03 Mart 2025 19:58
Güncelleme: 03 Mart 2025 20:12
T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kongre Merkezi'nde "Büyükelçiler ile İftar" programında konuşma yaptı.
Açıklamasından satır başları şu şekilde:
"Türkiye'nin bütün gönül dostlarını 16 kez buluşturan bu soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temnni ediyorum. Korona ile başlayan savaşlarla iyice derinleşen ekonomik sıkıntıların iyice derinleştiğini görüyoruz. Bunun olumsuz yansımlarına siyasi istikrarsızlıklardan sosyal barışın zedelenmesine kutuplaşmanın artmasından ırkçı ve aşırı sağcı partilerin önlenemez yükselişine kadar geniş bir yelpazede görmüş oluyoruz.
İslam düşmanlığı ticaret savaşları ve çatışmalar göçmen karşıtlığı, uluslararsı sistemi çıkmaza sürüklüyor. Güven azaldıkça tedirginlik artmakta ve 'her koyun kendi bacağından asılır' anlayışı yayılmakta, orman kanunları öne çıkmaktadır. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz daha acımasız uluslararası bir gerçeklik inşa ediliyor. Gücü elinde bulunduranın zayıfı tahakküm altına alması ciddi sorunları da beraberinde getirmektidir.
Mazlumun hakkını arayabileceği kapılar teker teker kapanıyor. Altta kalanın canının çıktığı acımasız bir uluslararsı gerçeklik inşa ediliyor. Artan yabancı düşmanlığını terörizmi , faşist partileri ve hemen her krizde çatışmaya dönülmesini yeni gerçeklikten bağımsız okuyamayız. Önüne geçilmezse bunun varacağı yer askeri veya siyasi patlamalar olacaktır. Bunun işaretleri şimdiden görülmeye başlamıştır. Sorunlara gözlerimi kapatarak hiçbir yere varamayız. Dünya 5'ten büyüktür şiarıyla daha kuşatıcı bir yapı içindir. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti gelmiştir. Müslümanların karar alma sürecinde hak ettikleri yeri alamlıdır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto yetkisiine sahip bir İslam ülkesinin olması bir zorunluluktur.
Bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem da ölçeği büyümeye devam edecektir. Bizim bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin, kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Krizlerle çevrili coğrafyada enerji güvenliği, terörle mücadele, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz.
Sayısını 163'ten 263 çıkardığımız dış temsilciliklerimizle faaliyet gösteren TİKA'mızla, Türkiye Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımızla nerede ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerin de yanlarında olmaya çalışıyoruz.
Bu süreçte ilkemiz şudur; mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyet, inanç, renk, kökeni yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz. Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken, muhtemel çözümün ne Rusya ne Ukrayna'sız olabileceğine inanıyoruz. Ateşe körükle gitmeden, krize çözüm üretmeyi amaçladık. Savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik. Gelinen nokta da bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz.
Filistin halkı bu Ramazan'ı da acıyla karşıladı. İsrail'in hukuk tanımaz şımarık tavırlarıyla ateşkes umutlarının solmaya başladığını görüyoruz. Kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kan, çatışma ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin, tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz. Tek masumun ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dahil her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ifade etmek istiyorum.
Netanyahu hükümeti zaten istismar etmek için her yola başvuruyor. İsrailli bakanların, Batı Şeria'yı ilhak etme çağrıları yetmezmiş gibi bir de Mescid-i Aksa'yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamakladır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgimiz olduğunu muhataplarımıza bir kez daha hatırlıyorum. Gazzeli kardeşlerimizi uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Elimizdeki tüm imkanları seferber ettik. Bugüne kadar 100 bin ton yardımı Gazze'ye ulaştırdık. İsrail, bölgede istikrarsızlık üreterek, kendi güvenliğini sağlayamaz. 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs'ün Haram- Şerif'in tarihi statüsüne riyaset edilmesinin de takipçisi olacağız.
Ayrıntılar geliyor...
© Tüm hakları saklıdır.