Gündem

Ertuğrul Özkök: "Cumhurbaşkanlığı, 'ben bu işe karışmıyorum' dediğine göre artık fikrimi açıkça yazabilirim"

Hadi rahatça tartışalım artık bu konuyu diyorum

20 Şubat 2024 07:00

Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu

Dün uykusuz bir gece daha…

Sabaha kadar uyuyamadım.

Çünkü NBA “All Star” maçı vardı.

Maç 211-186 gibi inanılmaz bir skorla bitti.

Büyük bir şovdu yani… Doğu takımı kazandı.

Ve sabah Fenerbahçe kulübünden yapılan sürpriz bir açıklama, gözlerimi fal taşı gibi açtı.

Özellikle o açıklamada yer alan bir bilgi…

Bir CİMER açıklaması…

Super Bowl üzerine bir de All Star: İki haftadır mestim

Dün sabaha döneyim.

Bir hafta önce Amerikan futbol liginin final maçı, Super Bowl için uykusuz kalmıştım.

Burada küçük bir de hatırlatma yapayım.

Hayatımda Super Bowl olayını ilk defa rahmetli Turgut Özal’dan işittim.

Başbakanlık Konutu’nda bütün Super Bowl karşılaşmalarını izlerdi ve Washington Red Skins taraftarıydı.

Sağlık ve spor işletmeciliği konularıyla çok yakından ilgiliydi.

Popülist siyasetin kararttığı dünyamızda tek sığınak

Bu iki maç bana şunu bir kere daha anlattı.

Spor sadece spor değildir.

Büyük bir eğlencedir ve bu gökyüzünün altında milyarlarca insan giderek daha fazla kendini bu küresel eğlence içinde buluyor.

Siyasetin kararttığı, popülizmin berbat ettiği bu dünyada, spor ve eğlence, kararmış ruhlarımızın en sağlam sığınağı haline geliyor.

Şimdi dün sabahki sürpriz açıklamaya geliyorum.

İletişim Başkanlığı

Meğer Fenerbahçe, ocak ayında Dezenformasyon Merkezi'ne başvurmuş

Fenerbahçe kulübünün açıklamasından öğrendik ki bu yılki Süper Kupa finali iptal edilmiş.

29 Aralık’ta Suudi Arabistan’da oynanması planlanmış olan maç, o gece yaşanan olaylar nedeniyle iptal edilmişti.

Ancak iktidara yakın troller ve kalemler bu olayın faturasını sadece Fenerbahçe kulubüne ve başkanına çıkarmaya çalışıp, işi bir karalama kampanyası ve linçi haline getirince, Fenerbahçe de meğer ilginç bir girişimde bulunmuş.

Bu konuyu “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ne” ve bir de "CİMER"e taşımış…

Amerikan televizyonunun Gazze yayına düzeltme yapan kurum

Peki Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir televizyonun Gazze konusundaki yayını için bile açıklama yapan Türkiye Dezenformasyon kurulu ne yapmış?

Hiçbir şey...

Ya CİMER?

CİMER, geçen cuma günü  Fenerbahçe'ye şu cevabı vermiş

16 Şubat, yani geçen cuma günü, özeti şu cevabı göndermiş:

“Türkiye Futbol Federasyonu özerktir, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Federasyon kararları üzerinde hiyerarşik ve veya idari vesayet yetkisi bulunmamaktadır…”

Tabii bu şu anlama geliyor:

"Cumhurbaşkanının da TFF üzerinde hiyerarşik ve vesayet yetkisi yoktur…”

CİMER’in cevabını öğrenince Super Bowl ve All Star’a döndüm

Bu haberi okuyunca tekrar dün sabah oynanan All Stars maçına döndüm.

Onun ve bir hafta önceki Super Bowl’un sadece ABD değil, bütün dünyada yarattığı ekonomiyi ve eğlenceyi düşündüm.

Ve bizler de bu küresel eğlenceye televizyonlarımızın başında seyirci olarak katılıyoruz.

Eğlendiriyorlar yani bizi…

Bize “being there”, yani “orada olmak” duygusunu veriyorlar.

Demek istediğim şu.

Süper Lig kupası

Bu cevap üzerine bir de Süper Lig ihalesini hatırladım

Bu devasa eğlencede yayın kuruluşları ve onların yayıncılığının kalitesi en az oynanan maçlar, hatta onlardan bile daha önemli.

Bize ulaşan görüntülerin kalitesi, karşılaşmaların yapıldığı yerlerin görüntüleri, renkleri, statların bize verdiği duygu…

Böyle olunca da aklım şu günlerde Türkiye’de tartışması yaşanan Süper Lig maçlarının yayın ihalesine geldi.

Bu ihaleler ABD’de, İngiltere’de ve Avrupa’da çok şeffaf biçimde yapılıyor.

Erdoğan, Katar'da | Fotoğraf: AA

Herkesin fiskos yaptığı ama kimsenin dillendiremediği şey

Kulüpler bu büyük tartışmanın göbeğinde.

Çünkü sporun ve ekonomisinin kalitesinin artması, kulüplerin oradan alacakları paralara bağlı.

Ama ne yazık ki Türkiye’de bu konu rahatça tartışılamıyor.

Çünkü hiç söylenmese de bu tartışmanın üzerinde Külliye’nin gölgesi var.

Birçok sporseverin açıkça söyleyemediği şu duygu hakim:

“Bu konuda son sözü Cumhurbaşkanı söyler… Ve Cumhurbaşkanı bu ihaleyi Katarlılara verir.”

Yani tartışmanın manası yoktur…

Ama herkesin açıkça korkmadan söylediği bir de şu gerçek var

Ama spora meraklı insanların çoğunda bir de şu duygu hakim:

Spor yayınlarının kalitesi ve servisin düzeyi hiç iyi değil.

Sahalarımız, altyapı tesislerimiz harika.

Ama televizyon başına geçtiğimizde oradan gelen yayıncılık kalitesi hiçbir zaman bir NBA, bir Premier League kalitesi değil.

Ayrıca ihaleyi alan yayıncı kuruluş bizleri duygu ve heyecan bakımından maçlara hazırlayamıyor.

Türkiye’deki yayıncı küresel bir güç ama

Mesela geçen sezon ve bu sezon Premier League yayınlarının hakkını Bein aldı.

Bein, dünya çapında bir yayıncı.

Ama bir Premier League hastası olarak şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu maçları S Sport yayınlarken çok daha mutluydum.

Çünkü her hafta gelecek olan maçların havasına bizi çok güzel sokuyordu.

Güzel ve heyecan verici görsellerle maç gününe harika biçimde hazırlanıyorduk.

Bir Arsenal-Manchester City maçından bile haberdar olamıyoruz

 Şimdiyse bir Arsenal-Manchester City maçından bile doğru dürüst haberdar olamıyoruz.

Bein aynı zamanda bir Streaming platformu.

Bunun önemi kaçırdığımız bir maçı bize daha sonra sanki o an canlı seyredebiliyormuşuz hissi ile yeniden sunması.

Ama gel gör maçın tekrarını bile zor buluyoruz.

Keza Süper League maçlarının hazırlığı…

Arsenal’in yeni stadının açılış maçının S Sport’ta naklen yayınını hatırlıyorum.

Uğur Meleke sahanın içine inmişti.

Bize o gün hem stadın açılışını hem oynanacak maçı hem de Premier League’i öylesine şahane anlattılar ki, bence İngiliz sunuculardan daha başarılı idiler.

Keza S Sport’ta NBA maçlarını anlatanlar…

Çok başarılı genç insanlar.

CİMER’i kutluyorum, rahat bir tartışmanın yolunu açtı

Şimdi CİMER, TFF özerk diye açıklama yaptığına göre, artık önümüzdeki sezon Süper Lig maç yayın ihalesini daha rahatça konuşabiliriz demektir.

Ortada iki teklif var. Biri Bein… Dediğim gibi uluslararası çapta bir yayıncı kuruluş.

Arkasında Katar sermayesi var.

Onu biliyoruz.

Ama ya karşısındaki aday?

Onu da ben size tanıtayım.

Sadettin Saran

Onun gizli bir spor yayın devi olduğunu biliyor musunuz?

Bir Türk sporsever olarak onun, dünyanın en önde gelen spor yayıncısı devlerinden biri olduğunu biliyor musunuz?

Saran grup…

Eski bir medya yöneticisi olarak bu işleri çok yakından takip ettiğim için bilmeyenlere anlatayım.

Saran grubun başında Sadettin Saran var.

Bu grup Türkiye’nin spor Netflix'i sayılan S Sport’un yayıncısı…

S Spor, spor hastalarının bir vazgeçilmezidir.

NBA, Formula 1, La liga, tenis ve dövüş sporları onda

Çünkü NBA ve Amerikan kolej basketbolu NCAA’in Türkiye yayın haklarına sahip.

Formula 1 ve tenis karşılaşmalarını o yayınlıyor.

Dünyadaki, boks dahil en önemli dövüş sporlarının yayıncısı da o.

İspanyol futbol ligi La Liga, Almanya, İtalya liglerinin yayın hakları onda.

Ama bunlar aysbergin su üstünde görüneni.

Bir de altında olanlar var.

Aysbergin altındaki dev haklar neler?

(*) UEFA Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi ihalelerini defalarca Saran grubu kazandı. Üstelik sadece Türkiye yayın hakları değil. İçinde bulunduğumuz 2023-24 futbol sezonunda, Türkiye dahil 10 ülkede bu yayın haklarının sahibi.

(*) UEFA Euro 2028 Avrupa Şampiyonası, 6 ülkede Saran grubu tarafından “alt lisanslanıyor” Yani o lisansı o pazarlıyor bu 6 ülkede.

(*) Yine aynı şekilde FIFA’ya bağlı Dünya Kupası ve eleme maçları yayın hakları sahipliği de birçok ülkede Saran Holding’e verildi.

(*) Ve son olarak, FIFA Kulüpler Dünya Kupası yayın hakları 19 ülkede Saran’a ait.

Şimdi bir soru: Bir sporsever olarak bunları biliyor muydunuz?

Bir sporsever olarak siz böyle bir grubun Türkiye’de Süper Lig yayın hakları için mücadele ettiğini biliyor muydunuz?

Üstelik kulüplere de “gelir paylaşımlı bir model” sunuyor.

Yani bu ihale biz bütün sporseverleri çok yakından ilgilendiriyor. Cumhurbaşkanlığı da bizzat CİMER aracılığıyla “Biz bu işe karışmayız” diyorsa…

Hadi rahatça tartışalım artık bu konuyu diyorum.

İhalenin kime verileceği beni hiç ilgilendirmiyor.

Ama beni ilgilendiren yanı da var.

Kulüplere daha iyi bir gelir geçirecek, bizlere de seyirci olarak daha kaliteli bir yayıncılık hizmeti verecek adil bir rekabet ortamının oluşturulması.

Bu açıklama onun da yolunu açtığı için CİMER, çok iyi bir şey yaptı.

Tabii geriye şu soru kalıyor: Futbol Federasyonu yöneticileri kendilerini özerk hissedebiliyor mu?