Suriye hükümeti ülkede muhaliflerle cihatçıların elindeki son bölge olan İdlib'in almak için hazırlanırken, Suriye'de nüfuzu bulunan üç ülkenin liderleri İran'ın başkenti Tahran'da buluştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasındaki üçlü zirve televizyonlardan da canlı yayınlandı.
Liderler, zirvede alınan kararlarla ilgili 12 maddelik bir bildiri hazırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, deklarasyonun İdlib ile ilgili olan üçüncü maddesine ateşkes ifadesinin de eklenmesini talep etti. İdlib'e yapılacak bir saldırının felaketle sonuçlanacağını belirten Erdoğan, "Bugün burada bir ateşkes ilanı yapabilirsek inanıyorum ki bu zirvenin en önemli adımlarından bir olacaktır ve sivilleri rahatlatacaktır" dedi.
Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu öneriye "Gerçek şu ki, bugün bu masada silahlı muhalefetin temsilcileri yer almıyor. Dahası, Nusra Cephesi, IŞİD ve Suriye ordusunun temsilcileri de yok. Türkiye Cumhurbaşkanı genel olarak haklı. Evet iyi olurdu. Ama biz onların adına konuşamayız. Ve daha da önemlisi Nusra Cephesi ve IŞİD teröristlerinin insansız hava araçları ve bombalar kullanmayı bırakacağı konusunda da konuşamayız" itirazını getirdi.
Putin ayrıca metindeki bazı ifadelerin muğlak olduğunu kabul etti ancak bildiri çok dikkatli bir şekilde yazıldığı için değiştirilmemesi yönünde görüş bildirdi.
Liderlerin sırayla görüşlerini dile getirdiği zirvede, Ruhani de Suriye'nin 'militanları tüm ülkeden çıakrıp atmaya devam edeceğini' söyleyip, "Askeri operasyonlar sizillere zarar vermemeli" uyarısında bulundu.
30 Eylül 2015'ten itibaren aktif olarak Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a askeri destek veren Rusya'nın lideri Putin ise "Suriye'nin yüzde 95'i teröristlerden kurtarıldı" dedi ve "Suriye hükümetinin topraklarının tamamı üzerinde kontrolü yeniden ele geçirmesi gerekiyor. Suriyelilerin kendilerinin ve ülkelerinin geleceğine karar vermeleri için gereken tüm koşullar oluşmuş durumdadır." görüşünü dile getirdi.
https://www.youtube.com/watch?v=iGa1mvwvtMU&feature=youtu.beCumhurbaşkanı Erdoğan da Türkiye'nin 3,5 milyonu aşkın Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığına dikkat çekti:
"10 binlerce sivil bombardımanlarda can verirken, gidecek başka yerleri kalmadığı için milyonlarcası bizim topraklarımıza sığınacaktır. Türkiye, mülteci ağırlama kapasitesini zaten doldurmuştur. Türkiye, özellikle Suriye'nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır" diye konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani de bildirinin kabul edildiğini söyleyerek, toplantıyı kapadı.
İdlib'e olası harekât hakkında merak edilenlerİdlib kördüğümü: Türkiye'nin önündeki zor karar İdlib'deki silahlı gruplar kimler? Aralarından 'ılımlıları' ayırmak mümkün mü? Suriye Dışişleri Bakanı Muallim: İdlib'de Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemiyoruz
1. Astana formatının Ocak 2017'den bu yana sağladığı başarılardan, özellikle de Suriye Arap Cumhuriyeti genelindeki şiddetin azaltılmasında katedilen ilerlemeden ve ülkede barış, güvenlik ile istikrara yapılan katkıdan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.
2. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile BM Şartı'nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli ve devam eden taahhütlerini vurgulamış ve bunlara herkes tarafından saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir. Kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, hiçbir eylemin bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğini yinelemişlerdir. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir.
3. Sahadaki güncel durumu ele almışlar, 4 Nisan 2018 tarihinde Ankara'da yapılan son toplantılarının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti'yle ilgili meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarındaki mutabakat uyarınca üçlü eşgüdümü sürdürmek hususunda hemfikir kalmışlardır. Bu çerçevede, İdlip gerginliği azaltma bölgesindeki durumu görüşmüşler ve bu konuyu yukarıda belirtilen ilkelere ve Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırmışlardır.
4. BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ'la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terörist grupların ateşkes rejimine katılmış veya katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından da dahil olmak üzere büyük önem arzettiğinin altını çizmişlerdir.
5. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını yinelemişlerdir. Siyasi sürecin Soçi'de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin kararları ve BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak ilerletilmesi amacıyla aralarındaki aktif işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir.
6. Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüme ulaşma sürecini ilerletme amaçlı ortak çabaları sürdürme konusundaki kararlılıklarını yinelemişler ve Anayasa Komitesi'nin kurulması ile çalışmalarının başlatılmasına yardımcı olmaya yönelik taahhütlerini vurgulamışlardır. Kıdemli memurları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi arasındaki yararlı istişarelerden duydukları memnuniyeti vurgulamışlardır.
7. Bütün Suriyelilerin normal ve huzurlu bir hayata yeniden kavuşmalarına ve acılarının hafifletilmesine yönelik tüm çabalara destek olma ihtiyacını vurgulamışlardır. Bu bağlamda, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye'ye yapılan yardımı artırmaları için başta Birleşmiş Milletler ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunmuşlardır.
8. İhtiyaç duyan tüm Suriyelilere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma yoluyla, sivillerin korunması ve insani durumun iyileştirilmesini hedefleyen ortak çabaları sürdürmedeki kararlılıklarını yinelemişlerdir.
9. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye'de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların oluşturulması ihtiyacının altını çizmişlerdir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflar arasındaki eşgüdüm ihtiyacını vurgulamışlardır. [Suriyeli mülteciler ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler hakkında uluslararası bir konferansın toplanması fikrini değerlendirmek hususunda mutabık kalmışlardır.]
10. BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) uzmanlarının katılımıyla yürütülen, alıkonulanlar/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti Çalışma Grubu'nun faaliyetlerindeki ilerlemeyi memnuniyetle karşılamışlardır.
11. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin'in daveti üzerine, bir sonraki toplantılarını Rusya Federasyonu'nda yapmayı kararlaştırmışlardır.
12. Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları, Tahran'daki Üçlü Zirve'ye evsahipliği yapmalarından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hasan Ruhani'ye içten teşekkürlerini sunmuşlardır.