Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Nobel diyoruz değil mi? Nobel kararlarını objektif mi veriyor? Asla. Bunları görüyoruz. Birleşmiş Milletler kararlarını objektif mi veriyor? Asla" dedi.
Erdoğan, 1.4 milyar lirayı bulan maliyetiyle tartışmalara yol açan yeni Cumhurbaşkanlığı Konutu hakkında "Neler söylediler, söylemeye devam ediyorlar. Hiç umrumuzda değil. Şu anda acaba Türkiye cumhuriyeti devleti nereden yönetiliyor, nereden yönetildi sorusuna cevap vermek gerektiğinde bu cevabı bu duruşuyla bu saray verecektir" dedi.
Erdoğan, 2014 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Bugün ödüllerini tevdi edeceğimiz kıymetli sanatçı, bilim insanı ve kurumlarımızı tebrik ediyorum. Çok sayıda aday arasından titiz bir çalışma neticesinde bu anlamlı ödüle layık görülen sanatçı bilim adamı ve kurumlarımızı tespit eden seçici kurula ve törene teşrif eden dostlarımıza da teşekkür ediyorum.
'Ahlakımızı köreltmeye çalıştıkları halde...'
Bu ödülleri kime verelim diye bir çalışma yaptığımızda karşımıza gerçekten bereket fışkıran bir liste çıktı. Bu topraklar bugün de alimler sanatçılar münevverler yetiştiriyor. Tohum toprağa öyle bir samimiyet ve dua ile atılmış ki toprağın üzerinde fırtınlar da olsa sel de olsa kuraklık da olsa o tohum canlı kalmaya uygun ortam bulduğundan filizlenmeye devam ediyor. Fikir eğer lisan varsa vardır. Lisanımızı köreltmeye çalıştıkları halde fikrimizi kurutamadılar. Sanat eğer ruh varsa, eğer heyecan varsa en önemlisi de irfan, hikmet ve ahlak varsa vardır. Bizim millet ve medeniyet ruhumuzu heyecanımızı köreltmeye çalıştıkları halde ahlak damarlarımıza kastettikleri halde sanatımızın ve sanatçılarımızın yetişmesine engel olamadılar.
Uluslararası o belli ödülleri alamadı diye ne sanat sanatından değer kaybeder ne de ilim değer kaybeder. İlim tarihini egemenler yazıyor diye kompleksli bir hayranlık içinde olan biteni seyretmek millet olarak bize yakışmaz.
Çok zaman işitiyoruz. Bizde sanatçı yetişmiyor diye. Hayır efendim, bal gibi yetişiyor. Üstelik herşeye rağmen yetişiyor. Ümitsizliğe rağmen, tekellere rağmen, mahalle baskısına rağmen Allah'a hamdolsun yetişiyor hem de çok sayıda yetişiyor. Bu sanata ilme ve fikre hangi zaviyeden baktığınızla ilgili bir mesele.
‘Dünya beşten büyüktür’
Nobel diyoruz değil mi? Nobel kararlarını objektif mi veriyor? Asla. Bunları görüyoruz. BMGK kararlarını objektif mi veriyor? Asla... Yine söylüyorum dünya beşten büyüktür. Birleşmiş Milletler dünyayı mı temsil ediyor. Hayır. Bu beş ülke sadece Hıristiyanlardan oluşuyor. İçlerinde bir tane Müslüman ülke var mı? Tüm dünya bu beş ülkenin dudak arasına mı bakacak? Böyle bir zulüm olabilir mi? Adaletin beklendiği bir yerde adalet yok sadece zulüm var.
‘Afrika afrika diyorlar...’
Türkiye 1 milyon 600 bin mülteciyi misafir ediyor. Karşımıza geldikleri zaman "tebrik ederiz hakikaten büyük iş başardınız" diyorlar. Bu işleri bırak. Bu yükü sırtına alan Türkiye'ye ne kadar destek verdiniz. Onu söyle. Ama arzu ettikleri yere destek kanallarını açıyorlar. Afrika afrika diyorlar, ama sadece petrollerini araştırıyorlar. Başka bir şey yapmıyorlar.
‘Afedersin bir odun parçasıdır’
Mahallelerini veya muhayyilelerini genişletip baksalar çok değerli eserler görecekler. İdeolojik saplantıdan kurtulsalar yabancılaştıkları topraklara bu toprağın insanı gibi baksalar bu topraklardan ne büyük cevherler fışkırdığını görecekler. Niyazi Sayın üstadımız ömrünü Ney'e vakfetmiş bir kutup. Kimine göre ney afedersiniz bir odun parçasıdır. Kimine göre içiboş bir kamış parçasıdır. Kimine göre müzik aletlerinden biridir. Ama hepimiz biliyoruz ki aslında Ney hazreti Mevlana'nın ifade ettiği gibi sadası ateş olan aşk olan bizatihi kendisi sanat hikmet ve ahlak abidesi olan bir ilim çeşmesidir. Ney'in sadası ateştir. Hava sanma kimde bu ateş yoksa yazık ona. Neydeki o ateşi o aşkı göremeyen neyi sadece şöyle içinden nefes geçen bir kamış parçası olarak gören, Mevlana'nın da ifade ettiği gibi sadece yazık eder.
‘Milletimizin ihtiyaç duyduğu şey...’
Bizim bilim insanlarımızın Engin Deniz Akar gibi nice ilim erbabının muhteşem eserleri dar bir çerçeveye hapis olup kalırken, söylentiler, dedikodular ilim diye tarih diye bilim tarihi diye bize dayatılabiliyor. Bugün bizim milletimizin medeniyetimizin en çok ihtiyaç duyduğu şey değerli Alev Alatlı'nın bir ömür boyu anlatmaya çalıştığı gibi Aydın diktasına, vesayetine yabancılaşmış ve milleti küçümseyen aydına bir projektör tutmaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olarak en büyük arzularımdan biri gençlerimizin sanatçılarımızın ve ilim insanlarımızın en başta bu özgüvene kavuşmalarıdır.
‘Dünyanın en büyük ekonomilerinden biriyiz’
Dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahibiz. 20 ekonomisinden biriyiz. 1 Aralık'tan itibaren önümüzdeki 1 Aralık'a kadar G20'nin dönem başkanlığını yapıyoruz. Şu süre içinde yaptığımız çalışmalarla, genç dinamik bir nüfusa sahip bir Türkiye olarak geleceğe farklı bakmanın azmi içindeyiz. Biz ekonomimizle nüfusumuzla ileri standartlara ulaşan demokrasimizle olduğu kadar tarih medeniyet sanatçı ve alimlerimizle büyük bir ülkeyiz. En başta buna inanmayanın ne iddiası ne hedefi ne de gelecek tasavvuru olabilir.
‘Burası Tayyip Erdoğan'ın sarayı değil’
Neler söylediler, söylemeye devam ediyorlar. Hiç umrumuzda değil. Biz büyük bir devlet olmanın gayreti içindeyiz bu gayreti de sürdüreceğiz. İstanbul'da bir dolmabahçe sarayımız var hala onunla övünürüz. Bir Topkapı var hala onunla övünürüz. Bizden sonra gelen nesillere acaba bizden öncekiler bize ne bıraktı diye sorduklarında ortaya koyduğumuz bir eser var mı? Buna bakın övünün. Şu anda acaba Türkiye cumhuriyeti devleti nereden yönetiliyor, nereden yönetildi sorusuna cevap vermek gerektiğinde bu cevabı bu duruşuyla bu saray verecektir. Burası Tayyip Erdoğan'ın sarayı değil. Burası Türk milletinin sarayıdır. Bu saray sadece Türk milletinin kendi imkanlarıyla inşa edilmiş bir saraydır. Bu saray içinde sadece Cumhurbaşkanlığının görevlilieri çalışacaktır. İkincisi millet burada ağırlanacaktır. Bu salonda sizlerle bir araya gelebiliyoruz. Bundan önce bu tip imkanlar yoktu. Devlet başkanlıarı geldiği zaman onurla gururla ağırlıyoruz. Onlar da çok daha farklı burada değerlendirmeler yapıyorlar.
‘Bu millet hervele yapıyor’
İslam Ansiklopedisinin içinde "hervele" kelimesi de yerini almıştır. Ben inanıyorum ki artık bu millet hervele yapıyor. Bunu yakalamak durumundayız. İnanıyorum ki özgüveni artacaktır bu milletin. Dünya da Türkiye'ye farklı bakacaktır.