Hakan Özyıldız*
Bu tatili dolarla, Euro’yla geçirdim desem yalan değil. Tatilin başlangıcı, ay başında piyasalardaki hızlı yükselişi soranlara, görüş isteyenlere elimden geldiğince cevap vermekle geçti. Ardından bayram sırasında aşırı kalabalıklaşan kıyıların ekonomiye katkısı ve fiyatlardaki hızlı yükselişin nedenlerini anlamayla. Anlayacağınız tam bir tatil yaptım diyemem. Zaten sevgili eşim de bundan şikayetçi. Bir aydır izinliyim, “tatile ne zaman başlayacaksın?” diye soruyor.
Kafam tatil yapamıyor ki!Ne kadar zorlasam beceremiyorum.
Sorular kafamda uçuşup duruyor. Kurlar zirveye tırmanışa devam ediyor. Bir yabancı banka raporunda bu süreç Everest tırmanışınabenzetilmiş. Zirve yapan dağcılar, ara kamplarda dinlenir, oksijen eksikliğine vücudu alıştırır, sonra tırmanışa devam eder, zirveye ulaşırlarmış. Ben de “Daha bunun zirvesine gelmedik mi? diye sorup duruyorum. Önümüzdeki aylardaki borç geri ödemeleri ve cari açığın finansmanını düşününce moralim bozuluyor.
Ardından yaşadığım iki olay beni enflasyonun ne olacağı konusuna götürdü.
İlk olaybenim başıma geldi. Yazlığı olanlar bilir. Yazlıkların en büyük derdi küçük tamiratlardır. Ben de aynı sorunu yaşayan biri olarak, ay başında evin tamiri için bir inşaat ustası ile ön görüşme yapıp fiyat aldım. Ancak bayramdan sonra ölçü almak için gelen usta yüzde 30 zamlı fiyat istedi. Kullandığı malzemenin ithal olduğunu ileri sürerek haklılığını anlatmaya çalıştı.
İkinci örneğe, tatil beldelerinin belli yerlerinde kurulan akşam pazarından birinde şahit oldum. Kokoreç yemek için sıra bekleyen müşteri fiyatı sorunca; “Daha bir hafta önce 8 liraydı. Şimdi neden 10 lira?” diye sordu. Satıcı “Dolar arttı abi.” deyince, müşteri patladı “Ulan hayvanın bağırsağının dolarla ne ilgisi var?”. Cevap gecikmedi, “O da ithal abi! Ankara’daki şarbon karantinasını duymadın mı? Hayanlar Brezilya’dan ithal edilmiş.” Bana sadece gülümsemek düştü.
Bir de düşünmek. Önümüzdeki pazartesi günü ağustos enflasyonu açıklanacak. Ardından okullar açıldıktan sonra, sonbaharda geleneksel olarak yükselen fiyatları takip etmek her zamankinden önemli olduğunu düşünüyorum.
Beklentilerin bu kadar değiştiği bir ortamda enflasyonu tutmak, en azından yükselişini frenlemek için ne yapılacak? TCMB Eylül toplantısında bir şey yapabilecek mi? Yoksa “enflasyon mu faizden yoksa faiz mi enflasyondan?” tartışmasını izlemeye devam mı edecek? Kurlardaki hareket durdurulamaz, yanına bir de enflasyon eklenirse ne olacak? Faiz zaten almış başını gidiyor. O da bunların peşine takılınca ekonomideki beklentiler, dengeler ne olacak? Dengeler bozulursa borçlar nasıl ödenecek? Borçlar ödenemezse işsizlik artar mı? Artarsa zaten işsizlikten bunalan gençlerin durumu ne olacak?
Soruların devamı gelebilir ama ben tatildeyim. Cevapları da siz bulun lütfen.
*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır.