Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Yargıtay’ın 274 sanıklı Ergenekon davasına ilişkin yerel mahkemenin kararını "örgüt yok, hukuka aykırı deliller var" hükmüne vararak bozması hakkında konuştu. Özkök, “Birçok hata bu şekilde düzeltilmiş oldu” dedi. Dava kapsamında tanık olarak verdiği ifadede 2003'te kuvvet komutanlarıyla yaptığı bir toplantıda 'muhtıra' sözünün geçtiği belirten Hilmi Özkök, Yargıtay'ın bozma kararına ilişkin değerlendirmelerinde ilgili ifadesini ayrı tutup tutmadığına ilişkin soru üzerine de "davanın yeni baştan görüleceğini" belirtti ve "bu konuda konuşmak istemediğini" söyledi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, soruşturması Ümraniye'deki bir gecekonduda 12 Haziran 2007'de 27 el bombası ele geçirilmesiyle başlayan ve aralarında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da bulunduğu 274 sanıklı Ergenekon davasında, "örgüt yok, hukuka aykırı deliller var" diyerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını hem usul, hem de esas bakımından bozdu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil, kararı açıklarken, "Bir kuzudan üç post çıkarılmış" sözleriyle Türkiye'nin son on yılına damgasını vuran ve 23 iddianameden oluşan Ergenekon davası sürecine tepki gösterdi.
Ergenekon davası kapsamında tanıklığına başvurulan isimlerden eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, T24’e karara ilişkin olarak “Yargımızın kararıdır, saygıyla karşılıyorum. Birçok hata bu şekilde düzeltilmiş oldu” ifadesini kullandı.
Özkök 2012: 'Muhtıra' sözü söylendi ama resmi bir teklif değildi
Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, 2012 yılında dava kapsamında savcılığın yönelttiği "Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönem içerisinde maiyetinizdeki kuvvet komutanlarından dönemin yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu? Olduysa kimler tarafından ne amaçla ve nasıl oldu?'' sorusuna şu yanıtı vermişti:
"Geçen bir gazeteci, bir röportajıma atıfta bulunarak 'teklif' diye soruldu, başka şekilde sorulsaydı cevabım başka olurdu' dediğimi belirtmiş. Buraya bir açıklık getirmek istiyorum. Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen bir konuda astlar bir çalışma yapar ve emri verene bu konuyla ilgili bir sunumda bulunur. Bunun dışında zaman zaman toplanır, beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler. Saldırı, savunma ve geri çekilme gibi birbirinden farklı 3 hareket tarzı vardır. Evet orada böyle bir söz yani 'muhtıra' söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi. Resmi bir teklif değildi."
2012’de mahkemede tanık olarak verdiği ifadede, 2003’te kuvvet komutanlarıyla yaptığı bir toplantıya referansla konuşan Hilmi Özkök, ‘bir hareket tarzı olarak’ muhtıra ifadesini kullanan ismin dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olduğunu söylemişti. Yalman, basına yaptığı bir açıklamada cevaben “Muhtıra kelimesini kullandığımı hatırlamıyorum. Böyle bir teklif yapmam zaten söz konusu değil” demişti. Balyoz davasında tanık olarak dinlenen Aytaç Yalman, Ergenekon davasında dinlenmemişti.
“O konularda konuşmak istemiyorum”
Hilmi Özkök, T24’ün Yargıtay’ın Ergenekon davasında kararı bozmasına dair düşüncelerinde “Muhtıra sözü söylendi” ifadesini ayrı tutup tutmadığı sorusu üzerine ‘davanın yeni baştan görüleceğini’ hatırlatarak “O konularda konuşmak istemiyorum” dedi.
Özkök 2012: Ay Işığı ve Yakamoz’a dair hukuki işlem yapmadım çünkü...
Hilmi Özkök, 2012’de verdiği ifadede Ergenekon davası kapsamında ‘darbe planı’ şüphesiyle soruşturulan Ay Işığı ve Yakamoz sunumlarını da gördüğünü belirtmişti. Özkök, konuya ilişkin neden hukuki işlem yapmadığını da içeren ifadesinde şunları söylemişti:
“2004 yılı bahar aylarında bana bir vasıtayla nasıl geldiğini bilmiyorum, bir slayt sunum geldi. Sunumun içinde ‘Ayışığı’ ve ‘Yakamoz’ sunumlarını gördüm ve bunları okudum. Çünkü bunlar dezenformasyon da olabilirdi, gerçek de olabilirdi. Bu, bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla gönderilmiş olabileceği için Genelkurmay Başkanı olarak temkinli olmam gerekiyordu. Bu konuyu astlarımla dahi paylaşmadım. İddialar çok büyüktü. Hukuki bir müdahale yapılır mı diye düşündüm. Ancak hukuki işlem yapmadım. Ben bu Ayışığı ve Yakamoz meşru belge olmadığı için işlem yapmadım. Bulunduğumuz mevkiler çok önemli mevkiler. Örneğin Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrinde 300 bin kişi var. Astlarınıza olan güvensizlik büyük sorunlara neden olabilir. Meşru olmayan gerçek olup olmadığını bilmediğim bir belgeyle işlem yapamazdım.”