Politika

Erdoğan: Amerika'yı Kristof Kolomb değil, 1178'de Müslümanlar keşfetti

'Kristof Kolomb'un bahsettiği Küba'daki o dağın tepesine bir cami yakışır'

15 Kasım 2014 14:20

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Amerika’yı Kolomb değil 1178’de Müslümanlar keşfetti. 1178'te Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmıştı" dedi. "Kristof Kolomb anılarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahseder" diyen Erdoğan, "Ben şimdi Küba’lı kardeşimle konuşurum. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki izin versinler, olur desinler. Yani Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan, Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin kapanış töreninde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika kıtasının 1492'de Kolomb tarafından keşfedildiğinin iddia edildiğini belirterek, "Oysa Kolomb'tan 314 sene önce 1178'de Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmışlardır. Kristof Kolomb'un hatıralarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsedilmektedir. Kübalı kardeşimle bunu konuşuruz. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır" dedi.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı evsahipliğinde düzenlenen 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin kapanış toplantısında yaptığı konuşmada, zirvenin, Türkiye ile Latin Amerika ülkeleri arasında dostluğa ve dayanışmaya vesile olmasını ve özellikle Latin Amerika ülkelerindeki Müslümanlarla var olan gönül köprüsünün daha da sağlamlaşmasını temenni etti. 

Zirve dolayısıyla 41 ülkeden 71 temsilcinin İstanbul'a geldiğini kaydeden Erdoğan, "Birbirlerini daha iyi tanıdılar, birbirlerini dinlediler, sorunlarımızı, İslam dünyasında ve Latin Amerika'da özellikli olarak tespit ettiler. 5 gün boyunca birbirleriyle muhabbet ettiler. Malum, muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, zirvenin İstanbul'da gerçekleşmesini çok önemsediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu: 

"Az önce Küba'dan değerli kardeşim bizleri Küba'ya davet etti. Zaten bizim şu andaki planlamamız içerisinde var. Nasip olursa 2015'in başlarında Küba'ya bir ziyaretimiz olacak. Geniş bir heyetle inşallah Küba'ya bu ziyareti gerçekleştireceğiz. Latin Amerika ülkelerine inşallah 2015 yılı içinde daha fazla ağırlık vereceğiz. Aynı şekilde Afrika'ya. Bu hafta nasip olursa Cezayir ve Ekvator Ginesi'ne gidiyoruz, oraları dolaşacağız. İşimizin tüm dünyada ne kadar ağır olduğunu, sorumluluğumuzun ne kadar fazla olduğunun idraki içerisindeyiz. Tabii sorumluluğun idrakı içinde olmak yetmiyor, icraat gerekiyor, netice gerekiyor. İslam dünyasında bu noktada sıkıntımız çok büyük." 

 

'Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmişti'

 

İslamın, insanın kendi tercihiyle kendi iradesiyle inanmasıyla birlikte Allah'ın kişiye bahşettiği en büyük hediye, hidayet olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Eğer kalplerine, kulaklarına damga vurulmuşsa, gözlerine de perde inmişse, ne kadar anlatırsanız anlatın onlar inanmayacaklardır. Yine de bize düşen son nefesimize kadar Hakk'ı anlatmaktır, son nefesimize kadar insanları Hakk'a davet etmektir. İşte bu şehir, İstanbul, özellikle de Latin Amerika ülkeleri nezdinde anlatma, Hakk'a çağırma yani tebliğ vazifesini hakkıyla yerine getirmiş bir şehirdir. Bu şehrin böyle bir özelliği var. Büyük bir iftiharla ifade etmeliyim ki İstanbul'un başkent olduğu Osmanlı Devleti dünyanın birçok ülkesine olduğu gibi Latin Amerika ülkelerine de ulaşmış oralarda da hakkı savunmuş, oralarda da tebliğ vazifesini yerine getirmiştir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1866'da iki Osmanlı gemisinin Ümit Burnu'ndan geçerek Basra'ya ulaşmak üzere İstanbul'dan ayrıldığını, okyanusa açıldığını ancak yollarını kaybederek Brezilya'nın Rio sahiline vardığını anlattı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gemide bulunan ve alim bir zat olan Abdurrahman Efendi, Brezilya'da kaldı ve yıllar boyunca Brezilya başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerini dolaşmak suretiyle İslam'ı anlattı, insanlara tebliğ vazifesinde bulundu. Yine 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı cihan devleti artık dağılırken, çok sayıda Müslüman, Latin Amerika'ya göç etti. Bu göçmenler, Osmanlı pasaportuna sahip oldukları için de 'el turco' olarak tanındılar ve bugün halen de bu sıfatla tanınıyorlar. Bunu Arjantin'de, Meksika'da görürsünüz. Gittiğimizde oralarda gördük. Hatta gayet güzel, büyük dikili çeşmelerimiz var oralarda. Yaklaşık 100 yıl önce Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı sırasında başta Arjantin olmak üzere Latin Amerika Müslümanları aralarında yardım toplamış bunu Kızılay aracılığıyla Türkiye'ye ulaştırmışlar. Latin Amerika'nın İslam'la tanışması, 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika kıtasının 1492'de Kolomb tarafından keşfedildiği iddia edilir. Oysa Kolomb'tan 314 sene önce 1178'de Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmışlardır. Kristof Kolomb'un hatıralarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsedilmektedir. Kübalı kardeşimle bunu konuşuruz. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki böyle bir şeye müsaade etsinler. Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı."

 

'Bizim tarihimizde sömürgeleştirme süreci göremezsiniz'

 

Osmanlı Devleti ve diğer İslam ülkelerinin Latin Amerika ülkelerindeki tebliğ faaliyetlerini, siyasi arzuların vasıtası olarak kullanmadığını dile getiren Erdoğan, "İslam dini asla ve asla sömürmenin, sömürgeleştirmenin, köleleştirmenin bir aracı olmadı. Başkaları daha iyi sömürmek için daha kolay boyun eğdirmek için dinlerini bir araç olarak kullanırken, Müslümanlar ve İslam devletleri sadece tebliğin, gönülleri fethetmenin, Allah'ın ismini yüceltmenin peşinde oldular. Müslümanlar, kemiyetin peşinde değil, keyfiyetin peşinde koştular. İslam'ı daha çok gönülle buluşturmanın ve tanıştırmanın mücadelesini verdiler" diye konuştu. 

Erdoğan, Afrikalılar'a atfedilen "Misyonerler geldiklerinde toprağımız var onların da ellerinde İncil. Şimdi bizim elimizde İncil var, toprak ise onların elinde" sözlerine değinerek, Afrika ve Latin Amerika'nın bunları yaşadığını söyledi. Erdoğan, "Ancak bizim tarihimizde Allah'a hamdolsun böyle bir sömürgeleştirme süreci göremezsiniz. Dinin, sömürgeleştirmenin bir aracı olarak kullanıldığına asla şahit olamazsınız. Selçuklu, Emevi, Abbasi devletleri, Memlük Devleti, Endülüs Devleti, Osmanlı Devleti ve daha niceleri insanları, İslam'a davet etmiş ama zorla Müslümanlaştırmanın asla taraftarı olmamış, diğer tüm inançları da her zaman hoşgörü ve teminatı altında tutmuşlardır" dedi.

"Müslümanlara ihanet edenlerin, hizmet gönüllüsü olduklarını kim iddia edebilir"

Erdoğan, "Barışın dinini, İslam'ı, kendi kirli terör örgütlerine cinayet şebekelerine isim olarak verenlerin, İslam'ın hizmetinde olduklarını, Kur'an ve Sünnetin yolunda olduklarını kim söyleyebilir? Başka ülkelerin ve odakların çıkarları adına vatanlarına ve Müslümanlara ihanet edenlerin, İslam'a hürmet içinde olduklarını, hizmet gönüllüsü olduklarını kim iddia edebilir" dedi.