Hürriyet gazetesi yazarı Erdal Sağlam, ABD ile Türkiye arasında karşılıklı yaptırımlar hâlini alan ‘Brunson krizi’nin ardından dolar/TL kurundaki dalgalanmanın toplum üzerinde yarattığı etikleri konu eden bir yazı kaleme aldı.
Türkiye’nin ‘İnsanların tatildeyken bile sabah kalkıp ilk iş dolar kuruna baktığı bir ülke’ olduğunu söyleyen Hürriyet yazarı, ülkenin ekonomik sorunlarının bu gergin ortamda çözülemeyeceğini de dile getirdi.
''Kurların bu kadar yakından izlendiği bir dönemi hatırlamıyorum...''
Gazetenin bugünkü (7 Ağustos 2018) nüshasında ‘’Herkes sürekli kur değişimini gözlerken…’’ başlığıyla yayımlanan yazının ilgili kısmı şöyle:
‘’İnsanların tatildeyken bile sabah kalkıp ilk iş dolar kuruna baktığı bir ülke olduk. Herkesin, her yerde, her an kurların iniş çıkışını telefonundan gözlediği bir ortamda, ülkenin ekonomik sorunlarının çözülemeyeceği çok açık.
Belki iletişim kanalları şimdiki kadar fazla ve hızlı değildi ama, şahsen kurların bu kadar yakından izlendiği bir dönemi hatırlamıyorum. Ekonomiyle ilgili olsun olmasın, çevremdeki herkesin her fırsatta kura bakıp, etrafına kurların ne olacağını sorduğu bir dönemi de yaşamamıştım. Hafta sonu değişmeyeceğini bildikleri halde kurları soranlar olduğuna da şahit oluyorum...
Bunun sağlıklı bir ruh hali olmadığı, zaten var olan telaşı ve paniği artırdığı bir gerçek. Kurların sürekli olarak yukarı doğru gitmesi, kimsenin çıkıp da buna dur dememesi, kurların artık durdurulamayacağına ilişkin bir inancın oluşmasına neden oluyor.
Kurlardaki artışın bir ülkenin bir kaderi olmadığını herkes biliyor. Buna karşılık kurlardaki artışın tümüyle küresel gelişmelere bağlı olduğunu söyleyenler de çıkıyor, bazı ülkelerin bizi zor durumda bırakmak için bunu yaptığını söyleyen de. Aslında bazı ülkelerle Türkiye’nin bir siyasi çatışma içine girmesi elbette kurların bu seviyeye gelmesinde etkili oluyor ama belirleyici olanın ülke yönetimi olduğunu herkesin hatırlaması gerekiyor. Aksi takdirde yani kaderci bir yaklaşımla, kurlara dur demek de, ekonominin sorunlarını çözmek de mümkün olamayacak.
Elbette küresel ekonomik gelişmeler nedeniyle kurlarda da, faizde de bir artış görüyoruz. Ama herkesin bakması gereken yer bize benzeyen ülkelerin hepsinin bizim yaşadıklarımızı yaşayıp yaşamadığı olmalı. Türkiye milli parası en fazla değer kaybeden ülkeler konumunda. Bu konuda Venezuela ve İran’la yarışıyoruz.
Halktaki kur konusundaki bu psikolojinin biran önce bozulmasına ihtiyaç var. Artık birilerinin kurdaki sürekli artışa dur demesi gerekiyor. Bunun için de hep saydığımız radikal tedbirlere, 'artık ekonominin gerçeklerinin görüldüğü algısı yaratacak somut karar ve tavır değişikliklerine' ihtiyaç var.’’