğu’da cihatçıların çıkışına bağlamıştır"

Çalışanların, emeklilerin, hayatı üretenlerin yakasından ve cebinden soyguncu eller çekilmeli, hak ettikleri insanca yaşam koşulları acilen yerine getirilmelidir. Olması gerektiği gibi, gerçek enflasyon dikkate alınarak altı ayda bir aylıkları güncellenmeli, alım güçlerinin düşmesi engellenmelidir. Değerli arkadaşlarımız, çok iyi bildiğimiz gibi TÜİK-Saray işbirliği ile refah payımız hiç verilmediğinden maaşlarımız açlık sınırının bile çok altında kaldı.

"'Anayasa’ya uymuyorum, saygı da duymuyorum' diyenlerin 'Anayasa' senaryosu bizi ikna edemez"

Bir ara EYT’lileri bahane eden iktidar GSMH’da emeklilere ayrılan payı da daralttı. 2019’da GSMH’nın yüzde 6,1’i olan emekli payı, yüzde 4,4’e düşürülmüştür. Bu değer, dünya ortalaması olarak yüzde 9’dur. Avrupa’da ise yüzde 9 ile 14 arasında değişmektedir. Bu derece yoksulluk sayılarla sabit iken, iktidarın iddia ettiği gibi ‘Avrupa bizi kıskanıyor’ iddiası ancak bir kara mizah konusu olabilir. Emeklilerin güvenini tamamen tüketen iktidar umudunu emperyalizmin oyunu üzerinden Orta Doğu’da cihatçıların çıkışına bağlamıştır. Bu yolla ekonomik krizi unutturmaya çalışmakta, ardından da yeni Anayasa hazırlıkları planlamaktadır. 'Anayasa’ya uymuyorum, saygı da duymuyorum' diyenlerin 'Anayasa' senaryosu bizi ikna edemez. Kendilerini yeniden iktidara taşıma senaryosu olan bu senaryolarının gerçekleşmesine karşı mücadele edeceğimiz bilinmelidir.

"Ya insanca yaşayacağız ya da meydanları ısıtacağız"

İktidarı uyarıyoruz; 2020’de 1500 lira olan en düşük emekli aylığının alım gücü, 2024’de 37 bin 155 liraya denk gelmektedir. Şimdi açıkladığınız ve yaşamda asla karşılığı olmayan enflasyonla daha da yükselmiştir. Başka bir örnek verelim; 2021 yılında en düşük emekli aylığı, asgari ücretin yüzde 173’ü idi. 2024’de ise asgari ücretin yüzde 73’üne düşmüştür. Emeklilere en büyük kötülüğü iktidar olarak siz yaptınız. Bu kötülüğün hesabını alanlarda ve sandıkta mutlaka soracağız. Bizi susturmak için çırpınışlarınız nafiledir. Uyarıyoruz. Sendika hakkımızı gaspetmekten vazgeçin. Hakkımız olanı alacağız. Sendikal mücadelemiz haktır, engellenemez. Sefalete teslim olmayacağız. Kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı. Bizi açlıkla terbiye etmenize izin vermeyeceğiz. Sonuna kadar direneceğiz. Bizler, Tüm Emeklilerin Sendikası üyeleri olarak, kral sofrasında soytarı olmaktansa, sınıfımızın insanca yaşam ve demokrasi mücadelesinde yalın ayak yürümeyi onur sayarız. Mücadelemiz; ülkemizde tam demokrasi inşa edilinceye ve insanca yaşam koşulları sağlanıncaya kadar sürecektir. Ya insanca yaşayacağız, ya da meydanları ısıtacağız."  (ANKA)


Annem Ankara: Ne dönem, ne de Ankara dizisi olabiliyor!

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir