Başbakan Tayyip Erdoğan, Şırnak’ta Şerafettin Elçi Havalimanı açılışında Kürt meselesinde çözüm sürecine dair “Yıllardır hasretini çektiğimiz bahar yaşanıyor. Bu baharı beraber kalıcı hale getirmeye hazır mıyız? Silahları çekerek değil helalleşerek bütün meseleleri halledeceğiz. Çözüm sürecinden vazgeçen bu süreci sabote eden asla ve asla biz olmayacağız" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın merhum siyasetçi Şerafettin Elçi'nin adının verildiği Şırnak'taki havalimanında yaptığı konuşmasından satırbaşları şöyle:
‘Şeraffetin Elçi’yi kalıcı kıldık’
“Silopi'ye Uludere'ye selamlarımı veriyorum. Konuşmalarımın başında Ramazan-ı Şerif'i yürekten tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sevgili Şırnaklılar, Cizre’nin yetiştirmiş olduğu önemli bir siyaset adama açılış töreni ile anlamlı bir şekilde yâd ediyoruz. Şırnak’taki havalimanı hayatında mücadele ile geçmiş merhum Şerafettin Elçi’nin ismini verdik ve onu kalıcı kıldık. Bu havalimanı ile her zaman hatırlanacak, hiç unutulmayacaktır. Tüm yakınlarına sabırlar diliyorum.
Kardeşlerim yaklaşık 3 yıl sonra alt yapı inşaatı tamamlandı. Haziran’da da üst yapı tamamlandı. Şerafettin Elçi Havalimanı’nı açıyor ve sizlere emanet ediyoruz. Bu muhteşem eserin Şırnak ve bölge için hayırlı olmasını diliyorum. Mimar, mühendis kardeşlerimi bu esere verdiği katkı için teşekkür ediyorum, ellerine sağlık diyorum. Sadece havalimanı açılışı yapmıyoruz. Aynı zamanda bugün başka hizmetlerimizin de toplu açılışını gerçekleştiriyoruz. Toplamda 82 buçuk milyon tutan, 47 lojmanlı bir fakülte binasını bugün bu törenle resmi hizmete alıyoruz. 28 farklı projeyi, içme sulama projesi, tarımda 158 projeyi burada açıyoruz. Bir ihmal vardı, 2002’de biz göreve gelmeden önce. Biz 2013’te bunu 40 kat kaldırarak 20 milyona çıkardık. Burası Şırnak’tır demedik, burası Türkiye’nin bir vilayetidir dedik ve hizmet gelecek dedik. Vatan toprağıdır dedik. Hizmeti getirdik. Ya Şırnak’a hava alanı olacağına inanır mıydınız? Ne aldatan, ne aldanan olacağız. Şu anda 3 bin metrelik pistiyle uluslararsı uçuşlara hazır bir havalimanı var. TOKİ tarafından inşa edilen 820 konut sahiplerine veriliyor. 600 milyarlık eserleri Şırnak’a veriyoruz. Hayırlara vesile olsun diliyoruz.”
‘Şırnak’ta işçilerimizi tehdit ettiler, kaçırdılar’
Erdoğan eğitimde, sağlıkta ve karayollarında Şırnak’a yapılan hizmetleri saydıktan sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İşte bu havalimanı burayı bir çekim alanı haline gelecek. Yatırımcı buraya gelecek. Buraya rahat rahat gidip gelecek. Bizim bu hizmetlerimiz hiç ivme kaybetmeden devam edecek. Şırnak tarihi eserleriyle sanayisiyle artık çok farklı bir şehir konumuna gelecek. Bunu vazifemiz olduğu için yapıyoruz. Bir devlet vatandaşına sahip çıkıyorsa, “Batı’ya yap, Doğu’ya yapma” gibi bir görüşü kabul etmemiz mümkün değildir. Hele hele vatandaşına tehdit olan devlet zalimdir.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. On buçuk yıl boyunca cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarını yaptık. Vatandaşlarımız arasında hiç bir ayrım yapmadık. Etnik, bölgesel ayrımcılık yapmayacağız dedik yapmadık. Buraya hastane, havalimanı yaparken işçilerimizi tehdit ettiler, insan kaçırdılar. Biz bundan da geri adım atmadık. Bir taraftan hizmet verelim diyoruz, bir tarafta hizmet verilmesin diye uğraşıyor. Bizim derdimiz Hakkari’deki kardeşlerimizi de uçakla getirip götürelim diyoruz, onu da engellemek isteyenler var.
Bu ülkede beraber olmaya mecburuz, biz kardeşiz, biz yaradılanı, Yunus’un diliyle, Yaradan’dan ötürü sevmeye mecburuz. İstanbul, Ankara, İzmir’deki hangi hakka sahipse, Hakkari, Siirt, Şırnak’taki kardeşim de o haklara sahip olacak dedik bunun için çalıştık.
Hepimiz Adem'le Havva'nın çocuklarıyız, hepimiz Hz. Nuh'un torunlarıyız, hepimiz Cudi Dağı'nın tepesindeki gemiden çıkmış neslin çocuklarıyız.
‘Bu sürecinden vazgeçen asla biz olmayacağız’
Kardeşlerim, biri Kürtçe, biri Türkçe söyledi. Ama aynı gerçeği dile getirdiler. Biz biriz, kardeşiz, birlikte Türkiye'yiz. Bu topraklarda acı hadiseler, kıyımlar, işkenceler yaşandı. Başbakan olarak on buçuk yıldır söylüyorum, biz geçmişin acılarına değil, ortak istikbale bakacağız. Geçmişi elbette telafi edeceğiz. Acılara son verme, sıkılı yumrukla bırakıp helalleşme zamanıdır. Çözüm sürecinin gayesi çıkara dayalı hedef değildir. Çözüm sürecinin gayesi gençlerimizin ölümünü durdurmaktır. Şimdi artık yıllardır terk edilen köylere mezralara dağlara gidiliyor. Yıllardır hasretini çektiğimiz bahar yaşanıyor. Bu baharı beraber kalıcı hale getirmeye hazır mıyız? Silahları çekerek değil helalleşerek bütün meseleleri halledeceğiz. Çözüm sürecinden vazgeçen bu süreci sabote eden asla ve asla biz olmayacağız.
Bu süreci sabote eden çok büyük bir vebalin altına girer. Herkes elini vicdanına koysun anne ve babaları düşünsün ve adımları ona göre atsın. Biz isterdik ki bütün siyasi partiler bu süreçte yer alsın. Ama bakıyorsunuz ki bazıları bundan kaçıyor. Kaçsalar da biz devam edeceğiz. Bu süreç başarıya ulaşsa da ulaşmasa da biz çözüm için mücadelemizi sürdüreceğiz."
'Suriye'de şiddetli çatışmalar yaşanıyor'
"Suriye’de şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Sınır ilçelerimiz bu çatışmalardan etkileniyor. Biz Suriye’de boğazına kadar kana batmış yönetimin gitmesini ve halkın tercihiyle seçilmiş bir yönetimi istiyoruz."
'Biz buna eyvallah demeyiz'
"Eli kanlı zalim rejim şu ana kadar 100 bin vatandaşını öldürdü. Biz bunlara iyi yapıyorsunuz devam edin bunu söyleyeceğiz. Bun can bu tende oldukça biz böyle bir şeye eyvallah demeyiz. Suriye’deki oldu bitti politikaları süreci başarıya götürmez bunu da özellikle belirtmek istiyorum."
Dünyanın Mısır'a daha duyarlı olmasını istiyoruz
"Mısır’da ilk defa 1 yıl önce sandık kuruluyor ve yüzde 52 ile Mursi Cumhurbaşkanı oluyor. Yüzde 62 ile anayasa kabul ediliyor. Ve askeri darbe Mursi’yi deviriyor. Şimdi de çağrı yağıyor Tahrir’de toplanın diye. Askeri yönetimin başındaki isim neden bu çağrıyı yapıyor. Halk birbirine düştü ben de asker olarak gerekeni yaptım diyecek. Dünyanın bu konuya daha duyarlı olmasını istiyoruz."
'Acaba kaça yayımladınız bu mektubu Times?'
Geçtiğimiz gün bir İngiliz gazetesinde Türkiye aleyhine bir mektup yayınlandı. Haritada, Türkiye'nin yerini gösteremeyecek olan sözde ünlü şahısların, mektubun içeriğine bakmadan, mektubun içindeki kelimelerin, kavramların hassasiyetine bakmadan, Türkiye'deki olayların iç yüzünü hiç anlamadan, böyle bir mektuba imza atmalarını biz esefle karşıladık
Bu kadar ünü olan isimlerin altına imza attıkları metinleri iyi okumaları anlamaları gerekir. Bu mektuba imza atanlar ciddi şekilde aldatılmışlardır. Böyle bir mektup Türkiye’nin saygınlığına zerre kadar leke getirmez. Ama bu mektup onu yayınlayan gazeteleri ve isimlere leke getirir. Acaba kaça yayımladınız bu mektubu Times? İşte senin bedelin bu. Biz yasal mecrada bunu mücadelesini yapacağız. Bu ülkede her gün kendisine küfredilen ve bunu sabırla karşılayan bir başbakan var. Ve bunlar yayınlarına hala devam ediyor.