07 Aralık 2024 18:37
T24 Politika
Suriye'deki son gelişmelerle ilgili konulan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şam rejimi Türkiye'nin uzattığı elin kıymetini bilemedi. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de tarihin doğru tarafında yer almaktadır. Türkiye'nin Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Suriye'de barışın sağlanması için gösterdiği çabaları tüm dünya çok iyi biliyor ve takdir ediyor" dedi, "Türkiye olarak milli güvenlik ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Sorumluluk sahibi tüm aktörlerin, Suriye'nin toprak bütünlüğüne destek vermesinin en hayırlı yol olacağını" da söyledi.
Erdoğan, AKP Gaziantep 8. Olağan İl Kongresi'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
"AKP erdemliler harekatı olarak yola çıktığından beri temelimizde kardeşlik ve dayanışma vardır. Millete ve memlekete sevdalı bu kadronun hamuru, kardeşlik hukukuyla yoğrulmuştur. Kurulduğu günden itibaren AK Parti'nin millete hizmet sevdasına omuz veren tüm kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyorum. Gaziantep'te ilk olarak Güneyşehir'e gittik. Yapımı tamamlanan deprem ve sosyal konutun anahtar ve tapu teslim törenini gerçekleştirdik. 6 Şubat depremlerinden sonra 'Erdoğan bu enkazın altında kalır' diyenleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Asrın felaketinde vefat eden vatandaşlarıma bir kez daha Mevla'dan rahmet diliyorum. Gaziantep istiklalin, istikbalin, vatanın ne manaya geldiğini en iyi bilen şehirlerimizden biridir. Gaziantep'te analar er doğurur.
İnanıyorum ki sizler de bizim gibi sınırımızın hemen ötesinde yaşanan kritik gelişmeleri takip ediyorsunuz. Türkiye'nin 910 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olduğu bir ülkede gelişmelere gözlerini kapaması elbette mümkün değildir.
Perşembe günkü MGK toplantımızda sahadaki durumu değerlendirdik. Şunu çok açık ve net söylemek isterim: Bizim hiçbir ülkenin bırakın toprağını, çakıl taşında dahi gözümüz yoktur. Türkiye olarak bizim temennimiz, Suriye'nin 13 yıldır hasretini çektiği huzura, istikrara ve barış ortamına kavuşmasıdır. Suriyeli kardeşlerimiz gerçekten çok zor günler geçirdi, çok ağır bedeller ödedi. Yaklaşık bir milyon Suriyeli rejimin ve terör örgütlerinin saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Ekonomik kalkınması, toplumsal huzuru ve güvenliğiyle nasıl bir Antep görmek istiyorsak, Halep için de aynı temennide bulunuyoruz. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. İnşallah daha nice asırlar boyunca birlik ve dirlik içinde bir arada olmaya devam edeceğiz.
Şu hakikati herkesin kabullenmesi gerekiyor: Suriye'de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik vardır ve Suriye tüm etnik, mezhebi ve dini unsurlarıyla Suriyelilerindir. Kendi ülkelerinin geleceğine karar verecek olan da Suriye halkıdır. Ateşe benzin dökmenin kimseye bir faydası dokunmaz. Jeopolitik hesaplar peşinde koşmanın Suriye halkına katkısı olmaz.
MGK bildirisinde kritik "Suriye" mesajı: "Rejim kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşmalı"
Özellikle bölücü terör örgütünün selden kütük kapma hevesiyle hareket ettiğinin farkındayız. Türkiye olarak milli güvenlik ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğiz. Sorumluluk sahibi tüm aktörlerin, Suriye'nin toprak bütünlüğüne destek vermesi en hayırlı yol olacaktır. Sivillerin üzerine bomba yağdırarak hiçbir yol alınamayacağını son 13 yılda yaşananlar herkese göstermiştir. Suriye toprakları savaşa doymuştur. Kana ve gözyaşına doymuştur. Suriyeli kardeşlerimiz barışı herkesten fazla hak etmektedir. Suriyeli kardeşlerimiz özgürlüğü, güvenliği, kendi vatanlarında gönül huzuruyla yaşamayı ziyadesiyle hak etmektedir. Türkiye'nin yegane amacı da tüm kesimleriyle Suriye halkının refahı ve esenliğidir. Biz ne yaptıysak sadece ve sadece bunun için yaptık. Katliam ve zulümden kaçan kardeşlerimize kapımızı açarken de Suriye krizinin çözümü için elimizi uzatırken amacımız buydu. Ama Şam rejimi Türkiye'nin uzattığı elin kıymetini bilemedi. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de tarihin doğru tarafında yer almaktadır. Türkiye'nin Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Suriye'de barışın sağlanması için gösterdiği çabaları tüm dünya çok iyi biliyor ve takdir ediyor.
Bizim görevimiz insanımızın derdi ile dertlenmek, sorunlara çözüm üretmektir. Çare bulamadığımız bir mesele var ise bu vatandaşın değil bizim meselemizdir. Bize kırılan bir gönül varsa vebal altındayız demektir. Millete hizmette yorgunluk, küskünlük yoktur. Yerine göre bedel ödeyeceğiz.
Türkiye'nin Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Suriye'de barışın sağlanması için gösterdiği çabaları tüm dünya çok iyi biliyor ve takdir ediyor. Katıldığımız her uluslararası toplantıda ülkemizin dış politikada artan ağırlığına bizzat tanıklık ediyoruz. Ama bu gerçeği muhalefet bir türü görmüyor, görmek istemiyor. Ülkemizin doğrudan güvenliğini ilgilendiren meselelerde dahi muhalefetin hemen istismar siyasetine sarıldığını görüyoruz. Kılıçdaroğlu idaresindeki eski CHP'nin Suriye krizine hangi mercekten baktığını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. Bu zatın Suriyeli muhacirlere yönelik nefret söylemlerinin gerisinde de yine aynı sebepler vardı. Sosyal medya paylaşımları bu şahsın karın ağrısının bugünlerde tekrar artmaya başladığını gösteriyor.
Eski yönetimin marazlı yaklaşımını CHP'nin yeni yönetiminin de devam ettirmesi, CHP adına utanç vericidir. Sayın Özel'in, grup toplantısında hükümetimizin Suriye politikasıyla ilgili sarf ettiği sözlerin elle tutulur hiçbir yanı yoktur. Anlaşılan Sayın Özel iyice kızışan parti içi iktidar kavgasından başını kaldırıp dünyada ne olup bittiğini takip edemiyor. Tıpkı devrik genel başkan gibi birilerinin eline tutuşturduğu kağıtları okuyarak saçma sapan iddiaları gündeme taşıyor.
Kendisine tavsiyem şudur: Siz, Şam rejiminin değil Türkiye'nin ana muhalefet partisisiniz. Dolayısıyla gelişmelere Ankara merkezli bakmanız beklenir. Haleplilerin Türkiye'ye ve bayrağımıza muhabbet duyması, soruyorum CHP'yi niçin rahatsız ediyor? Suriye sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına dönme ihtimalinden CHP yönetimi neden rahatsız oluyor? Türkiye'nin bölücü terör belasını sınırlarından uzaklaştırma iradesinin Allah aşkına size dokunan tarafı nedir?
Eski yönetim döneminde CHP'yi enfekte eden etnik köken ve meşrep virüsünden ne zaman kurtulacaksınız? Ülkemize başkalarının penceresinden bakmayı bırakıp ne zaman Türkiye partisi olacaksınız? Sayın Özgür Özel, CHP'yi normalleştirecekse Türkiye meselesinde eski yönetimin bıraktığı kötü mirasla da hesaplaşması gerekir. "
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. AA'nın haritası, T24'ün yayın diline uygun hale getirilmiştirTürkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalarKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'taSuriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi. Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı. "Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusuDışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı: "Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklamaABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: "Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir" Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. |
© Tüm hakları saklıdır.