Politika

Erdoğan NATO Zirvesi'nde: Filistin'de barış tesis edilene kadar İsrail'le NATO nezdinde iş birliği girişimleri Türkiye tarafından onaylanmayacak

12 Temmuz 2024 01:25

T24 Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi'nde konuştu. Netanyahu yönetiminin bölgenin barışını tehlikeye attığını söyleyen Erdoğan, "Filistin'de kapsamlı, sürdürülebilir barış tesis edilene kadar, İsrail'le NATO nezdinde iş birliği yönündeki girişimler Türkiye tarafından onaylanmayacaktır" ifadelerini kullandı.

ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen 75. NATO Zirvesi'nin son gününde söz alan Erdoğan, Türkiye'nin İsrail'i Lahey Adalet Divanına Güney Afrika ile şikâyet ettiğini söyledi, diğer ülkelerin de şikâyetçi olması talebinde bulundu. Terör örgütleriyle mücadelede müttefiklerin dayanışmasını beklediklerini de dile getiren Erdoğan, "Bazı müttefiklerimizin, bilhassa terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD/YPG'yle kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.

Erdoğan, zirvede ABD Başkanı Joe Biden ile ayaküstü sohbet etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında NATO Liderler Zirvesi’nin oturumlarını, ikili görüşmelerini, Rusya-Ukrayna savaşını ve Gazze’deki insani trajediyi değerlendirdi.

"İttifakımızın temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir"

Erdoğan, Gazze’de yaklaşık 40 bin sivilin hayatını kaybettiğine, 100 bine yakın sivilin de yaralandığına dikkat çekerek, “Gazze’de 7 Ekim’den bu yana büyük bir katliam yaşanıyor. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 40 bine yakın masum insan İsrail’in saldırıları neticesinde hayatını kaybetti. Yaklaşık 90 bin yaralı var. Tüm temaslarımda, Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında süregiden mezalime dikkat çektim. İsrail-Filistin meselesine kalıcı çözüm getirmeden küresel barış ve istikrardan bahsedilemeyeceğinin altını çizdim. İsrail, soykırım suçlamasıyla yargılandığı Uluslararası Adalet Divanı’nın ihtiyati tedbir ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ısrarla uygulamıyor. Netanyahu yönetimi, yayılmacı ve pervasız politikalarıyla sadece kendi vatandaşlarının değil, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Gelinen noktada şu durumun netleştiğini görüyoruz. Karşımızda savaş hukuku dahil, hiçbir hukuk, nizam, değer ve sınır tanımayan gözü dönmüş bir yapı vardır. Küresel vicdanın Filistinli sivilleri hedef alan saldırıların durdurulması için sokaklara döküldüğü mevcut ortamda İsrail’e askeri desteğin sürdürülmesi kabul edilemez. Oturumdaki hitabımda bu konunun üzerinde hassasiyetle durdum. İttifakımızın temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir” dedi.

"Uluslararası toplumun, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm için el ele vermesi önemlidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de ateşkes ilanı ve barışın tesisi için Türkiye’nin inisiyatif almaya hazır olduğunu vurgulayarak, “Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde iş birliği yapılması yönündeki girişimler Türkiye tarafından onaylanmayacaktır. On yıllardır işgal ve zulüm altında kendi topraklarında acı çeken Filistinlilerin, kendi bağımsız ve egemen devletlerine sahip olma hakkını teslim etmeden, kalıcı barışı tesis etmek mümkün değildir. Uluslararası toplumun, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm için el ele vermesi önemlidir. Aynı şekilde tüm baskılara ve yıldırma girişimlerine rağmen Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısının artmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye olarak önce ateşkesin ilanı, sonra da kalıcı barışın temini için garantörlük dahil her türlü inisiyatifi almaya hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum. Buradan tüm müttefiklerimizi ateşkesin sağlanması ve 9 aydır açlıkla imtihan edilen Gazze halkına insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için Netanyahu yönetimi üzerindeki baskılarını artırmaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

“Türkiye, terörün vahşi yüzünü bilen bir ülkedir”

Erdoğan, NATO müttefikleri arasında terörle mücadelede müşterek çabaların artırılması gerektiğini belirterek, “Terörle mücadele alanında müşterek çabaların artırılması önemlidir. Bu kapsamda Madrid ve Vilnius zirvelerinde aldığımız kararları da takip etme fırsatımız oldu. Biliyorsunuz NATO’nun Terörizmle Mücadele Politikası İlkeleri Belgesi’ni geçtiğimiz yıl güncellemiştik. Sayın Genel Sekreter de Vilnius’taki kararlar doğrultusunda NATO tarihinde bir ilki teşkil edecek şekilde Terörizmle Mücadele Özel Koordinatörü atamasını gerçekleştirmiştir. Terörizmle mücadelede, müttefikler arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine ihtiyaç bulunduğunu görüyoruz. Türkiye, terörün vahşi ve kanlı yüzünü iyi bilen bir ülkedir. DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışan ve bu örgütü bozguna uğratan tek NATO ülkesiyiz. 40 yıldır bölücü terör örgütüne ve farklı terörist yapılara karşı ağır bedeller ödeyerek mücadele ediyoruz. NATO’nun tespit ettiği iki temel tehditten biri olan terörizmle mücadelede müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz. Müttefiklik hukuku da zaten bunu gerektirir” diye konuştu.

Rusya-Ukrayna savaşı

Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşının yıkıcı etkilerinin herkes tarafından hissedildiğini, Türkiye’nin de bu savaşın sona ermesi için gayretlerini sürdürdüğünün altını çizdi. Erdoğan açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Yaklaşık 2,5 yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı karşısında müttefikler olarak uluslararası hukuktan yana bir duruş sergiliyoruz. Önceki zirvelerde Ukrayna bağlamında aldığımız kararları gözden geçirdik, ayrıca yeni somut adımlar üzerinde mutabık kaldık. NATO’nun Ukrayna’ya güvenlik yardımı ve eğitim desteği girişimini onayladık, Ukrayna’ya çok yıllı mali destek sağlanmasını ve Kiev’e NATO Kıdemli Temsilcisi atanmasını kararlaştırdık. Türkiye yıkıcı etkilerini hep birlikte hissettiğimiz, müşterek güvenliğimizi tehlikeye atan bu savaşın sona ermesine yönelik gayretlerini ilk günden beri yoğun bir şekilde devam ettirmektedir. İstanbul süreciyle başlattığımız, Karadeniz Girişimi ile taçlandırdığımız temaslara, yeniden başlanması ve diplomasiye şans tanınması en samimi arzumuzdur. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Bu değerlendirmelerimi zirve boyunca müttefiklerimizle bir kez daha paylaştım.”

“Savunma sanayi ticaretindeki engellerin izahı yoktur”

Erdoğan, Türkiye’nin savunma harcamalarında yüzde 2 hedef eşiğini aştığını, savunma sanayi ticaretinde hala engellerin bulunmasının izahı olmadığına dikkat çekerek, “Zirvenin ilk oturumunda ittifak savunmasını ilgilendiren konuları etraflıca istişare ettik. Krizlerin derinleştiği ve gerginliklerin arttığı bir dönemdeyiz. Mevcut uluslararası ortamda Türkiye’nin her zaman olduğu gibi müttefiklerini savunma taahhüdüne bağlı olduğunu, sorumluluklarını yerine getirdiğini vurguladım. Savunma harcamalarında yüzde 2 hedef eşiğini aştık. İttifak harekat ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan müttefiklerden biriyiz. Tabii birlik ve dayanışma ruhunun 32 müttefikin tamamı tarafından samimiyetle benimsenmesi gerekiyor. 75 yıllık Washington Antlaşması ve geçmiş zirvelerde alınan kararlar ortadayken, müttefikler arasındaki savunma sanayi ticaretinde hâlâ bazı engeller ve kısıtlamalar bulunmasının makul ve mantıklı bir izahı yoktur. Vilnius’ta alınan kararların tatbik edilmesi, ittifakın birlik, bütünlüğü ve caydırıcılığı bakımından önem arz ediyor. Ülkemizin bu konudaki hassasiyetini ve beklentilerinin tekrar gündeme taşıdım” dedi.

“Bazı müttefiklerin terör örgütleriyle kurduğu çarpık ilişkiyi kabul edemeyiz”

Erdoğan, bazı NATO müttefiklerinin terör örgütü PKK ve Suriye’deki uzantıları PYD ve YPG ile kurduğu ‘çarpık ilişkinin’ kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, “Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım süreçlerinde aldığımız kararlar ve tesis ettiğimiz Daimi İstişare Mekanizmaları, PKK başta olmak üzere terör tehdidinin boyutlarının daha iyi anlaşılmasına vesile oldu. Ancak bazı müttefiklerimizin, bilhassa terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD, YGP ile kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değildir. İttifakın birliğine ve bütünlüğüne zarar veren bu hatalı politikalardan vazgeçilmesi çağrımı burada tekrarlıyorum” dedi.

“Müzakere teslim olmak değildir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında müzakerenin önemine değinerek, “Zirvenin son oturumu geçtiğimiz yıl ihdas ettiğimiz NATO-Ukrayna Konseyi formatında tertiplendi. Toplantımız ittifakın ve müttefiklerin Ukrayna’ya desteklerinin altının çizilmesi bakımından faydalı oldu. Oturumda ülkemizin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğinin tam olduğunun altını çizdim. Aynı zamanda diplomasinin dışlanmaması gerektiğini müzakerelerin teslim olmak anlamına gelmediğini vurguladım. NATO’nun Ukrayna’daki savaşın tarafı haline getirilmesine asla geçit verilmemesi gerektiğine dair görüşlerimi burada açık yüreklilikle paylaştım. İki komşumuz arasındaki çatışmalarda ilk günden beri ortaya koyduğumuz dengeli, soğukkanlı ve hakkaniyetli tavrı bundan sonra da kararlılıkla devam ettireceğiz” diye konuştu.

Rutte’ye başarılar diledi

Erdoğan, NATO Genel Sekreteri olarak göreve başlayacak olan eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye başarılar dileyerek şu ifadelere yer verdi:

“Zirve kapsamında, Macaristan, Yunanistan, İtalya, Almanya, Ukrayna, Fransa ve Birleşik Krallık liderleriyle ikili görüşmeler gerçekleştirdim. Ayrıca İsveç, Finlandiya, Slovenya ve Slovakya devlet ve hükümet başkanlarıyla, NATO Genel Sekreteriyle ayaküstü görüştük. Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, İzlanda, Polonya, Romanya, Estonya ve Hollanda liderleriyle, Avrupa Konseyi Başkanı ile de sohbetlerimiz oldu. Görüşmelerimizde hem müttefiklerimizle ikili ilişkilerimizi geliştirmenin yolları hem de NATO bünyesindeki iş birliğimiz üzerinde durduk. Malumunuz Hollanda eski Başbakanı Sayın Rutte bütün müttefiklerin onayıyla yeni NATO Genel Sekreteri olarak ilan edildi. Sayın Rutte’nin görevi boyunca müttefiklerin menfaatlerini ve hassasiyetlerini gözeteceğine güveniyorum. Ayrıca kendisinin ittifak dayanışmasını ve NATO’nun Avrupa-Atlantik güvenliğindeki merkezi rolünü önceleyen bir yaklaşım takip edeceğine inanıyorum. Sayın Rutte’ye bu yeni ve zorlu görevinde muvaffakiyetler diliyorum. Göreve geldiği 2014 yılından bu yana ittifakın birliğinin ve dayanışmasının korunması yolunda gayret gösteren değerli dostum Genel Sekreter Stoltenberg’e de teşekkür ediyorum. Şahsımla ve makamlarımızla yakın iş birliği sergileyen Sayın Stoltenberg, özverili çalışmaları ve başarılı hizmetleriyle bizimle birlikte herkesin takdirini kazanmıştır.”

"Esed" ile görüşme

Erdoğan, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Esed ile görüşme çağrısını iki hafta önce yaptığına dikkati çeken Erdoğan, “Sayın Esed’e, ‘ya ülkeme gel veya üçüncü bir ülkede bu görüşmeyi yapalım’ çağrımı iki hafta önce yaptım. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımı görevlendirdim. O da muhataplarıyla görüşmek suretiyle inşallah bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz” dedi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında barışın tesisi

Azerbaycan ve Ermenistan arasında barışın tesis edilmesini arzu ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönlümüz arzu eder ki barış anlaşması imzalansın ve Ermenistan-Azerbaycan arasında da barış hakim olsun. Bizler Ermenistan Başbakanı ile yaptığımız görüşmelerde burada da olumlu adımların atıldığını görüyoruz. İlham gardaşımla da yaptığım görüşmelerde o da olumlu adımların atıldığından yana. Çünkü dünya barışa hasret, o bölge de barışa hasret. Bu barışı bir an önce kucaklayalım istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD seçimleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD seçimleriyle ilgili soruyu, Türkiye’nin bu seçimlerde taraf olmadığını, Amerikan halkının karar vereceğini belirterek yanıtladı. Erdoğan, “Şu anda buradaki yarışın biz tarafı değiliz. Bu yarış içinde kalan 3,5-4 aylık sürede kararı Amerika’daki halk verecek, eyaletler verecek. Bu eyaletlerin vereceği karar çok çok önemli. Bizler de Türkiye olarak, Türk siyasetinin içinde olan bir insan olarak en hayırlı kararı verecek olan Amerika delegesinin vereceği bu kararı biz de izleyeceğiz. Kasım ola hayır ola” dedi.

NATO’nun 2026 Türkiye zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca NATO sonuç bildirgesinde açıklanan, 2026 zirvesinin Türkiye’de düzenlenmesine ilişkin kararı da yorumladı. Erdoğan açıklamasında, “Henüz hangi şehir olduğu noktasında bir kararımız yok. Ancak tabii arkadaşlarımızla oturacağız, değerlendireceğiz, büyük ihtimalle bu tabii herhalde İstanbul’a yakışır. İstanbul’da böyle büyük bir organizasyonu yaparız. Daha önce de zirveyi İstanbul’da yapmıştık yine İstanbul’da inşallah böyle bir zirveyi yapar ve buradan NATO ile birlikte selamımızı çakarız” dedi.

F16 tedariki: Sayın Biden ile tekrar konuştum, '3-4 hafta içinde ben bu problemi çözeceğim' dedi

Erdoğan, bir gazetecinin, "'F16 alımının ölçeği küçüldü' haberlerini okuduk yabancı basında. Bazı parçaların lokal üretileceği aktarılıyor. Nasıl böyle bir karar alındı, tam olarak ne anlama geliyor? NATO, F35'lere ödenen parayı, Amerika ile hala görüşmeleri süren mekanizma, milli gelirin yüzde 2'si arasında hala sayıyor mu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Bu konuyla ilgili özellikle dün akşam ve bugün Sayın Biden ile tekrar konuştum. Denildiği gibi olursa, '3-4 hafta içinde ben bu problemi çözeceğim' dedi. Bugün ayrılırken yine hatırlattım. 3-4 hafta içinde çözeceğini söyledi, aramızda bazı nükteler de oldu. Parçalarla ilgili konu, her zaman görüştüğümüz konular. En taze haber olarak size Sayın Biden'ın bana verdiği cevabı nakletmiş oldum."

Erdoğan, zirvede ABD Başkanı Joe Biden ile ayaküstü sohbet etti.Erdoğan, zirvede ABD Başkanı Joe Biden ile ayaküstü sohbet etti.

İsrail-Filistin savaşı

Bir gazetecinin, "Türkiye, sahada somut olarak İsrail'in askeri yıkımını durdurmak, öldürülen insanların, çocukların hayatlarını kaybetmesini engellemek için neler yapacaktır?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin konusundaki hassasiyeti nedeniyle gazeteciye teşekkür etti. İlk günden itibaren İsrail-Filistin arasındaki bu savaşla ilgili her türlü adımı attıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Gıda yardımı mı dersiniz, hastanelerimizi devreye sokmak mı dersiniz? Çocuk, kadın, yaşlı 40 bine yakın insan bu bölgede öldü. Yaralıları söylememe gerek yok. O sayı zaten 100 bine yaklaşıyor. Hastanelerimizi bu konuyla ilgili devreye soktuk. Şu anda hastanelerimize gelen yaralıları tedaviye alıyoruz. Gıda noktasında ise şu ana kadar aynı şekilde 40 bine yakın tır, uçak, bütün bunlarla gıda yardımını bölgeye gönderiyoruz. Kimi El-Ariş, kimi Refah Sınır Kapısı'nda buraya gönderiliyor. Bu yardımlarımız da halen devam ediyor, devam edecek. Bu kardeşlerimizi yalnız başına bırakamayız, onları terk edemeyiz. Aynı şekilde yiyecek, su, giyecek... Bu ihtiyaçları da gidermeye çalışıyoruz. İlgili bilimlerimiz, başta Kızılay'ımız olmak üzere bu çalışmaları yoğun bir şekilde sürdürüyor. Devlet makamları olarak bu çalışmalara devam ediyoruz, devam edeceğiz. İsrail'i Lahey Adalet Divanı'na da Güney Afrika ile şikâyet ettik. İlgili birimlerimiz, Adalet Bakanlığımız bu süreci çalıştırıyorlar. Dünyadaki diğer ülkelerin de şikâyetçi olmasını talep ediyoruz. Bu çalışmamız, kampanyamız sürüyor, sürecek. Zira, İsrail'in anladığı dili kullanmamız lazım. Bu sayı ne kadar artarsa o kadar faydalı olacağına inanıyoruz."