Benson Boone (solda) ve Brian May
15 Nisan 2025 07:00
Güncelleme: 15 Nisan 2025 06:10
Instagram’ın benim gibi takipçileri geçen cumartesi sabahından itibaren bir “paylaşım dalgasını” fark ettiler.
Paylaşılan görüntü bir konserde çekilmişti.
Paylaşılan görüntü, 50’nci yılını dolduran yarım asırlık bir şarkıydı.
Görüntülerin neredeyse tamamında o şarkının “mama” nakaratı vardı.
Yani Freddie Mercury’nin 50 yıl önce söylediği “Bohemian Rhapsody” şarkısıydı bu.
Ama şarkıyı söyleyen, Freddie Mercury değil, “Benson Boone” adlı 22 yaşında bir sanatçıydı.
Bu şarkı, “Post Youtube” döneminin son, “TikTok döneminin” ise ilk megastarını ilan ediyordu o gece.
Yeni megastar sosyolojisinin yeniden yazıldığı bir konser oldu.
O nedenle size o geceyi biraz anlatmak istiyorum.
Benson Boone sahneye Freddie Mercury’nin o meşhur kürk yakalı pelerini ile çıktı.
Aynı onun gibi piyanonun başına oturdu ve Bohemian Rhapsody’nin o efsane introsuna başladı.
Yine o introdan sonra aynı Freddie Mercury gibi ayağa kalktı, sırtındaki pelerini attı.
Ancak o andan itibaren Mercury’nin yapmadığı bir sahne geldi.
Piyanonun üzerinden akrobatik bir hareketle takla atarak iki ayağı üzerinde müthiş bir dengeyle şarkıyı söylemeye devam etti.
Bu sahne geçen cuma akşamı dünya festival sıralamasında Glastonbury’den sonra ikinci sıraya geçen Coachella’da yaşandı.
Coacella, Colarado Çölü’nün ortasında küçük bir kasaba.
Ve geçtiğimiz cuma Coachella’da Covid sonrasının tarihe geçecek ilk haftasını yaşadık.
“Yaşadık” diyorum, ama ben orada değildim.
Anlattığım sahneyi Coachella, live stream yani canlı akışla bütün dünyaya yayınladı.
O sayede biz de seyrettik diyorum.
Bu yıl festivalin kadrosu çok iyiydi.
Lady Gaga, Green Day, Post Malone, Travis Scott, Megan Thee Stallion gibi dev isimler vardı.
Bu devler arasında ilk gece festivale damgasını vuran bu Bohemian Rhapsody performansı oldu.
Ama tek sürpriz o değildi.
Benson Boone, konserin sonunda Bohemian Rhapsody’yi söylerken bir ara durdu ve “bayanlar ve Baylar Brian May” diyerek arkasındaki platformda ışıkların aydınlattığı gitaristi tanıttı.
O an müthiş bir gitar solosu başladı.
Ancak yine o an tuhaf bir şey yaşandı.
Benson Boone (sağda) ve Brian MayBenson Boone, arkasındaki ismi büyük bir coşku, hayranlık ve beklenti ile anons etmişti.
Ama aşağıdaki 65 bin seyirciden çok cılız bir alkış geldi.
Bu, Benson Boone için de benim için de İngiliz gazetesi Independent’ın yazarı için de bizim kuşak için de bir düş kırıklığı oldu.
Sahnedeki giitarist Brian May’di.
Kraliçenin “Sir Brian’ı” yani.
Yani o şarkıyı söyleyen Freddy Mercurie ve Queen grubunun efsane gitaristi...
Yeryüzüne gelmiş geçmiş en büyük gitaristlerden biri.
Oysa aynı 65 bin kişi daha iki dakika önce o çölün yıldızlarının altında Bohemian Rhapsody’nin “mama” ile başlayan bölümünü hep bir ağızdan söylüyordu…
Şarkıyı biliyorlardı, Freddie Mercury’i biliyorlardı, ama o grubun arkasındaki en önemli ikinci ismi bilmiyorlardı.
Brian May daha 6 ay önce bir beyin kanaması geçirmişti.
77 yaşındaydı.
22 yaşındaki bir şarkıcı ona “Gel Bohemian Rhapsody’i birlikte söyleyelim” dediği zaman ameliyatını unutmuş ve gelip bu gencecik adamın arkasında o efsane şarkıya gitarıyla eşlik etmişti.
Benim gibi insanlar için tam bir “being there” yani “Orada olmak” anıydı.
“Generation gap” denen, nesiller arası kopukluk denen şey bu mu acaba…
Sadece şarkılar ve en öndekiler mi hatırlanıyor 50 yıl sonra?
Ben se iPad’in başında bu muazzam ayine eşlik ediyordum.
Bir pop sosyolog gözüyle baktığımda gördüğüm tablo şu:
Geçen cuma akşamı (bizde cumartesi sabahıydı) çölün ortasındaki Coachella sahnesinde dünyanın ilk TikTok megastarı doğdu.
Bu aynı zamanda “post YouTube” döneminin de il megastarı.
Adını bir kenara yazın.
Benson Boone…
TikTok’un yarattığı bir mega star.
Adını şimdiden Taylor Swift, Coldplay gibi konserlerinin arasına yazdırdı.
Cuma akşamı onun imzası haline gelen akrobatik taklasını ilk defa bu şubat ayında Grammy ödül töreninde seyrettik.
Grammy’nin bu yılki “en parlak çıkış yapan sanatçı” adayları arasındaydı.
İzleyicilerin arasında smokin bir elbise ile kalktı, sonra aynı geçen cumadaki gibi o elbiseleri atıp, tek parça parlak giysiyle kaldı.
Grammy ödül gecesinde birinciliği Chapelle Roan’a kaptırdı ama törende söylediği şarkı görsel hafızaya girdi.
Üstelik, geçen cuma bu şahane performansı izleyen 65 bin kişi arasında Chapelle Roan da vardı.
Bazı sanatçılar bazı efsane şarkıları orijinalinden güzel söylediler müzik tarihinde.
Üstelik arkalarında o orijinal grupla söylediler.
Mesela Roger Waters’ın bir Berlin konserinde Van Morrison’un misafir sanatçı olarak söylediği “Comfortably Numb” performansı…
Bu şarkıyı bugüne kadar hiç bu kadar güzel dinlemedim.
Şurası gerçek, Bohemian Rhapsody’i Freddie Mercury kadar güzel ve etkileyici bir performansla kimse söyleyemez.
Çünkü o şarkı, Freddie Mercury ile birlikte müziği çok aşan bir anlama sahip küresel hafızalarda.
Ama şurası da kesin ki, ondan sonra en güzel performans Benson Boone’unkiydi.
Bence tarihe geçti.
Benson Boone bir “cover sanatçısı” değil.
Aynı zamanda şarkı yazarı.
“Beautiful Things” şarkısı sadece Spotify’da 2 milyardan fazla dinlendi. “In The Stars” 1 milyardan fazla dinlendi.
Muazzam bir ses.
Geçen Cumartesi gününden beri Instagram’da bana gelen her 10 paylaşımdan biri Benson Boone’un Coachella videosuydu.
Kimdir bu 22 yaşındaki çocuk?
Tesadüfen müziğe başlamış bir genç.
Bir arkadaşının durup dururken “Hadi TikTok’ta şarkı söyle” demesiyle başlamış.
Müzik kariyerinin ilk durağı bir Mormon Hristiyan kilise müzik çevresi.
Ama kısa sürede o çevreyle ilişkisini tamamen kesmiş.
Enstrüman çalma kabiliyeti var.
Piyano, davul, gitar çalıyor.
Amerika’nın”O Ses Türkiye” türü yarışmalarından “American Idol’e” katılmış.
İlk performansında 24 yetenek arasına seçilmiş ama kendi isteği ile vazgeçmiş.
Kariyerinin bundan sonrası Tik Tok…
İlk şarkısı 1 milyon kişi tarafından dinlenince, müzik yürüyüşü kesinleşmiş.
Dediğim gibi “post Youtube neslinin ” ilk megastarı o.
Bir mecra olarak Youtube’u eskitmeye başlayan 2000 sonrası doğumlu neslin sesi.
Bir tür “paralel evren çocuğu…”
Trump’ın, kendi gibi yaşlı “Beyaz Saray Kültür ve Sanat Politikaları heyetinde” asla göremeyeceğiniz yeni bir portre…
Yüzü tanıdık gibi geliyor.
Çünkü Amerika’nın yeni cazibe estetiğini belirleyen Pedro Pascal’a benziyor.
Hani bu hafta ikinci sezonu başlayan “Last of Us” dizisinin baş oyuncusu. Narkos dizisinin ilk bölümündeki narkotik ajanı.
Meksikalı, bıyıklı bir Latin çehre...
Maço bile diyebilirsiniz.
Benson Boone’un da bıyıkları var.
Ona bakarken birden hatırlıyoruz ki Freddie Mercury de bıyıklıydı.
Pedro Pascal hünsa bir karakter.
Açık bir LGBTİ+ birey...
Ya Benson Boone?
Google veya ChatGBT’ye girip “Benson Boone gey mi?” diye yazdığında gelen cevap şu oluyor:
“Benson Boone cinsel yönelimi hakkında kamuoyuna açık net bir açıklama yapmamıştır. Bazı kaynaklarda onun biseksüel veya panseksüel olduğu yolunda ifadeler vardır.”
Şunu sağlam kaynaklardan biliyoruz.
Genç oyuncu Maggie Thurmon’la birlikte…
Bilinen bir başka özelliği de alkollü içki ve uyuşturucu kullanmadığı.
Kadınlar seviyor ama erkekler de seviyor bu yeni çehreyi.
Çünkü karar veremiyoruz. Arada kalıyoruz bu yeni yüzlere bakarken…
İnsaoğlunun cinsiyete dayalı portresinin alışılmış haritalarını değiştiren, sınırlarını yeniden çizen yüzler bunlar.
Bildiğimiz erkek güzeli değiller.
Bildiğimiz güzel erkek de değiller.
Benson BooneGaliba bu yeni portreye en uyan sıfat “panseksüel” oluyor.
Tarifi şöyle:
“Bir kişinin cinsel veya romantik çekimini, karşıdaki kişinin cinsiyeti veya cinsiyet kimliği fark etmeksizin hissettiği bir hal…”
Geriye, 20’nci yüzyıla dönüş düşünün…
Bizler, 20’nci yüzyılın insanları da bıyıklı Freddie Mercury’i böyle bir haliyle sevmedik mi?
“Yani LGBTİ+” deyip geçmek, çok basit bir bakış ve anlamsız kalıyor.
Belki de hiç konuşmamak, “insan işte” deyip geçmek daha iyi.
2000 sonrası insanları öyle yapıyor zaten.
Coachella seyircisi arkadaki Brian May’i pek fark etmedi.
Ama Instagram sayesinde bütün dünya 22 yaşındaki sanatçı ile 77 yaşındaki efsanenin birlikte söylediği Bohemian Rhapsody’i tarihi performanslar listesinin başına koydu.
Elli yıl sonra gözler yine Bohemian Rhapsody şarkısına çevrildi.
Bohemian Rhapsody, 1975 yılında çıkan “A Night At The Opera” albümünün taşıyıcı şarkısıydı.
Freddie Mercury bu şarkı için “Mock Opera” demişti.
Yapımcılar 6 dakikalık bu şarkıya şiddetle itiraz etmişti.
“Radyolar çalmaz, kimse dinlemez, albüm satmaz” demişlerdi.
Hatta grup arkadaşları bile pek istekli değildi.
Freddie Mercury’nin eşsiz dehası işte tam orada kendini gösterdi.
Bu şarkı dünya rock müzik tarihine altın harflerle yazıldı ve aradan 50 yıl geçti, devasa konserlerde 60-70 bin kişi hep birlikte söylüyor bu şarkıyı.
Mozart’a, Bach’a, Beethoven’a bile nasip olmadı bu.
Geçen Cuma “Yaşlı megastar kibir” duvarlarının yıkıldığı, 20’inci Yüzyılla 21’inci Yüzyılın kucaklaştığı harika bir geceydi.
Halklarını ve dünyayı, ego botokslu iki dudaklarının arasına hapseden, yaşlı bencillerinin unutulduğu saatlerdi.
Görünmez sapsarı Picachu’ların oradan oraya koşuştuğu güzel bir çöl akşamıydı.
Müziğin yeni yıldızları gökyüzünde pırıl pırıl parlıyordu.
Orada olmayı çok isterdim.
Bu yazıyı dışardan gazel okuyarak yazıyorum…
Ama emin olun ki, oradaymışım gibi ta şuramda hissediyorum.
Arabanızı park ederken iki kere düşüneceksiniz
|
© Tüm hakları saklıdır.
