Deprem bölgesinde beslenme yetersizliği nedeniyle çocuklarda bodurluk ve zayıflık gibi sonuçların ortaya çıktığını belirten EMEP’li Sevda Karaca, Bakan Memişoğlu'na soru önergesi verdi.
Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası’nın (SES) yayınladığı “Deprem Bölgesinde Beş Yaş Altı Çocukların Beslenme Durumları: Adıyaman Örneği” raporundaki verileri meclis gündemine taşıdı.
Sağlık Bakanı Memişoğlu’na yazılı soru önergesi veren Karaca, beslenme yetersizliği nedeniyle bodurluk ve zayıflık gibi sonuçların açığa çıktığını ifade ederek “Bakanlığınızın deprem bölgesinde yetersiz beslenme sebepleri ve sonuçlarına dair bir çalışması bulunmakta mıdır? deprem bölgesinde yaşanan sağlık sorunları için başta bölgede sıklıkla çalışan örgütler olan TTB, SES başta olmak üzere sağlık alanında çalışan emek ve meslek örgütleriyle ortak çalışmalar yapmakta mıdır?” diye sordu.
"Anne sütü alması gereken çocuklar abur cubura muhtaç"
6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümü yaklaşırken deprem bölgelerinin en temel sorunları dahi henüz giderilebilmiş değil. TTB ve SES, Depremden en çok etkilenen illerden biri olan Adıyaman’daki durumu ortaya seren bir rapor yayınladı. Rapordaki çarpıcı verilere dikkat çeken EMEP Milletvekili Karaca, Sağlık Bakanı Memişoğlu’na verdiği yazılı soru önergesinde şu tespitlere yer verdi:
İlk 6 ayda sadece anne sütü alan çocukların oranı yüzde 32’dir, 6-23 ay çocuklarda ancak iki çocuktan biri yeterli tamamlayıcı beslenme kriterlerini sağlayabilmektedir. 1-4 yaş çocuklarda özellikle süt ve süt ürünleri, et ürünleri, sebze ve meyve gibi besin değeri yüksek gıdaların tüketimi oldukça az iken abur cubur tüketim oranı oldukça yüksektir.
Toplamda çocukların yüzde 80,2’si günde en az bir kez abur cubur tüketirken bu sıklık sadece anne sütü ile beslenmesi gereken 0-6 aylık çocuklarda yüzde 17,1’dir."
"0-5 aylık bebeklerde bodurluk oranı yüzde 48"
Yetersiz beslenmenin çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerindeki etkilerini inceleyen raporun çıkardığı sonuçlara değinen Karaca, 5 yaş altı çocukların yüzde 14,4’ünde bodurluk, yüzde 6’ısında zayıflık ve yüzde 6,5’inde aşırı kiloluluğun ortaya çıktığını aktardı. Ayrıca raporun ele aldığı şu sonuçları da önergesinde yer verdi:
"0-11 aylık bebeklerde bodurluk yüzde 26,6, 0-5 ay arası bebeklerde ise yüzde 48’dir.
Bodurluk oranı Anadili Arapça ve Kürtçe olan çocuklarda Türkçe olanlara göre daha yüksektir.
Depremi yaşayan çocukların yüzde 57,7’sinde ruh sağlığı sorunları, 2-4 yaş çocukların yüzde 8,6’sında da bilişsel gerilik saptanmıştır."
"2 senedir çocuklar için beslenme politikası geliştirilmedi"
Raporu kaleme alan TTB ve SES’in konuya ilişkin “sağlıklı yaşam hakkının korunması adına hayati bir zorunluluk” değerlendirmesini yaparak bir dizi önlem sıraladığını ifade eden Karaca, “Bu sonuçlar afetin iyileşme dönemi olarak tarif edilen 15-18’inci aylarında ortaya çıktığından TTB ve SES’in değerlendirmesine göre geçen süre boyunca çocuklara yönelik beslenme politikasının geliştirilmemiş olması, afetin zamanla birlikte etkilerinin artacağı gerçeğini doğurmaktadır.” diyerek Bakan Memioğlu’ndan şu soruların yanıtını istedi:
Bakanlığınızın deprem bölgesinde yetersiz beslenme sebepleri ve sonuçlarına dair bir çalışması bulunmakta mıdır? Varsa kamuoyu ile paylaşır mısınız?
Bakanlığınız deprem bölgesinde yaşanan sağlık sorunları için başta bölgede sıklıkla çalışan örgütler TTB, SES olmak üzere sağlık alanında çalışan emek ve meslek örgütleriyle ortak çalışmalar yapmakta mıdır?
Çocukların yetersiz beslenmesi sonucu ortaya çıkan sonuçların hızlı bir şekilde giderimi için Bakanlığınızın ne tür önlemler almaktadır?
Anadili Türkçe olmayan çocuklarda yetersiz beslenmeye bağlı sorunların daha sık yaşanmasının sebebi nedir? Bu çocuklar ve aileleri için anadilinde sağlığa erişim konusunda ne tür çalışmalarınız bulunmaktadır?
Yetersiz beslenmenin sebeplerinden birinin ülkede hakim olan ekonomik kriz olduğunu düşünüyor musunuz?
İktidarınızın mimarı olduğu ekonomi politikaları neticesinde gıda enflasyonunun sürekli olarak arttığı koşullarda, vatandaşın sağlıklı ve yeterli gıdaya erişimi için ne tür çalışmalarınız bulunmaktadır?