Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişiminin ardından yargılandığı davada "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırılan ve istinaf başvurusunda beraat ve tahliyesine karar verilen Korgeneral Metin İyidil'in tekrar gözaltına alınması üzerinden yapılan eleştiriler hakkında açıklamada bulundu. "Yargı camiamız için gerçekten çok çok üzücü bir adım olmuştur" diyen Erdoğan, "İlginç olan şey şu; tabii bunların hepsinin talimatlarını da verdik, yani kararı veren kişi veya kişilerin de FETÖ'cü olması bu işin nerelere vardığını gösteriyor. Müebbet hapse mahkûm olmuş bir kişinin hemen tahliyesini verme gibi bir yola bir mahkeme nasıl gidebiliyor? Bu anlaşılabilir bir şey değil" dedi.
Erdoğan'ın "FETÖ yargılamlarında aynı sanığa bir mahkeme ömür boyu hapis verirken başka bir mahkemenin beraat vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna verdiği yanıt şöyle:
"Yargı camiamız için gerçekten çok çok üzücü bir adım olmuştur. İlginç olan şey şu; tabii bunların hepsinin talimatlarını da verdik, yani kararı veren kişi veya kişilerin de FETÖ'cü olması bu işin nerelere vardığını gösteriyor. Bunun arkasında daha ne gibi oyunlar olabileceğini de çok açık ve net gösteriyor. Ama bir gerçek var ki hak er veya geç yerini buluyor. Düşünün müebbet hapse mahkûm olmuş bir kişi kalkıp hemen beraat ettirme veyahut da tahliyesini verme gibi bir yola bir mahkeme nasıl gidebiliyor? Bu anlaşılabilir bir şey değil. Ve sağolsun Adalet Bakanlığımız ve Savcılığımız bu noktada adımlarını attılar. İçişleri Bakanlığı ile beraber yaptıkları operasyonla da yakaladılar."
"Yunanistan Almanya'ya davet edilmediği için rahatsızlık içinde"
Yunanistan'ın Hafter'le görüşmesine tepki gösteren Erdoğan, Yunanistan'ın Almanya'ya davet edilmediği için ciddi bir rahatsızlık içerisinde olduğunu ifade ederek, "Libya ve Türkiye arasında atılan imzalar Yunanistan'ı zaten çıldırtmıştı" ifadesini kullandı. Erdoğan devamında, "Bunun ardından kiminle anlaşmaya gidelim ki bir rövanşist anlayışla bunu geri alalım dedi. Tabii Hafter'in bir kıymeti harbiyesi yok. Sarrac BM tarafından tanınmış bir lider. Burada tuttular Hafter'i Yunanistan'a davet etti. Orada verdikleri pozlarla acaba Almanya'ya gitmeyişin ardından bu rövanşist bir anlayış nasıl farklı bir yere varır gibi bir adımla bu görüşmeleri yaptılar. Bizim nazarımızda hiçbir kıymeti yok" diye konuştu.
"Miçotakis oyunu yanlış oynuyor, attığı adımlar doğru değil"
"Kiriakos Miçotakis oyunu yanlış oynuyor. Attığı adımlar doğru değil. Bu sürece iyi başlamadı" diyen Erdoğan, "Türkiye ile münasebetlerinde de iyi adımlar atmıyor. Kendisiyle NATO'da bir buçuk saat konuştuk" sözlerini kaydetti.
"Libya'da bir seçim atmosferi içerisine girilmesi olumlu bir gelişme olur"
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berlin Konferansı'ndaki 6 sayfalık taslak metnin sızdığı iddiasının sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Bize ulaşmış böyle bir metin yok. Akşam geç saatlerde Dışişleri Bakanımla da görüştüm. Böyle bir durum söz konusu değil. Böyle bir şey olsa herhalde benim de haberim olurdu. Berlin'e gittiğimizde önümüze böyle bir şey gelir mi gelmez mi göreceğiz. Ama BM'nin riyasetinde Libya'da bir seçim atmosferi içerisine girilmesi aslında olumlu bir gelişme olacaktır. Aksini iddia etmek yanlış olacaktır. Ama bunun sağlıklı bir şekilde olması lazım. Yoksa silahların gölgesinde bir seçim düşünülemez."
"Doğmamış çocuğa don biçilmez"
Berlin Konferansı'ndan olumlu bir sonuç çıkmadığı takdirde Türkiye'nin yol haritasının nasıl olacağına yönelik soruya da yanıt veren Erdoğan, "Doğmamış çocuğa don biçilmez. Şimdiden şöyle olur böyle olur desek yanlış olur" dedi. Erdoğan toplantıdaki gelişmeleri ve sonuç bildirgesini gördükten sonra ne gibi adımlar atılacağının değerlendirmesinin yapılabileceğini söyledi.
Berlin Konferansı öncesinde kameraların karşısına geçen Erdoğan'ın açıklaması şöyle:
Merkel'in ev sahipliğinde düzenlenecek Libya temelli Libya programını gündemini teşkil eden bugünkü zirvemizin özellikle çok çok farklı bir anlamı olacak. Ve bunun için de haftalardır, aylardır yapmış olduğumuz hazırlıkların, çalışmanın neticesinde biraz sonra Berlin'e hareket ediyoruz. Libya'nın içinde bulunduğu sıkıntılı durumu sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru hükûmet Nisan 2019'dan bu yana çok yoğun saldırılara maruz kalıyor. Darbeci Hafter ve desteklerince gerçekleştirilen bu saldırılarda şimdiye kadar yüzlerce sivil hayatını kaybetti. 400 bina yakın Libya'lı kardeşimiz evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yerlerinden edilen insanların bilhassa Tunus ve Cezayir üzerinde bir tepki oluşturduğunu ve bir göç baskısı oluşturduğunu görüyoruz. DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerinin Libya'da tekrar zemin kazandığına da şahit oluyoruz.
Saldırılar Libya'nın yanı sıra komşu ülkeler başta olmak üzere tüm Akdeniz'in istikrarını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Darbeci Hafter pervasız saldırıları karşısından uluslararası toplum maalesef gerekli tepkisi bugün kadar göstermemiştir. Darbeci Hafter'in ve desteklerinin BM Güvenlik Konseyi kararlarını alenen ihlal eden eylemleri uzun süre görmezden gelinmiştir. Bu zirvenin Trablus'a yönelik saldırıların başlamasından 9 ay sonra, Berlin süreci bağlamında sarf edilen 4 aylık bir çabanın ardından ancak bugün düzenleniyor olması elbette düşündürücüdür. Türkiye olarak krizin başladığı ilk günden bu yana tutarlı ve ilkeli bir duruş sergiledik. Libya'da kalıcı çözümün siyasi diyalogla sağlanabileceğini sürekli olarak her ortamda vurguladık. BM'de yürütülen çalışmalara destek verdik. Berlin sürecinin başarısı için elimizden gelen çabayı gösterdik. Bunun yanında Milli Mutabakat hükûmeti ile olan diyalog, istişare ve eşgüdümümüzü de artırdık."
"Türkiye gerek sahada gerekse diplomaside yürüttüğü mücadeleyle Libya'da barışın anahtarı olmuştur. Libya'da sükûmet 8 Ocak'ta Sayın Putin'le İstanbul'da yaptığımız ateşkes çağrısı ile sağlanmıştır. Bu çabalar da Berlin zirvesinin düzenlenmesi için gereken zemini oluşturmuştur. Darbeci Hafter ve destekçilerinin dizginlendirilmesinde ülkemizin kararlı tutumunun büyük payı vardır. Ülkemiz bu adımları ile Akdeniz'deki haklarını garanti altına almanın yanı sıra Libya'nın geleceğine de sahip çıkmıştır. Berlin zirvesini ateşkesin tahkimi ve siyasi çözüm yolunda özellikle önemli bir adım olarak görüyoruz. Ateşkes ve Berlin Zirvesi ile yeniden filizlenen umutlar kan ve kaos tüccarlarının ihtiraslarına kurban edilmemelidir."
"Zirvenin Libya halkının çektiği acıları sonlandıracak adımların atılmasına vesile olmasını diliyoruz. Son günlerde aciliyet gerektiren bir diğer husus da İdlib'deki durumdur. Ateşkese rağmen rejimin sivillere yönelik katliamlarını sürdürdüğünü görüyoruz. Önceki gün bir pazar yerine yapılan saldırı sonucu çoğu çocuk ve kadın 19 İdlib'li kardeşimiz şehit oldu. Ülkemiz sınırına yönelik göç hareketleri tekrar başladı. Rejimin vahşetine bir dur denilmesinin artık dur denilme vakti gelmiştir. Berlin'deki temaslarımız sırasında İdlib meselesini de gündeme getireceğiz. Berlin'deki görüşmelerimizin hem Libya hem Suriye hem de bölgemiz için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum."