Aydoğdu ile ilgili olarak Cumhuriyet'ten Leyla Kılıç'ın, "Gizli tanık ifadesini dosyaya koyan o dönemin savcısı Fuzuli Aydoğdu’nun, HSYK’daki Genel Sekreterlik görevinden Yargı Paketi’nin Resmî Gazete’de yayımlandığı gün istifa etiği duyuruldu. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna yanıt veren Erdem, şunları kaydetti:
"Aydoğdu, görevden istifa etmedi. Benim aldığım bilgiye göre kendisi ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül arasında fikirsel bir çatışma yaşandığı iddia ediliyor. Benim cezaevinde kalmama neden olan kişi bu Savcı. Hükümet ve içindeki birileri benim cezaevine girmemi istediler. Beni her noktada inceliyorlar ve bir şey bulamıyorlar. Bunların tamamının temiz olduğu da dosyamızda var. Bu benim aklandığım gösteren en temel şey zaten. Dosyadaki tanık beyanına göre Bakan Mustafa Varank, Fuzuli Aydoğdu’ya talimat veriyor ki bunlar duruşma tutanaklarında da mevcut. Varank, gizli tanığa bir gazeteci gönderiyor. Bana yönelik soruşturma aşamasında verdiği ifadeyi hazırlatıp altına imza attırıyorlar. Kumpas kuruluyor. Gizli tanık ifadesi dışında hiçbir yan delil yok. Aydoğdu’nun gizli tanık görevlendirdiği ortaya çıkınca, resmi tutanağa girince ve bu tutanağın da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitme olasılığı olunca Adalet Bakanı bu şahsı görevden aldı. Ben bir gizli tanığın lafıyla tutuklandım. İstanbul Grubu diye bilinen Aydoğdu’nun da içinde olduğu bu grup Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü de hedef aldı. Üzerine atılı bütün işleri uzmanlıkla yaptılar ve benim dosyam da bunlardan biriydi. Sonuç olarak da Aydoğdu, benim dosyamla terfi etti, benim dosyamla görevden alındı."
"Savcı, alaycı bir dille tecrit ve cezaevinin çok zor olduğunu söyledi"
Erdem, psikolojik baskı ile şahsının yılması, bu yılgınlıkla da CHP’ye yönelik bir süreç inşa etme hayalleri içinde olunduğunu cezaevinde geçirdiği ilk haftada Savcı ile gerçekleştirdiği görüşmede anladığını ifade etti. Kendisini Çağlayan'a davet eden Savcı'nın alaycı bir dille tecrit ve cezaevinin çok zor olduğunu ifade ettiğini anlatan Erdem, "CHP’nin FETÖ’yle irtibatları olduğu yönünde birtakım kanaatleri olduğunu bu konuda benim söyleyeceğim bir şey olup olmadığını sordu. 490 gün cezaevinde kalmamın nedeni benim orada verdiğim sert tepkisel yanıtlar oldu" dedi.
"İlk dört ay mutlak izolasyon politikası uygulandı"
İlk dört ay mutlak izolasyon politikasının uygulandığı bir dönem olduğunu söyleyen Erdem, "Milletvekillerinin ziyaretleri bile yasaklanarak, ağır tecrit koşulları uygulandı" dedi. "İktidar, cezaevini bizim sürdürdüğümüz siyaseti kendilerince terbiye etme aracı olarak kullanıyor" diyen Erdem sözlerine, "Ama bizler cezaevleri ile terbiye olacak insanlar değiliz. O yüzden ben yaşadığım bu süreci hayıflanarak değil, verdiğimiz mücadelenin haklılığını teyit ederek ifade ediyorum" diye devam etti.