T24 Politika
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili sorunlarının olmadığını belirterek “Ancak o üç maddenin içerisindeki ‘laiklik’ kelimesinin bir izahının, açıklamasının yapılması gerekir. Çünkü bizim geçmişimizde partilerimiz bu kelime yüzünden kapatıldı. Türkçede de yeri olmayan, yabancı bir kelime olan ‘laiklik’in anlamının açık ve sarih bir şekilde konulması gerekiyor. Böylelikle inanç özgürlüğüne ve İslami hassasiyetlere karşı bir silah olarak kullanılabilmesinin önüne geçilmesi gerekir” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erbakan, şunları söyledi:
“Akademisyenler, uzmanlar yaklaşık bir yıllık bir israf hesabı ortaya koymuşlar. 1 trilyon 81 milyar lira. Aradan geçen üç senede enflasyonu da hesaba katarsak bu sene kamu kesiminin israfı 2,5 trilyon seviyesine geldiğini söyleyebiliriz. Bu 70 milyar dolarlık israf demek. Bunun yanında faiz canavarı. Bu sene bütçeden faize ödenen meblağ 1,3 trilyon lira. Bu parayla 10 milyon asgari ücretliye bir sene boyunca aylık 11 bin lira fazladan maaş verilebilir. Yani asgari ücretlinin maaşını 28 bin liraya çıkartabilmeniz mümkün. 1 milyon konut yapılıp bedavadan millete dağıtılabilir. Özellikle deprem bölgelerimizde bunun ne kadar büyük bir önem arz edeceği ortada.
"Bu sistemin gelir kalemleri yeniden borç almak"
Milyarlarca liralık KÖİ projelerini yapan bu imtiyazlı firmalardan sekiz tanesinin 2023 yılında hiç vergi vermediği ortaya çıkıyor. İki tanesinin hem 2022 hem 2023 yılında hiç vergi vermedikleri ortaya çıkıyor. Diğer bir canavar da KKM. KKM’nin faturası 1,4 trilyon liraya mal oldu. 900 milyar lirası mevduat sahiplerine verilen kur farkı. 500 milyar liraya yakın bir para da bu kazançlarından vergi alınmayacağının ilan edilmesiyle devlete gelen maliyet. Sadece KKM’ye verilen parayla 16 milyon emeklimizin maaşını aylık 20 bin liraya çıkartabilmemiz mümkün olurdu. Bu sistemin gelir kalemleri yeniden borç almak. Borcu borçla kapatmak. Mevcut borcun katlanarak artması. 2023 yılı sonu itibarıyla merkezi yönetim borç stoğu 6,7 trilyon liraydı. Bugün geldiğimiz noktada 8,5 trilyon liraya yaklaştı. Yani 1,5 trilyon borç arttı. Bu, aylık 200 milyar lira borç artışı demektir.
"Kanun teklifi tümden geri çekilmeli"
Dünyada bir ilk olarak kredi kartı limitinden vergi almak. Bu nasıl bir mantıktır? Bunu anlayabilmek mümkün değil. Bırakın ÖTV’si, KDV’si ödenmiş bir paradan vergi almayı, harcanmamış bir paradan kredi kartının limitinden vergi alınması öngörüldü. Bu durumun hukukla, mantıkla izah edilebilmesi mümkün değil. Vatandaş yaptığı harcamalarda zaten KDV, ÖTV ödüyor. Bir araç aldığında zaten MTV ödüyor. Ancak bütün bunlara rağmen tapu işleminden kredi kartı limitinden ‘vergi toplayacağım’ deme noktasına geldiler. Kanun teklifinin görüşmeleri 2025 yılına ertelendi. Bu son derece önemli ve olumlu bir gelişme. Ancak böyle bir teklif ertelenmemeli. Tümden geri çekilmeli. Savunma sanayimiz için de vatandaşa ilave yük yüklemeden yeni formüller bulunmalı, yeni kaynaklar üretilmeli.
"Bu sistemin adı borç-faiz-zam-vergi ekonomisi"
Giderler; faiz, israf, imtiyazlı holdingler, KKM. Gelir kalemleri de yeniden borç almak, devlet varlıklarını satmak, zam ve vergiyle millete ilave yük yüklemek. Bu sistemin adı borç-faiz-zam-vergi ekonomisi. Bu nedenle milletimiz akın akın iktidar partisinden kopuyor. Sahada ve seçim sonuçlarında da gördüğümüz üzere akın akın bir umut olarak Yeniden Refah Partisi’ne koşuyor.”
Erbakan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa’nın üçüncü maddesiyle ilgili açıklamalarına ilişkin sorulara şu yanıtı verdi:
“Kurtulmuş’un üzerine fazla gidildiğini düşünüyorum”
“Meclis Başkanı, kendisi de akademisyen olduğu için bilimsel ve entelektüel bir tartışma açtı. Kötü bir niyeti olduğunu düşünmemiz mümkün değil. Şahsen üzerine fazla gidildiğini düşünüyorum. Oradaki kasıt, devletin millet için var olduğu, milletin esas olduğu, devletin millet hizmet için var olduğu noktasında bir açıklamada bulundu. Sonrasında zaten yanlış yerlere çekildi. Kendisi de ‘İlk dört maddeyle bizim bir sorunumuz yok’ dedi. Bizim de ilk 4 madde ile ilgili sorunumuz yoktur. Ancak bir tek o üç maddenin içerisindeki ‘laiklik’ kelimesinin bir izahının, açıklamasının yapılması gerekir. Çünkü bizim geçmişimizde partilerimiz bu kelime yüzünden kapatıldı. ‘Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma’ sebebi.
“Laiklik" kelimesine itiraz
AK Parti’nin kapatma davasındaki bir oy farkla kapanma kararı alınmadı. Az kalsın AK Parti’nin kapatılması söz konusu olacaktı. Böyle acı tecrübelerimiz var. 28 Şubat’ta laiklik ilkesi adı altında yapılan uygulamalar, inanç özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar ortada. Tekrardan bu gibi olaylarla karşılaşmamak açısından, Türkçede de yeri olmayan, yabancı bir kelime olan ‘laiklik’in anlamının açık ve sarih bir şekilde konulması gerekiyor. Böylelikle inanç özgürlüğüne ve İslami hassasiyetlere karşı bir silah olarak kullanılabilmesinin önüne geçilmesi gerekir.” (ANKA)