Ertuğrul Özkök | Pazar Yazısı
En romantik şarkısı savaşı: Selçuk Yöntem, Kötü Tavşan'a karşı
Bu yıl Grammy ödüllerine yeni bir kategori eklendi.
“Melodik rap”
Bizde bunu en iyi uygulayan hip hop sanatçısı Norm Ender…
Hip Hop'a çok güçlü melodik bir yapı getirdi.
Aslında bu tarz eskiden beri deneniyor. Bu da çok iyi bilinen melodi yapısı kuvvetli şarkıları rap bölümlerle birleştirmek….
Mesela Kendrick Lamar'ın 1.2 milyar kere dinlenilen şarkısı “Money Trees" böyle bir şarkı…
Ama özellikle Amerikalı hip hopçular son zamanlarda işin boyutunu genişlettiler.
Avrupa'nın en romantik şarkılarına sardılar.
Kötü Tavşan bizim neslin kadınların kulağına fısıldadığı en romantik şarkısına dadandı
Son örneği de son üç yılın en hızlı yükselen hip hop ve reggaeton ismi Bad Bunny'in( Kötü Tavşan Kardeş) geçen hafta çıkan “Monaco” isimli şarkısı.
Charles Aznavour'un streaming platformlarında en çok dinlenen şarkısı “Hier Encore”u rap haline getirdi.
1964 yılında çıkan bu şarkı, aynı zamanda dünyada da en çok bilinen Fransız parçalarından biri oldu.
Charles Aznavour bu şarkıyı 40 yaşına girdiğinde yazmıştı ve bir erkeğin hayat muhasebesini çıkardığı ilk yıl gibi hafızalarımıza kazınmıştı.
“Daha dün 20 yaşındaydım ve zamanı okşuyordum” diye başlayan sözler, bizim neslimiz erkeklerinin kadınların kulağına en çok fısıldadığı sözlerden biri olmuştu.
Çok özel bir yeri vardır yani bu şarkının bizlerin romantik kataloğunda.
Paul Anka bu şarkıyı “Yesterday When I Was Young” adıyla aranje etti ve Frank Sinatra'ya verdi.
Ve böylece bu Fransız şarkı bütün dünyanın şarkısı haline geldi.
Sıra Ufuk Güldemir'in cenaze şarkısına mı geldi?
Frank Sinatra'nın parlattığı öteki Fransız şarkısı ise Claude François'in “Comme d”Habitude” adlı parçasıydı.
Onu “My Way” adıyla ingilizce söyleyince, o da 50'li, 60'lı yaşlarımızdan itibaren “ölüme hazırlık” hafızamıza girdi.
Çünkü hepimiz arkamızda aynı cümleyi bırakmak için sıraya girdik artık:
“Bu hayatı kendi çizdiğimiz yolda yürüdük…”
Rahmetli Ufuk Güldemir'in cenazesinde çalınmasını istediği şarkı buydu.
Ve öyle de yapıldı.
Unutmayalım ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da en sevdiği şarkılardan biri buydu.
Bunun hikayesini de yazmıştım, birazdan hatırlatacağım yeniden o mülakatı.
Ama önce Selçuk Yöntem'le meselemizi halledelim.
Harika bir yaylı sazlar girişi, arkasından tak tak ağır hip hop
Bad Bunny'nin geçen hafta çıkan yeni şarkısının adı “Monaco”
Şarkı, Aznavour'un Hier Encore şarkısının girişindeki yaylı sazlar partisyonu ile başlıyor.
Sonra Bad Bunny giriyor ve damardan en klasik, en pür haliyle bir rap partisyon patlıyor.
Sonra araya yine Aznavour'un kendi en klasik yorumuyla bir bölüm dinliyoruz.
Tam çıkaramadım ama galiba sesi Aznavour'a çok benzeyen biri söylüyor.
İçimdeki muzır uyanınca anında Selçuk'a gönderdim
Ben şarkıyı sevdim. Tabii her hip hop dinleyişimde içimdeki muzır hergele hala uyanıyor ve ve şarkıyı anında Selçuk Yöntem'e gönderiyorum.
Artık iyi biliyorsunuz. Ne de olsa Zühal Olcay'ın eski eşi. Zuhal harika bir şarkıcı, Selçuk çok iyi bir müzik dinleyicisidir.
Ancak bazı yeni müzik tarzlarına bir türlü benimsetemez.
Müzik muhafazakarıdır yani…
Eminim bu günlerde Beatles'ın yeniden düzenlenen “Now And Then” şarkısıyla acayip nostalji yapıyor, iç geçirip iç geçirip içiyordur Upper Cihangir'de…
Cevabını biliyorum, sırf domuzluğuna gönderdim
Ne zaman böyle bir şarkı göndersem, Selçuk çok nazik biçimde şu cevabı verir:
“Ertuğrul ben bir türlü beğenemiyorum bu şarkıları…”
Bu defa durum çok farklı oldu.
Aslında ne tür şarkıları sevdiğini çok iyi biliyorum ama domuzuna domuzuna damarına basmak da hoşuma gidiyor.
İşte o nazik Selçuk, Charles Aznavour gibi damarlarına işlemiş bir sanatçının, kim bilir hayatının kaç mutlu ve ızdıraplı gecesinin fon müziği olmuş bir “Hier Encore” söz konusu olunca resmen çıldırdı.
İznini alarak yazışmalarımızı aynen aktarıyorum.
"Rezalet bu Ertuğrul, buna nasıl katlanıyorsun?"
SELÇUK: Charles Aznavour'a tecavüz etmişler, rezalet bu Ertuğrul.
BEN: Yeni normal bu Selçuk, alışacaksın.
SELÇUK: Yok öyle yeni normal, sen buna nasıl katlanıyorsun inanılır gibi değil.
BEN: Selçuk ben her günü yeniden yaşıyorum.
SELÇUK: Charles Aznavour'u Berlin'de verdiği 90 yaş konserinde izlemiştim. Yaşasa isyan ederdi buna…
BEN: Ben de onu 94 yaşında Moskova Kremlin'de Sovyet Komünist Partisi kongrelerinin yapıldığı salonda izlemiştim. Ölümle dalga geçiyordu.
Amadeus Mozart 79, Salieri 1
Bad Bunny 170, Aznavour 69
SELÇUK: Adamın kemikleri sızlıyordur vallahi…
BEN: Senin Salieri'nin kemikleri, Mozart'ı dinlerken, ölmeden hayattayken bile sızlıyordu. Sen bugün sahnede Salieri'yi daha fazla yaşatıyorsun ama müzikte Mozart daha fazla yaşıyor. Bak sana bazı rakamlar vereyim. Mozart'ın 21 numaralı piano konçertosu 80 milyon kere dinlenmiş. Salieri'nin en çok dinlenen parçası "Sinfonia in D Major" ise sadece 1 milyon kere… Charles Aznavour'un "Hier Encore" şarkısı 59 yıllık. Spotify'da 69 milyon kere dinlenmiş. Aznavour'un en çok dinlenen şarkısı bu. Bad Bunny'nin, onun şarkısından yaptığı “Monaco” daha bir haftalık ve 170 milyon kere dinlenmiş.
SELÇUK: Ne yapalım, müzikten anlayan insanlar azınlık oldu.
Böylece Selçuk'la bir dahaki hip hop polemiğinde buluşmak üzere vedalaştık.
* * *
İGA: Mescit dışında öteki semavi dinler için de ibadet odamız var
Dünkü yazımda İstanbul Hava Limanı'nda işaret levhalarında sadece “mescit” yazıldığını, başka inançların insanlarının da düşünülerek niye “prayer room” yani “ibadet odası” yazılmadığını sormuştum.
İGA Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Şengül bir açıklama gönderdi. Aynen aktarıyorum:
“Hava limanımızda öteki semavi dinlere ait dua odalarının yerlerini gösteren tabelalarımız mevcut. Ama tabi ki mescit yönlendirmelerimiz biraz daha fazla. F pier bagaj alım katı, yolcu karşılama katında bu odaların kapısında tabelalar var.“
Bunu öğrendiğime sevindim. Ancak ben İstanbul Hava Limanı'nı en çok kullanan yolculardan biriyim ve bugüne kadar ana yollarda hiç bu tabelalardan görmedim. Ana yollarda sadece “mescit” tabelaları var. Bunların hepsinin yerine “prayer room” tabelası koymak daha doğru olmaz mı? Mesela Münih Hava limanında bütün tabelaların üzerinde sadece “prayer room” yazıyor. Yani hiçbir yerde “chapelle” gibi bir ifade yok. Nitekim Dalaman Hava Limanı'nda sadece “prayer room” ifadesi var. Ancak öteki dinler için de ibadet odalarının bulunması çok güzel ve yerinde bir karar. Kutlarım.