Gündem

Erdoğan: Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı; NATO'da beraberiz, kamera istiyoruz vermiyorlar, güya dostuz

23 Ocak 2021 15:44

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Fırkateyni’nin denize iniş töreninde savaş araçlarıyla ilgili yaptığı konuşmada, “Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı" dedi. Erdoğan, "Örneğin kamera, güya dostuz, NATO'da beraberiz. Kamera istiyoruz, kamera vermiyor, 'Sen niye Ermenistan'la savaşıyorsun?' Ermenistan dostlarıma saldırıyor, elimizden gelen desteği vermek zorundayız. NATO'da beraber değil miyiz? Beraberiz. Niye böyle bir yaklaşım yapıyorsun. Hamdolsun bunu da kendimiz üretir hale geldik" ifadesini kullandı. 

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: 

"Bugün tarihten süzülüp gelen Türkiye-Pakistan kardeşliğini bir adım daha öteye taşıyoruz. Pakistanlı kardeşlerimizle savunma sanayi alanında çok ciddi potansiyelimizin olduğunu biliyoruz. Pakistan da oldukça zorlu coğrafyada. Terör örgütleriyle mücadele ediyor. İki kardeş ülkenin birbirine sunabileceği çok ciddi katkılar olduğunu inanıyorum. 

Savunma alanında güçlü bağımsız ve teknolojik bakımdan yeterli olmayan milletlerin geleceklerine güvenle bakabilmeleri mümkün değil. Bu durum bizim gibi aynı anda farklı cephelerde beka mücadelesi veren ülkeler için daha çok geçerli. Türkiye hem milli güvenliği garanti etmek hem de dostlarının haklarını savunabilmek için caydırıcılığını en üst düzeyde tutmak mecburiyetindedir.

Kıbrıs nedeniyle uğradığımız ambargoları daha dün gibi hatırlıyoruz. Biz yakın tarihimizde mühimmat ve askeri teçhizat açısından dışa bağımlılığından da çok çekmiş bir ülkeyiz. Bırakın parasını peşin ödediğimiz uçaklarımızı geri almayı bakım için gönderdiğimiz uçakları bile geri alamadık. Bize teslime dilmeyen uçaklarımız için hangarda saklama parası ödemek zorunda kaldık. Suriye ve Doğu Akdeniz’deki savunma mücadelemize kadar milli güvenliğimizi korumak için attığımız her adımda baskıyla karşılaştık. İddia sahibi olmak bununla mütenasip imkan sahibi olmak çok çalışmayı gerektirir. Biz dünyaya karşı sözü olan bir milletiz.

Askeri, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için tercihten öte bir zorunluluktur. 2002 yılından itibaren millilik ve yerliliğin azami seviyeye çıkarılması için her türlü seferberliği yaptık.

Savunma sanayiinde mililik ve yerliliğin azami seviyeye çıkartmak için imkanları seferber ettik. Gayretlerimizin neticelerini almayı başardık. Savunma sanayiinde 2002 yılında 62 proje yürütülürken bu sayı 700'e yaklaştı bugün. Son 5 yılda yaklaşık 350 yeni proje başlattık. Savunma projelerini 11 kat artırarak 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştırdık. Aynı yıllarda savunma sanayii alanında çalışan firma sayımız 1500'ün üzerine çıktı. Sektörün 1 milyar dolara ancak varan yıllık ciro rakamı 11 milyar doları buldu bugün. İhracatımız 248 milyon dolar seviyesinden 3 milyar doları aşan bir noktaya geldi. Kara ve deniz araçlarında kendilerimizle birlikte dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke haline geldik. Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden, idamesini gerçekleştirebilen on ülke içinde yer alıyoruz. 

İçimizdeki gafillerin tüm karalama kampanyalarına rağmen silahlı, silahsız hava araçlarımız tüm dünyada gıptayla takip ediliyor.  En son 44 günlük Karabağ zaferinde olduğu gibi Türk SİHA'ları elde ettiği başarılarla harp yöntemlerini de değiştiriyor. Libya'daki savaşın akışını da değiştirmiştir. SİHA'ların göz dolduran başarılarıyla beraber ülkemizin diğer savunma ürünlerine yönelik ilgi de artıyor.

Küresel tedarikçilerin önümüze çıkardıkları zorlukları ve gizli açık ambargoları kendi gücüyle aşabilen ülke konumundayız. Öyle bir yere doğru gidiyoruz ki, hiç arzu etmeyiz ama, kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Örneğin kamera, güya dostuz, NATO'da beraberiz. Kamera istiyoruz, kamera vermiyor. Niye, “Sen niye Ermenistan'la savaşıyorsun” Ermenistan dostlarıma saldırıyor, elimizden gelen desteği vermek zorundayız. NATO'da beraber değil miyiz? Beraberiz. Niye böyle bir yaklaşım yapıyorsun. Hamdolsun bunu da kendimiz üretir hale geldik.

Kara, deniz ve hava gücümüzü artırırken vizyoner bir bakış açısıyla hareket ettik. Kamu, özel sektör, üniversite ayrımına gitmeden tüm bilgi birikimlerimizi değerlendirmeye çalıştık. Bunu bir adım daha öteye taşımamız gerekiyor. Bilginin çok hızlı bir şekilde yayıldığı bir yüzyılda sağladığı avantajları çok iyi değerlendirmeliyiz. Herhangi bir alanda muadil ürünler ve projeler arasında kendi milli kuruluşlarımızı, firmalarımızı tercih etmek birinci amacımızdır. Dışarıdan temin yoluna gitsek bile planlamalarımızın omurgası milli imkanlara dayanmalıdır. Tüm bu hususlarda SSB, üniversite, SAGE, STM gibi kuruluşlarımıza iş düşüyor.

Bugün MİLGEM projesinin 5. Gemisi İstanbul’u suyla mavi denizle buluşturuyoruz. İnşaası süren projede STM’nin altında 150’den fazla sistem için 80 civarında alt yüklenici görev yapıyor. Korvet sınıfı gemilerde yüzde 70 yerlilik, İstanbul gemimizde bunu yüzde 75’e çıkarmamız memnuniyet vericidir.

İstanbul Fırkateynimizi 2023 tarihinde deniz kuvvetleri komutanlığına kazandırmayı hedefliyoruz. Geleceğe de hazırlanıyoruz.

Yüksek teknoloji gerektiren sistemleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Korkut alçak irtifa hava sistemini Gökdeniz’i İstanbul Fırkateyni ile envantere alacağız. Geliştirmesi süren milli dikey atım sistemini İstanbul Fırkateyninde ilk kez kullanacağız. Milli gemi savar sistemimiz Atmaca’yı gemilere entegre etmeye başladık. Bu gemimizde de olacak.

Bu sene içinde test ve eğitim gemimiz Ufuk’u, yine bu sene içinde İHA, SİHA’larla donatacağımız Anadolu’yu önümüzdeki yıl denizaltı Piri Reis’i 2023’te İstanbul Fırkateyn’ini deniz kuvvetlerimize kazandıracağız.

6 yeni tip denizaltımızı her yıl birer tane olmak üzere hizmete alacağız. Denizaltı platformlarından uçak gemilerine kadar çeşitli deniz platformlarının ileri teknolojiye sahip yerli ve milli silah ve sensörlerle geliştirilmesini ve ihracatını hedefliyoruz.

Anadolu gemimizden sonra yerli ve milli olarak planlayacağımız uçak gemimiz bizi bu anlamda en üst lige taşıyacaktır. Süratle bunun adımını atacağız.

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak kendimizi bu anlamda sürekli geliştirmek, ileri teknolojilerle altyapımızı geliştirmek zorundayız. Bunu da bütüncül bakış açısıyla gerçekleştirebiliriz.

Bunların amacı ülkemizi sadece askeri açıdan değil, ekonomik açıdan da dışarıya bağlı kılmaktır. Merhum Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş gibi girişimcilerin projelerini dinamitleyenler bugün de farklı söylemlerle eylemlerini sürdürüyorlar. Yeni Türkiye, büyük güçlü Türkiye var.