Lottsiepen Deutsche Welle'ye verdiği mülakatta emisyon manipülasyonunun küçük bir bilgisayar programının aracın normal seyir halinde mi olduğunu, yoksa egzoz testi mi yapıldığını ve ön tekerleklerin dönmesine rağmen aracın hareket etmediğini hemen fark ettiğini söyledi. Otomobil kulübü sözcüsü bu manipülasyonda GPS'ten yararlanıldığını, ancak otonun teste girdiğini saptayabilen başka programların da kullanıldığını belirtti. Bu programın sırf hile amacıyla mı geliştirildiği sorusunu yanıtlarken yıllardır üzerinde çalışıldığını tahmin ettiklerini ancak hilenin ilk kez ispatlanabildiğini ifade eden Lottsiepen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Araç teste girdiğini fark ediyor ve bilgisayar yardımıyla emisyon değerlerini düşürüyor. Sarfiyatı ve karbondioksit emisyonunu limitin altında gösteriyor. Ama bu değerler normal trafikte aracın çıkardığı zehirli gaz değerlerine uymuyor. Şirketlerin yıllardır bu imkandan yararlandığını tahmin ediyoruz. Yakıt sarfiyatıyla ilgili verileri de gerçeğe uymuyor. Bu da, test sırasında çeşitli hilelere başvurulabildiğinin kanıtı sayılıyor.”
Avrupa'daki manipülasyon cezalarının ABD'deki kadar yüksek olmadığını söyleyen Alman Trafik Kulübü sözcüsü Lottsiepen teknik elemanların bu özel bilgisayar programının sadece egzoz testi sırasında otomatikman devreye girdiğini saklamadıklarını belirttikten sonra şöyle devam etti:
“Gerçek emisyonu saptayabilmek için normal sürüş şartları altında ikinci bir testin yapılması gerekiyor. Çevre kuruluşlarıyla birlikte bu tür testleri yapıyoruz. Ancak bu testler çok pahalıya mal oluyor. Gerçek emisyonu kanıtlayabilmek için test serilerini arttırmak gerekiyor. Amerikalılar bunu uyguladı ve Volkswagen şirketi de hile yaptığını itiraf etmek zorunda kaldı. Dizel araçlarda azot oksit emisyonu önem kazanıyor. Çok zehirli olan bu gaz solunum yollarına zarar veriyor ve organizmaya işleyebiliyor. Son yıllarda büyük kentlerdeki hava nispeten temizlendi ama düzelme motorlu araç teknolojisindeki ilerlemenin gerisinde kaldı.”
‘Siyaset şirketler için değil, tüketici için yapılmalı'
Avrupa'nın birçok büyük kentinde hava kirliliği üst sınırının tutturulamadığını kaydeden Gerd Lottsiepen hava kalitesindeki düşüşün nedeninin şimdi ortaya çıktığını söyledi. Kulüp sözcüsü, otomobil üreticilerinin ABD'de olduğu kadar Avrupa'da da hile yaptığından yola çıkılabileceğini, bu nedenle de Volkswagen skandalının buz dağının sadece su üstünde kalan kısmı sayılması gerektiğini ifade etti. Gerd Lottsiepen devamla şunları söyledi:
“Sorumlulardan hesap sorulmasını umuyorum. Ama böyle olacağına pek de inanmıyorum. Çünkü Alman şirketleriyle sorumlu politikacılar arasında son derece sıkı ilişkiler var. Ancak devlet otoritesinin artık uyanması lazım. AB düzeyinde yeni test yöntemleri geliştiriliyor. Şimdiye kadarki prosedürde görülen bütün açıkların kapatılmasını ve ağır cezai müeyyideler konmasını talep ediyoruz. ABD'de olduğu gibi Avrupa'da da hükümetlerin otomotivcilik şirketleriyle aralarındaki organik bağdan kurtulmalarını bekliyoruz.”
Alman Trafik Kulübü sözcüsü Gerd Lottsiepen DW'ye verdiği mülakatta şirketlerin doğru bilgi verip vermediğinin kontrol edilmesi ve hilenin önlenmesi gerektiğini kaydettikten sonra Avrupa'daki resmi kurumların teste başvurmayıp şirketlerin açıkladığı değerleri doğru saymasının manipülasyona davetiye çıkarmak olduğunu söyledi. Lottsiepen aşırı azot oksit çıkaran trafikteki dizel motorlu araçlarda yapılacak ayarla emisyonun düşürülebileceğini de sözlerine ekledi.