28 Kasım 2015 14:22
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın çıkan çatışma sonucu hayatını kaybetiğini söylediği, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün ise suikast düzenlendiğini ileri sürdüğü Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin basın açıklaması sonrasında tek kurşunla öldürülmesine ilişkin olarak açıklama yaptı. Erdoğan, "Az önce Diyarbakır'da yaşanan bir çatışmada Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldüğünü, bir polisimizin de şehitolduğunu öğrendim. Diyarbakır'daki çatışmada hayatını kaybeden Tahir Elçi'ye ve polisimize rahmet, yaralananlara acil şifalar diyorum. Bu olay terörle mücadele kararlılığının ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. Burada yılmak yok, yorulmak yok" ifadesini kullandı.
Erdoğan, Rusya'ya ait savaş uçağının Suriye sınırında düşürülmesine ilişkin olarak "Egemenlik haklarımızı korumalıyız. Biz bu konuda gerekli müsamayı ziyadesiyle gösterdik. İkazlarımızı açıkça yaptık, buna rağmen ihlallerin devam etmesinin dostlukla misafirlikle alakası yoktur. Davetsiz misafir olmaz. Yaşanan hadiseden dolayı çok üzgünüz gerçekten. Biz böyle olmasını istemezdik. Ama böyle bir şey oldu, temenni ederim ki böyle bir şey olmaz" diye konuştu.
Balıkesir'de vatandaşlara seslenen Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Az önce Diyarbakır'da yaşanan bir çatışmada Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldüğünü, bir polisimizin de şehitolduğunu öğrendim. Diyarbakır'daki çatışmada hayatını kaybeden Tahir Elçi'ye ve polisimize rahmet, yaralananlara acil şifalar diyorum. Bu olay terörle mücadele kararlılığının ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. Burada yılmak yok, yorulmak yok.
Yılmak yok, aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz. Değerli kardeşlerim, açılışını yaptığımız yaklaşık 50 trilyon yatırım bedeli olan birçok eserin Balıkesirli kardeşlerime hayırlı olmasını diliyorum.
Bu okulun Burhaniye’ye kazandırılmasında öncülük eden Yargıtay Başkanımız sayın İsmail Cirit bey’e de teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Okulun inşaatında ve faaliyete geçmesinde desteklerini esirgemeyen Burhaniye Ticaret Odasına tekrar, Milli Eğitim Bakanlığımıza ve hayırseverlere şükranlarımı iletiyorum.
Özel sektörümüz tarafından devlet desteği ile tamamlanan 3 adet zeytinyağı üretim ve depolama tesisi de açılışını yaptığımız tesisler arasında bulunuyor. Bu yatırımların ülkemize, Burhaniye’ye hayırlı olmasını diliyorum.
Hayırseverlerimizi, özel sektör firmalarımızı tebrik ediyorum. Durmak yok yola devam. Çok çalışacağız, gayret edeceğiz. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne de çıkacağız. Değerli kardeşlerimiz dün, Bayburt’taydım. Hem onlarla kucaklaşıp hasret giderdim hem de 156 trilyon liralık yatırımın açılışını yaptım. Geçtiğimiz Mart ayında buraya gelip 2 katrilyonluk kamu ve özel sektör açılışlarının açılışını yapmıştım.
Biz ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlendiğimiz 13 yıldır her alanda rekorlarla tarihi önemde hizmetlerle buluşturduk. Bakınız burada sadece ulaşım alanındaki hizmetlerimizden örnek vermek istiyorum.
Değer kardeşlerimiz geçtiğimiz 13 yılda 76 kilometre olan bölünmüş yol bakınız bu dönem içerisinde 467 kilometre bölünmüş yol ilan ettik.
İzmir Turgutlu-Kemalpaşa arasındaki bağlantı yolu tamamlanıp trafiğe açıldı. İzmit Körfez köprüsü önümüzdeki yıl bitecek. Bu yıl sonu da Gemlik kısmı inşallah bitiyor.
Projenin tamamı 2018 yılının sonu kadar tamamlanacak. Bu otoyol hem İstanbul hem İzmir’e ulaşımında çok büyük kolaylık sağlayacak.
Balıkesir için bir başka ulaşım projesi Gelibolu- Lapseki arasında yapılacak olan Çanakkale Boğaz Köprüsüdür. Tarımdan baraj ve göletlere kadar her alanda Balıkesir çok büyük hizmetlerle buluştu.
Size bir rakam veriyorum, 13 yılda buraya yapılan kamu yatırımlarının tutarı eski rakamla 16 katrilyon TL’dir.
İnşallah önümüzdeki dönemde bu hizmetler katlanarak devam edecek. Değerli kardeşlerim, Balıkesir az önce de ifade edildi, Kurtuluş Savaşında ilk mücadeleyi başlatan yerdir. Daha önce Çanakkale savaşında en çok şehidi veren yer Balıkesirdir. Bu bakımdan burası bedelini kanıyla canıyla ödediği özgürlüğün kıymetini çok iyi bilir.
Ne diyor o türkü? İki keklik bir kayada ötüyor, ötme de keklik; derdim bana yetiyor, annesine karada haber gidiyor.
Balıkesirli’nin deli gönlü uslanmaz uslanmasın. Çünkü bu milletin Balıkesir’in yiğitliğine ihtiyacı var. Biz güzel olduğu kadar sürekli bedel isteyen bir coğrafyada yaşıyoruz. Anadolunun kapılarını açtığımız, Anadolu’da ilk devletimizi kurduğumuz ilk yıldan beri bu bedeli ödedik, ödüyoruz. Coğrafyamızın ve milletimizin kaderi adeta birleşmiştir.
Bugün Türkiye’de yaşanan her güzel gelişme Balkanlardan Kafkaslara kadar gönül birliği içinde olduğumuz insanları da millet olarak bu sorumluluğumuzu görmezden gelemeyiz. Kardeşlerimize sırtımızı dönemeyiz. Dün Bosna’da yşananlarla, Karabağ’da yaşnanalarla neden ilgiliyse Suriye ve Irak’ta yaşananlarla aynı sebeple ilgilidir.
Bayırbucak Türkmenleri ezilirken biz yüzümüzü başka tarafa çevirip oturamayız. Elbette bu kardeşlerimize elimizden gelen yardımları yaptık yapacağız. MİT’in Türkmenlere götürmekte olduğu yardımları ihbar etmek suretiyle adeta MİT’i sanki bir kurum gibi gösterme gayretlerini görmemezlikten gelemeyiz.
Ecdadımızın bize bıraktığı en önemli miras, mazlumun yanında olmaktır. Değerli kardeşlerim, Suriye’den gelen göçmenlerle ilgili olarak 100’e yakın yardım kuruluşunun faaliyeti var. Biz bunların geri planda başka işleri var, biliyoruz. Güvenliğimizi tehdit etmedikçe engel olmuyoruz. Gelişmelerle yakından ilgilenmemiz kadar tabii bir şey yoktur. Bu ülke ile 911 kilometrelik sınır var.
Tamamen proje ürünü olarak belirlenen sınırlar aradan geçen bir asır boyunca sadece acı üretmiştir, sorunçıkarmıştır. Suriye halkı Esed rejiminin, DAEŞ ve diğer terör örgütlerinin, çeşitli güçlerin zulmü altında adeta inim inim inlemektedir. 380 bin masumu alçakça katletmesi karşısında sesleri çıkarmayan, katil Esed karşısında seslerini çıkarmayan….
Esed rejimi ile DAEŞ arasında hiçbir fark yoktur, aynı şekilde Esed ile PYD, YPG arasında hiçbir fark yoktur, El-Nusra arasında hiçbir fark yoktur. Bunların hepsinde Suriye halkına karşı işlenen insanlık suçlarıdır. Bunların doğrudan arkasında yer alanlar da aynı insanlık suçunun failleridir. Suriye bizi çağırdığı için gittik; kusura bakmasınlar 380n bin insanı öldüren bir terör devletinin davetine gitmek zorunda mısınız?
Orası mağdur değil ki, masum değil ki. “Çağırdı, gittim” Sebep başka, o yüzden kimse kimseyi anlatmasın. DAEŞ’le mücadele değil, küresel bir hesaplaşma söz konusudur. Lazkiye’nin kuzeyinde DAİŞ diye bir terör örgütü yoktur; kimse kimseyi aldatmasın.
Esas o bölgeyi boşaltıp art niyetli emelleri için orayı kullanmaktır. DAİŞ’le mücadele konusunda Türkiye gibi bir mücadele ortaya koyan kimse yoktur. Suriye’ye müdahalelerin sebebi örgütü bitirmek değil, bölgeye hakim olmaktır onların amacı.
Suriye halkı güvende olmazsa biz de güvende olmayız. Soruyorum; Halep’ten kaçan kardeşlerimiz nereye gidecek? Türkiye. Lazkiye’nin kuzeyinden kaçanlar sığınacak bir yer olarak nereye gidecek? Hatay’a. Başka gidecekleri yer var mı? Var, ya Akdeniz’de boğulacaklar veya Batıya kaçabilirlerse kaçacaklar ama kabul etmeyecekler. Bizim kapımız açık.
Son aldığım bir bilgiyi sizle paylaşayım..
Bayırbucak türkmenleri kardeşlerimize biz kapımızı açık, ne diyorlar? Hayır gelmeyeceğiz diyorlar, biz bu topraklarda şehit olacağız diyorlar ama gelmeyeceğiz. Tablo bu, hala uçaklarla bombalayacaksanız yok şöyle yok böyle diyeceksiniz.
Bizim akrabalarımız bunlar Bu bombalara rağmen onlar o çadırlarda şimdi kışa hazırlanıyorlar. Biz yanlarındayız, yanlarında olacağız. Birileri milyar kilometre öteden gelip Suriye üstünde söz sahibi olmaya çalıuşıyor, bizi de bu ilişkilerimizin olduğu bölgeden göndermenin hesabını yapıyorlar. Nasıl bir iştir bu yahu? Kimse kusura bakmasın biz buna asla rıza göstermeyiz. Hele egemenlik haklarımızın ihlaline tecavüzüne asla izin vermeyiz.
Egemenlik haklarımızı koruduğumuz için bizi eleştirenlere, terör örgütü arkasında olan parti, muhalafet bizi eleştiriyorlar. Siz kimden yanasınız ya? Böyle bir günde bile eğer biz bir olamıyorsak beraber olamıyorsak ne zaman olacağız? Siz kimden yanasınız? Böyle bir duruma biz rıza göstermeyiz. İnanıyoruz ki devletimiz de göstermez.
Devletin başkenti işgal altında olduğu, yönetim hiyeraşisi işlemediği için şehrin ileri gelenleri Kurtuluş Savaşı hareketini başlatmıştır. Bu gerçek ortadayken bizim gelişmeleri tribünden seyretmemiz mümkün değildir.
Türkiye bir kabile devleti değildir. Ben sizlere burada bir hikaye anlatacağım.
Anadolu’da bir çiftçi tarlasını sürerken bir çoban sürüsüyle oraya yaklaşır. Çiftçiye 'sürü mü şu karşıdaki tepeye götüreceğim, tarlayı dolaşırsam çok uzar, şu köşeden geçsem olur mu' diye sorar. Çiftçi 'tamam' der, diğer tarafa ulaşır. Bir süre sonra çoban yine çiftçinin tarlasına yaklaşır ve izin ister. Bu defa çiftçi 'olmaz' der, çoban şaşırır. 'Ama geçen gün izin vermiştin' diye sorar. Çiftçinin cevabı çok önemli eğer 'şimdi de izin verirsem iz olur, bu tarla benim olmaktan çıkar, senin sürünün yolu haline dönüşür.'
Biz sürekli izin verirsek bizim toprağımız olmaktan çıkar. Hava sahamıza bir iki üç dört ses çıkarmazsak iz olur iz. Egemenlik haklarımızı korumalıyız. Biz bu konuda gerekli müsamayı ziyadesiyle gösterdik. İkazlarımızı açıkça yaptık, buna rağmen ihlallerin devam etmesinin dostlukla misafirlikle alakası yoktur. Davetsiz misafir olmaz. Yaşanan hadiseden dolayı çok üzgünüz gerçekten. Biz böyle olmasını istemezdik. Ama böyle bir şey oldu, temenni ederim ki böyle bir şey olmaz.
Değerli kardeşlerim Türkiye olarak hiçbir zaman gerilimin acının tarafında yer almadık; almayız. Biz bölgemizde ve tüm dünyada barışın huzurun, yaşamatnın, güvenli bir geleceğin peşindeyiz. Egemenlik haklarımıza dokunulmadığı sürece, mücadelemizi diplomatik imkanlarla uluslararası anlaşmalar çerçevesinde sürdürme kararız.
Rusya ile aramızda baş gösteren meselenin büyümesi belki de geleceğe yönelik bizleri üzücü neticeler doğurmasın diyoruz bu noktada tarafların çok daha olumlu yaklaşım göstermesini özellikle istiyoruz.
Değerli kardeşlerim, Rusya’ya diyoruz ki gelin bu meseleyi kendi sınırlarımız içerisinde konşalım, çözüme kavuşturalım. Tüm ilişkilerimizin zarar göreceği bir boyuta varmasın, kimseyi de sevindirmeyelim
Paris’te yapılacak BM İklim Değişikliği zirvesi bana göre bir fırsat olabilir. Bu görüşmeleri yapma imkanımız olabilir. Rusya, Türkiye için önemliyse, Türkiye de Rusya için önemlidir. Kimsenin diğerini gözden çıkarma riski yoktur. İstekli ve ümitliyiz. Rusya’nın da bu çizgiye gelmesini ümit ediyorum.
Buradan bir zeytinyağı fabrikasında inceleme yapacak inşallah oradan da Cunda adasına geçeceğiz.
© Tüm hakları saklıdır.