Gündem

Ertuğrul Özkök: 31 Mart Beşiktaş seçiminde 1 ve 2 numaradaki isimlere baktınız mı?

Beşiktaş ilçesinin seçimde birinci ve ikinci sırada çıkan iki adayı da 2 ay arayla gözaltına alındı

14 Ocak 2025 07:00

Güncelleme: 14 Ocak 2025 06:22

Sabah uyandığımda önüme gelen ilk haber, Beşiktaş İlçe Belediye Başkanı'nın gözaltına alınmasıydı.

Böylece İstanbul’un ikinci büyük ilçesinin seçilmiş belediye başkanı da bir anlamda tasfiye edilmişti.

Önce şunun altını çizelim.

Bu iktidara oy versin veya vermesin, partizanlıktan, fanatiklikten gözü dönmemiş bilinçli hiçbir vatandaş, bir yerde yolsuzluk varsa, üzerine gidilmesine "hayır" demez.

Ama iktidara oy versin veya vermesin her bilinçli vatandaş, şu yazacaklarıma da en azından ciddi kulak verir.

Haber gelince otomatik refleksle şunu yaptım

Böyle bir haber gelince insan otomatik bir refleksle merak ediyor.

Kimdir bu belediye başkanı ve hangi partiden seçilmiştir.

Ben de öyle yaptım.

Ve baktığımda karşıma ilginç hem de çok ilginç bir tablo çıktı.

31 Mart belediye seçimi kesin sonuçları şu

31 Mart’ta sandıklar kapandıktan sonra Beşiktaş Belediye seçiminde kesinleşmiş sonuç şuydu:

1. Rıza Akpolat. CHP. Yüzde 64,12

2. Ali Nasuhi Mahruki. Bağımsız. Yüzde 13,66

3. Serkan Toper. MHP. Yüzde 11,43

Seçim sonuçlarında 1 ve 2 numaradaki adaylar dikkatinizi çekti mi…

İkisi de bugünkü iktidara muhalif kişilikler.

Ama asıl dikkati çeken şey başka.

13 Kasım 2024, 2 nolu adaya gözaltı; 13 ocak 2025, 1 nolu adaya gözaltı

Beşiktaş ilçesinin seçimde birinci ve ikinci sırada çıkan iki adayı da 2 ay arayla gözaltına alındı.

Nasuh Mahruki 13 Kasım günü…

Rıza Akpolat 13 Ocak günü…

Yani ilk 2 muhalif aday, 2 ay ara ile, biri yolsuzluk öteki sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle gözaltına alınmış. Biri tutuklanmış, öteki de kesinlikle tutuklanacak.

Komplo teorilerine hiç inanmam, bu bir tesadüfse geriye bakalım

Ben komplo teorilerine zerre kadar inanmayan bir insanım.

Ama bu tesadüf mü?

Olabilir.

Ne var ki, Beşiktaş seçmenin bu yerel seçimde ortaya çıkan iradesi düşünülünce insanın aklına tesadüfü aşan bir niyet geliyor.

Bu haber büyük zamlardan hemen önce gelmişse...

Düşündürücü bir şey daha…

Güne, neredeyse günlük hayatımızın tamamını etkileyecek anormal zamlarla başlıyoruz.

Gelgelelim daha “Bu ne biçim zam yahu?” demeden, önümüze bu gözaltı olayı konuyor.

Tabii ki, iktidarın medyacıları, muhalefetin medyacıları ile el ele verip, gündemimizi bir anda tekrar siyasete çeviriyorlar.

Haksız da değiller.

Çünkü seçimle işbaşına gelmiş bir belediye başkanı gözaltına alınmış.

İyi de 10 aya ve sonra aynı güne bu kadar tesadüf sığar mı?

Sığabilir tabii…

Hele hele ortada bir ihale yolsuzluğu varsa elbette sığabilir.

Veya sığdırılabilir.

Ama geriye dönüp son 10 yıla baktığınızda önünüze gelen tablo, size bambaşka bir hikâye anlatıyor.

Ve bir ilçenin yolsuzluk hikâyesi öteki mega hikâyenin yanında cüce değil, uzayda bir toz zerreciği kadar bile kalmıyor.

Madem günün konusu yolsuzluk oldu, gelin öyleyse bir de o mega hikâyeye bakalım.

Türkiye’yi yolsuzluk sıralamasında Beşiktaş ilçesi mi 14 sıra geriye düşürdü?

“Uluslararası Şeffaflık Örgütü” son yolsuzlukla mücadele raporunu 30 Ocak 2024 günü yayınladı.

Bu rapora baktığınız zaman, bu sabahki gözaltı kararının ne kadar komik kaldığını görüyorsunuz.

Sadece yüzde 11 oy alabildiği bir ilçede, seçilmiş belediye başkanını “yolsuzluk suçlaması” ile gözaltına alan iktidarın, 31 Mart seçiminden 90 gün önce kendi yolsuzluk karnesi şöyle…

(*) BİR: yolsuzlukla mücadelede, bir yıl içinde 2 puan daha kaybeden Türkiye, ülke sıralamasında 14 sıra gerileyerek 180 ülke içinde 115’inci sıraya düştü.

Düşünün… 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimi'ne Türkiye işte bu yolsuzluk puanı ile girmiş.

Yolsuzlukla mücadelede Türkiye, 100 üzerinden sadece 34 almış

(*) İKİ: Yolsuzlukla mücadelede Türkiye 100 üzerinden 34 puan almış.

Şöyle diyeyim.

Yolsuzlukla mücadelede Mısır, Bosna Hersek, Cezayir, Sırbistan, Etiyopya, Arnavutluk, Fas, Tunus, Kazakistan, Tanzanya, Ermenistan, Ürdün, Küba gibi ülkeler bile bizden daha yüksek puan almış.

En başarılı 10 ülkenin hepsi de demokrasi ve adalet ülkeleri

(*) ÜÇ: Bir ülkede; demokrasi, adalet, yargı, insan hakları puanları ne kadar yüksekse, yolsuzlukla mücadelede de o kadar başarılı oluyor ve yüksek puan alıyor.

Yolsuzlukla mücadelede en başarılı üç ülke şunlar:Danimarka, Finlandiya, Yeni Zelanda, Norveç, Singapur, İsveç, İsviçre, Hollanda, Almanya ve Lüksemburg.

Evet, 2023 Yolsuzluk Algı Araştırması sıralamasında dururumuz bu.

Merkezi iktidar bugüne kadar hangi bakanla veya AKP’liyle ilgili böyle bir uygulama yaptı?

Tabii bir de şu var:

Bu iktidar 23’üncü yılında.

Bu süre içinde milyarlarca dolarlık ihale yapıldı.

Bunlarla ilgili hepimizin gözü önünde inanılmaz olaylar yaşandı.

İhale verildikten sonra ihale şartnameleri değiştirildi.

Hâlâ da değiştiriliyor.

Tek şirketin girdiği, girebildiği ihaleler bile yapıldı.


Sektörde tekelleşme iddialarının odağındaki ID İletişim’in kurucusu ve ortağı menajer Ayşe Barım

Sokak dedikodularındaki ilişki iddialarını bile inceleten hükümet

Birçok ihaleye fesat sokulduğu yolunda sayısız ihbarlar yapıldı, iddialar ortaya atıldı.

Bugün dizi sektöründe sokak dedikodularındaki ilişkileri savcılara ve MASAK’a inceletmeye kalkan merkezi idare, bunların hangisi ile ilgili en küçük inceleme yaptırdı?

Ama bugüne kadar bu iddialarla ilgili hiçbir bakan veya yönetici gözaltına alındı mı?

Yani şuna mı inanmamız isteniyor?

Bu ülkede sadece muhalif belediyelerde yolsuzluk yapılıyor.

Yolsuzluk liginde bizi en diplere CHP’liler batırıyor.

AKP’li belediyelerde hiç yolsuzluk olayı yoktur.

Aklı başında bir AKP’li bile inanabilir mi buna?

CHP’ye oy veren insanlar yolsuzluk konusunda hassastır

Şimdi gelelim Beşiktaş’a…

Orada bir yolsuzluk mu söz konusu?

Elbette gidilsin üzerine.

CHP’ye, sol partilere oy veren insanlar, naturaları gereği yolsuzluklara karşı hassastır.

Ama savcılıkça yapılan açıklamaya bakıyorum. Daha ortada iddianame yok ama neredeyse savcılık aşaması geçilmiş, kesin hüküm verilmiş ve infaz ediliyor gibi bir his bırakıyor insanın üzerinde.

Yani kararı verecek hakime neredeyse hiç değerlendirme imkânı bile kalmamış sanki.

Umarım FETÖ dönemi, itirafçı ve sessiz tanık dönemi geri gelmez

Açıklamayı okuyunca kafamda bazı soru işaretleri uyandı.

Acaba bazı itirafçılar ve sessiz tanıklar mı devreye girecek?

Ergenekon davaları sırasında Türk adaleti ve kamu vicdanı bu uygulamadan çok rahatsız oldu.

Umarın böyle olmaz ve savcılar sağlam delillerle giderler hakimin karşısına.

Seçilmiş insanlarla ilgili uygulamalara dikkat

Seçilmiş yerel yöneticilere karşı uygulamalar, yargının ve İçişleri Bakanlığı'nın rutin işleri haline geldi.

Bunun toplumda çok olumsuz etkileri ortaya çıkabilir.

Birincisi, kamuoyu yolsuzluklara karşı duyarsız hale geliyor.

İki, yargı siyasallaştıkça ve ağır hezimetle kaybedilen yerel yönetimlerden intikam alma ve yetkilerinin atanmışlara devri aracı haline geldikçe, gerçek yolsuzluklara bile inanamayacak hale geleceğiz.

Evet, itiraf edelim.

Bugün ne Esenyurt, ne Beşiktaş ne de DEM’li belediyelerdeki uygulamalar bizlere inandırıcı görünüyor.

Yargının ve merkezi idarenin hepsinde siyasi karar aldığına olan inancımız büyüyor.

Yani yüzde 80’le kaybedilen bir belediye seçiminde birinci ve ikinci çıkan muhalif insanlara çok farklı nedenlerle yapılan uygulamalara itibar etmemiz beklenmesin.


2024’ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi