Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da gerçekleştirilen küreselleşme forumunda konuştu. Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı'nı protesto etmek amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçen katılımcıların terör örgütlerine destek verdiklerini savundu. Erdoğan, "Demokrasinin ve adaletin tesisi dünyadaki farklı sesleri bir araya getirmekten geçiyor. TRT World programına katılacaklarını açıklamasına rağmen Barış Pınarı Harekâtı'nı protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin terör örgütüne destek verdiklerini düşünüyorum. Eğer karşıysan buraya gelirsin belgeleri ile ortaya koyarsın" dedi.
Erdoğan, "Ülkemiz gelişmelerin merkezine yerleşiyor. Türkiye’nin Anadolu’daki varlığı ve etkisi çok eskiye dayanıyor. 1071 Malazgirt Zaferi’ni esas alırsak bin yıl olacak. Biz sahip olduğumuz her şeyin bedelini misliyle ödemiş, hala da ödemeye devam eden bir milletiz. Türkiye’yle ilgili değerlendirmelerin oryantalist kalıplardan ziyade, işte bu derin tarihi perspektif içinde yapılması gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde sürekli yanlış hesaplar içine girilmesi kaçınılmazdır. Bu yanlış hesapları, milletimizin çelikten iradesi, devletimizin çoğu defa görülmek ve kabul edilmek istenmeyen gücüyle bozmak zorunda kalıyoruz" diye konuştu.
"Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yok"
Erdoğan, "Suriye ve Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşadığımız gelişmeler, yanlış hesapların bozulmaya mahkûm olduğunun güncel birer örneğidir. Burada yanlış anlamalara mahal vermemek bakımından bir kez daha altını çizerek ifade etmekte fayda görüyorum. Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında, hiçbir toplumun özgürlüğünde veya çıkarlarında gözü yoktur. Böyle bir ithamı, kendimize yapılmış en büyük hakaret sayarız" ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Biz sadece, kendimizin ve ayrılmaz bir parçamız olarak gördüğümüz kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, geleceğini savunuyoruz. Geçmişinde ne sömürge, ne katliam, ne zulüm, ne yıkım ayıbı olmayan bir milletin başkaca bir gayesi olamaz. Herkes Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Afrika’da, Balkanlar’da başka niyetlerle at koşturuyor olabilir. Ama Türkiye, sadece kardeşleriyle olan kader birliği sebebiyle oradadır. Bu, 'bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görenlerin' asla anlayamayacağı büyük bir erdemdir." dedi.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yunus Emre’nin ve Mevlana’nın torunlarından başka türlü bir tavır bekleyenler, ülkemizi asla kendi buhranlarının içine çekemeyeceklerdir.
"Teröristlerle masaya oturmadık"
Biz hiçbir ayrım yapmadan, zalime 'zalim', teröriste 'terörist', haksızlığa 'haksızlık', zulme 'zulüm' demeye devam edeceğiz. Bunlara karşı verdiğimiz mücadeleyi de, ödediğimiz bedelleri şeref madalyamız görerek, sonuna kadar sürdüreceğiz.
Teröristlerle masaya oturmadık, oturmayacağız. Başkaları oturabilir, o bizi ilgilendirmez. Bir taraftan teröre karşı mücadele diyeceksiniz, bir taraftan teröristleri şımartacaksınız. Irak üzerinden 30 bin TIR buraya sokuluyorsa, 'Ben dünyanın en güçlüsüyüm' diyenler bunu nasıl açıklayacaklar? O zaman susuyorlar, biz susmayacağız.
Teknolojinin ve iletişimin bu derece geliştiği bir dönemde, küreselleşmeyi inkâr etmek, kendi kendini kandırmanın ötesinde bir anlam ifade etmez. Yapmamız gereken, küreselleşmeyi yok saymak yerine, bu sürecin getirdiği imkânları, kendimiz ve tüm insanlık için daha iyi bir gelecek inşa etmenin manivelası olarak kullanmaktır.
TRT World Forum’un bu yılki konusunu, riskleri ve fırsatlarıyla tam da sözünü ettiğimiz başlıklar oluşturuyor. Bir asır önce kurulan küresel sistemden yeni bir safhaya geçişin sancılarını yaşayan dünyamız için bu tartışmalar ufuk açıcıdır. Tabii, hâlâ eski dünyanın parametreleri içinde düşünmeyi ve davranmayı alışkanlık haline getirenler bakımından bu durum rahatsız edici olacaktır. Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği ve sınırlarının güvenliği ile Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönüllü dönüşünün teminini amaçlayan Barış Pınarı Harekâtı'na verilen tepkileri bu çerçevede okumak gerekiyor. Hâlbuki, artık terör örgütleri kullanılarak ülkelere boyunduruk vurulamayacağı görülmelidir.
"Düşünce özgürlüğüne inananlar inançlarını yeşil dolara satmaz"
Ülkemizde, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda bir medya mensubunun muhattap olduğu olay herhalde unutulmamıştır. Batı, ABD bu işi takip etti mi? Hani düşünce özgürlüğü? Bu uygulamayı nereye yerleştireceksiniz? Dünyanın hâlâ suskun olduğunu düşünüyorum. 'Biz dolarlarımızla bu işi hallederiz' diyorlar, her zaman dedikleri şey. Düşünce, inanç özgürlüğüne inanlar, inancını o yeşil dolara asla değişmeyecektir. Karanlıkta göz kırpılarak, perde arkasında ülkeleri yönetme dönemi eskide kaldı.
"Terör örgütleri NATO'ya üye oldular da bizim mi haberimiz yok?"
Çarpık düzenin sonuna artık gelinmiştir. Ülkemiz son 6 yılda bunları bizzat yaşamış, bedelini ödemiş ve yanlışlığını ortaya koymuştur. Uluslararası toplumdan, ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesi ile maruz kaldığı siyasi, diplomatik, ekonomik vandallıklara karşı güçlü bir duruş sergilemesini beklerdik.
Ne zamandan beri terörle hareket etmeye başladınız? Bu terör örgütleri NATO'ya üye oldular da bizim mi haberimiz olmadı? Bu nasıl bir iştir, akıl tutulmasıdır. Özellikle samimi olarak teröre karşı olanları bunun ispatını yapmak zorundadır. 'Sizi biz tanırız' deyin. Ve onları uluslararası camiada da hesaba çekin. İnsanlık bunları tanımalı. Terör ve sığınmacı sorunu duvarları yükseltmekten geçmiyor, sınırlara hapsetmekle de geçmiyor. İnsan olmakla zalim olmak arasındaki çizgidedir. Hem küreselleşmenin nimetlerinden yararlanıp, sorunları reddetmek sorunludur.
Türkiye sadece bölgesinde değil dünyanın dört bir yanında sorumluluğunu yerine getirmek için şartlarını sonuna kadar zorluyor. Bunun için 'Dünya beşten büyüktür' diyoruz. Dünyayı 5 daimi üyenin bir tanesinin iki dudağının arasına mahkûm etmek insani ve adil değildir.
"120 saatlik arada sona yaklaştık"
Bunun için gelin Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, küresel sistemin lokomotif kuruluşlarını yeniden yapılandıralım diyoruz. Dünya değişti artık. Yeni dünya düzenini zulüm ve acı üzerine değil, adalet ve barış üzerine kurmak istiyorsak önce anlaşmamız şart. 120 saatlik bir ara durumu var, büyük bir bölümünün sonuna geldik. Yarın Soçi'de bu durumu ele alacak ve atılması gereken adımları atacağız"