Kültür-Sanat

Ertuğrul Özkök: Ata Demirer Gazinosu'nda en çok hangi sahneye güldük?

Fotoğraflar: Ertuğrul Özkök

09 Mart 2025 07:00

Güncelleme: 09 Mart 2025 07:17

Önce güzel bir haber vereyim.

Netflix önümüzdeki günlerde bir Ata Demirer dizisini yayına sokacak.

“Bir İhtimal Daha Var” adlı dizinin Ata Demirer dışında Uğur Yücel, Esra Bilgiç ve Lale Mansur’dan oluşan bayağı kuvvetli bir kadrosu var.

Upper Cihangir’in yeni gözde mekanı Jash

Bunu da önümüzdeki hafta Cihangir’de “Jash” restoranda bir yemekle kutlayacaklar.

“Jash”, Cihangir’deki bir Ermeni restoranı. Son günlerde Cihangir’de Nuri Bilge Ceylan ve daha birçok ünlü sinemacı ve oyuncunun uğrak yeri olmuş.

Sahibi bir Ermeni, ama bunun bir Osmanlı mutfağı olduğunu söylüyormuş.

Kent Lokantası videosu nedeniyle hakkında "örtülü reklam" iddiasıyla inceleme başlatılan Vedat Milor (solda)

Vedat Milor olayından sonra sıra sinema yazılarına mı gelecek?

Önümüzdeki günlerde ben de gideceğim, ama Vedat Milor’un başına gelenlerden sonra artık yemek yazısı yazmaya bile korkuyoruz.

İçki yazamıyorduk, şimdi yemek de yasaklanıyor.

Anlayacağınız “The Regime’in” zincirleme saçmalık faciaları devam ediyor.

Hazır sinema ve gösteri yazılarına yasaklar gelmeden sevdiğimiz şovlara gidip yazmakta yarar var.

Çünkü bu gidişle kitap yazıları bile yasaklanacak.

Veya saçma sapan soruşturmalarla insanlar bezdirilecek.

Gidişat o yönde.

Fotoğraf: Ertuğrul Özkök

İki medya starı ile Ata Demirer izlemek nasıl bir şey?

İşte bu endişe ile cuma akşamı Ata Demirer’in Zorlu Performans Sanatları salonundaki şovunu izlemeye gittim.

Daha önce Serdar Turgut gitmiş, onun yazısını okuyunca karar verdim.

Birbirinden habersiz iki gazeteci daha salondaydı.

Özlem Gürses ve İsmail Küçükkaya

İsmail Küçükkaya gibi Özlem Gürses de tam bir medya starı olmuş.

İzleyiciler tarafından gösterilen ilgi bunu açıkça ortaya koyuyordu.

Üçümüzün de izlenimi şuydu:

Şahane bir şov...

Bu arada Zorlu Performans Sahnesi'ni yaratan insanlara da büyük bir teşekkür.

Gerçekten olağanüstü bir mekan burası.

Babası, Ata’nın ismini kimden esinlenerek vermiş?

Ata Demirer, “Türkiye’nin masum yıllarının” sanatçısı…

İnsana iyi geliyor.

Onda iyi bir insan var.

“Eyvah Eyvah” filminde bize geçirdiği o “iyi kalpli ve temiz çocuk” hissiyatı artık parçamız olmuş.

Seviyoruz Ata’yı…

Şovdan da öğrendik ki babası ona bu ismi Atatürk sevgisinden vermiş.

O da bunu gururla taşıyor.

Ata’nın coğrafyası da artık Urla’dan başlıyor

Siyasi bir mizahçı değil Demirer.

Ege kıyalarının iyi kalpli çocuğu o…

Bodrumlu, Akdenizli çok sanatçı tanıdık.

Ama Ata, Kuzey Ege çocuğu…

Onun coğrafyası Unla İskelesi’nden başlıyor, Bozcaada’ya kadar uzanıyor.

Kışları ve ilkbaharları Urla’da…

Yaz gelince kuzeye göç ediyor.

Bu deniz nomadının Cihangir komşusu böreksever Teoman

Foça, Ayvalık, Assos, Gökçeada, Bozcaada…

Bir deniz nomadı yani…

Yılın geriye kalan küçük kısmında ise tam bir Cihangirli…

Upper Cihangir’den…

Teoman’ın komşusu…

Onu her gün mahallenin köşesindeki pastanede börek yemesine kadar gözlemlemiş.

Fotoğraf: Ertuğrul Özkök

Şarkılı sözlü bir Devekuşu Gazinosu

Yaptığı şov karma.

Biraz Metin Akpınar geleneği var.

Mizahla şarkı birbirine karışıyor.

Şarkılı Sözlü bir Devekuşu Gazinosu gibi yani.

Şovunun senaryosunu, çocukluğundan beri taşıdığı hayranlıklar yazmış sanki.

Metin Akpınar’a göre Ata Demirer’le en büyük benzerliği

Metin Akpınar’a hayran.

Sezen Aksu’ya hayran.

Haluk Bilginer’e hayran.

Onlarla tanıştığı günleri kuş gibi hafif, sevgi dolu bir mizahla öylesine güzel anlatıyor ki…

Metin Akpınar’la tanıştığı gün kendisine “Şöyle bir dön” deyip bakmasını…

“Tarzın bana benziyor. Şarkı söylemen de benziyor” deyip, sonra “Şöyle bir kere daha dön” deyip…

“Görüyorum ki popon da bana benziyor” deyişini…

Bursa Bülbülü’ndeki Küçük Emrah ve Bülent Ersoy iznini nasıl almış?

“Bursa Bülbülü’ndeki” taklitler için, Metin Akpınar’dan, Bülent Ersoy’dan ve Küçük Emrah’tan telefonla izin alışını anlatıyor.

Yerlere yıkılıyorsunuz.

Bursa Bülbülü’nde böyle harika bir mizah tarihi geçmişti gözümüzün önünden.

Burada da o mizah tarihinin perde arkası geçiyor.

Bir “Kayıp Zamanın Peşinde” romanı gibi

Çok güldük, çok duygulandık…

“Türkiye’nin masum yıllarını” çok özlediğimizi bir kere daha anladık.

Kıymetini bilemediğimiz yıllarmış meğer.

Türkiye’nin Akdenizlilik, Egelilik ruhunu kaybetmediği güzel yıllar...

Tıpkı Selda Bağcan’ın, “O Günler” şarkısındaki gibi gelip geçen bir zamanı ülkemizin...

Ata Demirer Şov bir anda gözümün önünde bir “Kayıp Zamanın Peşinde” romanına dönüşüyor.

Ege’nin “Vay Ata Abi'm gelmiş” diyen kedileri

Ata çok iyi biliyor bu ülkenin Egelilik kıyılarını.

Geyikli’nin, Sığacık’ın düğünlerde oynayan kapri pantolonlu kadınları…

Rakı masalarının ayaklarının dibindeki kedilerin ona “Vay Ata Abim” diye seslenişini, o harika sokak kedilerimizin adeta “Abi burada 3 hane daha varız” bakışlarını…

Onlar da birer insanmış gibi anlatıyor bize.

Fotoğraf: Ertuğrul Özkök

En çok Ayhan Sicimoğlu bölümünde güldük vallahi

Çok güldük ama galiba salonda en çok Ayhan Sicimoğlu ve Erkan Can’ı anlattığı bölümde güldük.

Öyle bir Ayhan Sicimoğlu ki…

Onunla Roma’da bir “pasta”, yani bildiğimiz makarna, pişiren aşçıya gidişlerini anlatıyor ki…

Gözümün önüne tam bir Ayhan Sicimoğlu geliyor.

Meğer onu da ne kadar özlemişim.

Alaçatı’da bir yemek yarışması düzenliyormuş, galiba Ata Demirer’i de jüri üyesi olarak davet etmiş.

Vallahi ben de “Hastasıyım…”

Akdeniz ruhunu kaybetmiş şu kasvetli ülkede bir gülümseme

Türkiye’nin ve dünyanın en kasvetli günlerini yaşıyoruz.

Hepimiz fena halde bunaltılmış haldeyiz.

“Batsın bu karabasan dünya” modundayız.

Hepinize öneriyorum.

3 saatliğine alıp götürüyor insanı.

Ama dikkat, Zorlu’nun o devası salonu 2 balkonu dahil son koltuğuna kadar doluydu.

Yani bilet bulmak o kadar kolay değil.

Susturulmuş insanları siyaset dışındaki konularla güldürebilmek büyük sevap

Salondan herkes çok güzel bir gülümseme ile ayrılıyordu.

Bir kere daha anladım.

Bu devirde insanları siyaset dışında bir mizahla güldürebilmek, gülümsetebilmek geçekten büyük sanat.

Ve büyük sevap…

Ata, Cem, Yılmaz, Gülse, Şahan, Metin Bey hepinize teşekkür

Hep diyorum…

Ben bu ülkenin mizahçılarına hayranım.

Metin Akpınar, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Gülse Birsel

Rahmetli Ferhan Şensoy

Şahan Gökbakar

Ve önceki gece yeniden seyrettiğim Ata Demirer…

Son olarak Bursa Bülbülü'nü çok sevmiştim.

Cuma akşamı bir kere daha çok sevdim.

Bu arada onunla birlikte bütün gece sahnede kalan orkestrası, başta Taşkın Sabah olmak üzere harikaydı.

Yani adına uygun tam bir “Ata Demirer Gazinosu’ydu…”

Oyundan sonra kuliste aldığımız Urla kararı

Oyundan sonra kulise gidip gece saat 1’e kadar sohbet ettik.

Ata, sigarayı bırakmış.

“Ben bırakabildiysem herkes bırakır” diyor.

İçkiyi sadece hafta sonları içiyormuş.

Urla’da buluşmaya karar verdik.

Rahmetli Tanju Okan’ı Urla kültürünün parçası haline getireceğimiz bir şeyler yapmalıyız diye konuştuk.

Elveda Meyhaneci şarkısının bestecisi kim?

Oyun sırasında Elveda Meyhaneci’yi söylemeden önce “Galiba bestesi Kenan Doğulu’nun babasına ait” dedi.

Ama benim bildiğim Kerem Güney’indi.

“Müzisyenler arasında böyle konuşuluyor” diye cevap verdi.

* * *

Büyük bir İtalyan klasiği Netflix’te

Bugün pazar, size biraz da Streaming platformlarda gösterime yeni çıkan dizilerden haberler vereyim.

Netflix geçen hafta muazzam bir İtalyan klasiğinin yeni yapımını gösterime soktu.

“Leopar.”

“Yüz Yıllık Yalnızlık’tan” sonra ikinci büyük roman uyarlaması.

Bu film sinema tarihine 1963 yılında Visconti’nin çektiği filmle girdi.

Bana göre sinema tarihinin en büyük klasiklerinden biridir.

Filmin oyuncu kadrosu da harikaydı.

Burt Lancester, Alain Delon, Claudia Cardinale

İtalyan Milli Birlik Hareketi'nin Sicilya hikayesi

Giuseppe Tomasi Lampedusa’nın otobiyografik romanından sinemaya aktarılan bir filmdi.

Türkiye’de 1965 yılında gösterime girmişti.

O zamandan beri her yıl en az bir defa yeniden seyrediyorum.

İtalyan Birliği’ni sağlayan Risorgimento hareketinin son yıllarında Sicilya’da geçiyor.

Garibaldi’nin liderliğinde gelişen bu hareketin en sancılı hissedildiği yer, feodal yapıya sahip Sicilya’ydı.

Yavaş yavaş gerilen aristokrasi ile burjuvazi arasındaki mücadelenin ailelere yansıyan tarafını anlatır.

Netfilix, bu büyük klasiği şimdi yeniden bir dizi olarak çekti.

Şahane dekoru içinde hem bir tarih hem de aşk hikayesi bir arada gidiyor.

Hafta sonu tavsiye ederim.

Harlan Coben meraklılarına da güzel bir haberim var.

Netflix, yazarın eserinden çekilen yeni bir diziyi yayına koydu.

Ama uyarayım.

Harlan Coben’in romanlarından çekilen öteki diziler kadar başarılı değil.

Fenerbahçe soyunma odasına Ali Koç’un yerine bir kadın başkan

“Running Point…”

Son zamanlarda izlediğim en güzel durum komedisi dizilerinden biri.

Los Angeles Lakers basket takımının sahibi ailenin hikayesinden esinlenmiş bir dizi.

Fenerbahçe soyunma odasına Ali Koç’un yerine bir kadının girdiğini düşünün.

Basketbol takımının başına ailenin kadın üyesi geldikten sonra yaşananları anlatıyor.

Kate Hudson harika…

Maço bir erkek takımının soyunma odalarına kadar inen bir kadın yönetici hikayesi.

Çok büyük keyifle izledim.

Fotoğraf: Pexels

Haftanın 2 yeni partileme şarkısı

(*) BEYAZ GİYME: Anatolian Sessions, Mavi Gri.

Mavi Gri son yıllarda en sevdiğim gruplardan biri.

Şimdi klasikleşmiş bir türküyü o kadar güzel disco coverı haline getirmişler ki.

Çalmaya başladığı anda ayağa fırlıyorsunuz.

Ev partilemelerinde harika gider.

(*) JE T’ATTENDS: Yeni çıkan bir başka partileme şarkısı da Charles Aznavour’un şahane şarkısının bir coverı.

Ses yine Charles Aznavour’un ama yanında düzenlemeyi yapan Shahin Shantiaei var.

İki üç günden beri arkadaş gruplarıma gönderiyorum.

Weeknd

Weeknd meraklılarına yeni albümünden bir şarkı

(*) WEEKND yeni albümünü çıkardı.

Albümün adı “Harry Up Tomorrow”

Bundan önceki albümü kadar başarılı değil.

Yine de iki üç tane sevdiğim parça var.

Mesela “Take Me Back To LA”

Klasik bir Weeknd şarkısı ve bana çok iyi geliyor.

İngiltere Kralı Charles (Fotoğraf: AA)

Yarın ilk defa bir kralın playlistini dinleyeceğiz

İngiltere Kralı Charles, Apple Music’le ilginç bir iş birliği yaptı.

Kralın sevdiği şarkıları bir playlist olarak yayınlayacaklar.

Bunu da yarın, “Commonwealth Günü” dolayısıyla yapacaklar.

Bugüne kadar sadece Başkan Obama ve Clinton’ın müzik listelerini dinlemiştik.

Bir kralın playlistini ilk defa dinleyeceğiz.

Bakalım soğuk gibi görünen o adamdan neler gelecek?

Bazı ipuçları vermişler.

Galiba kralın en sevdiği müzisyenlerden biri reggae müziğin büyük ismi Bob Marley’miş.

Kral, Jamaika ziyareti sırasında onun müze haline getirilen evini bile ziyaret etmiş.

Ayrıca Kylie Minogue’dan “Can’t Get You Out My Head” şarkısı da varmış.