13 Nisan 2025 07:00
Güncelleme: 13 Nisan 2025 06:56
Geçen hafta Spotify ve öteki streaming platformlara beni çok şaşırtan bir şarkı yüklendi.
Şarkı, Belçika gibi küçük bir ülkenin göçmen bir şarkıcısı Stromae’nin daha önce çıkmış “Ma Meilleure Enemie” (Benim En İyi Düşmanım) şarkısının bir remiksiydi.
Stromae genç bir şarkıcı.
Bu remiksinde yanına başka genç şarkıcıları da almıştı.
Pomme, Elyanna, Arcane ve League of Nations grubu.
Müziği çok yakından takip eden bir insanım.
Stromae dışındakileri duymamıştım.
Oraya kadar normaldi.
Son yıllarda genç starlar birbaraya gelip remiksler yapıyordu.
Ancak bu defa aralarına öyle bir grubu da almışlardı ki, şaşırdım.
Bu genç insanların arasında Coldplay gibi süper üstü hiper bir grup da vardı.
Şu anda Taylor Swift’le birlikte dünya konser sosyolojisini radikal biçimde değiştiren bir gruptu.
İşte o Coldplay, Belçika gibi küçük bir ülkenin, Stromae gibi aslında lokal sayılabilecek bir sanatçısı ile yan yana gelip onun şarkısına adeta back vokal yapıyordu.
Müzikte “kibrin yıkılışı” anlamına geliyor bu.
Daha önce Elton John da Dua Lipa gibi Arnavut asıllı gencecik bir kızla bir araya gelmiş ve onun 2 hit şarkısından oluşan Cold Heart şarkısını söylemişti.
Bu şarkı dün itibariyle sadece Spotify’da 2.3 milyar kere dinlenmişti.
Pop müziğin en süper isimleri Z kuşağının en gençleri ile yan yana gelmeyi öğrendiler.
Çünkü onlar 20’nci yüzyıldan kalmış yaşlı ve bezgin ama muhteris siyasetçilerin dünyasından çok farklı bir dünyada yaşıyorlar.
O paralel dünyada kibir duvarları yok.
Çünkü…
Şimdi sıkı durun.
ChatGBT’ye girin ve şu soruyu yazın: “Spotify’a günde kaç şarkı yükleniyor?”
Gelecek cevap şu olacak:
100 bin şarkı.
Yanlış okumadınız, Spotify’a her gün 100 bin şarkı yükleniyor.
Bunların çok çok büyük kısmı yeni.
Ama bir kısmı da artık kaybolmuş, ama yeniden bulunup yüklenmiş kayıp şarkılar.
Bu 100 bin şarkının kaçı Türkçe bilmiyorum.
Ama Türkçe bugün İngilizce, Çince, İspanyolcadan sonra en çok konuşulan dillerden biri.
ChatGBT’ye kaç Türkçe şarkının yüklendiğini sordum.
Belli bir sayı yok. Ama her hafta yüzlerce, hatta binlerce Türkçe şarkının yüklendiğini söyleyebilirim.
Yani haftada 700 bin şarkı.
Bu da ayda 3 milyon, yılda 36 milyon şarkı demek.
Ve dünyayı bu 36 milyon yeni şarkının birinden bile haberi olmayan yaşlı 20’nci yüzyıl kalıntısı adamlar yönetiyor.
O kadar biçareler ki, ellerindeki tek silah despotluk.
Bilgisizliklerini de çaresizliklerini de ancak genç insanları susturarak, bastırarak, hapsederek tatmin etmeye çalışıyorlar.
Sadece 36 milyon yeni şarkıdan birini bile bilmiyor değiller.
Ekonomiyi bildiklerini iddia ediyorlar.
Çuvallıyorlar.
Çok fena çuvallıyorlar.
Dış politikayı bildiklerini iddia ediyorlar.
Kan gölüne döndü Orta Doğu.
Ne Gazze’de kanı durdurabiliyorlar ne Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını…
Daha geçen hafta dünyanın en büyük devletinin başındaki adamın ekonomi konusundaki cehaletini bütün dünya gördü.
Ne yazık ki o cehaletin bedelini 21’inci yüzyılın çocukları ödüyorlar.
Bizlerin çocukları yani…
Ben artık 78 yaşına girmiş bir insanım.
Benimle aynı yaşlara gelen Ankara’nın yaşlılarına sesleniyorum.
Yılda 36 milyon şarkının yüklendiği bir dünyada genç insanları anlamaya çalışın diyeceğim ama çok umutsuzum.
Yaşlılığı biliyorum. Her geçen gün çaresizliğinizin ve komplekslerimizin bizi karadeliklere çektiği bir hayata mahkumuz artık.
Çıkamıyoruz artık bu girdaptan.
Yani yapılacak tek şey var.
Bırakmak...
En azından vicdanlı olmak... Adalete, demokrasiye, insan haklarına saygılı olmak.
Bu çocukları, seçilmiş genç siyasetçileri, genç aydınları, gazetecileri, sanatçıları hapse tıkarak çıkamazsınız bu çaresizlik labirentinizden.
O labirent sizin kendi kendinize inşa ettiğiniz kaotik bir dolambaç.
Bakın Rusya ve Amerika gibi bir zamanların 2 süper gücü, 2 yaşlı otokratın elinde ne gülünç ve zavallı durumlara düşüyor.
Ama o “makarnacı” diye küçümsenen eski kıtada İtalya’ya bakın.
Sayın Mehmet Şimşek, hadi ötekiler bakmıyor, özellikle siz bakın.
Siz muhalifleri, gençleri, aydınları, iş insanlarını, gazetecileri, sanatçıları içeri atarken İtalya ne oldu farkında mısınız?
Dünyanın dördüncü ihracat devi oldu.
Sizler burada aylık üç beş milyarı rekor diye övünçle anlatırken İtalya; ABD, Çin ve Almanya’nın arkasında en büyük dördüncü ihracat ülkesi haline geldi.
Yüz ölçümü Türkiye’nin yarısından küçük bir ülke.
Nüfusu Türkiye’nin 3'te 2'si.
Şimdi sizi çok acıtacak bir şey söyleyeceğim.
Bu ihracatı neyle mi yaptı?
Hani sizin şu çok övdüğünüz ama siyasal slogan haline getirdiğiniz için deforme edilen o iki kelime var ya…
Milli ve yerli…
İşte o kelimeleri yeniden yorumlayarak.
Ürünü değil, “İtalyan” markasını milli hale getirerek…
Üretimi ise nerede gerekiyorsa orada yaparak.
Ama hepsinden önemli bir şeyle…
Demokrasiden, insan haklarından, siyasi otoriteden, bağımsız ve tarafsız adaletten tek santim taviz vermeden.
Seçilmiş yerel yöneticilerini, kayyımlarla, kumpaslarla, yargı darbeleri ile yok etmeden.
Daha doğrusu “edemeden.”
Yani yok etme gücüne sahip olmadan, cüret bile edemeden.
Ülkede hiçbir gücün bu saydıklarıma parmağını dokunmasına izin vermeden.
Ben bu satırları yazarken Spotify’a yeni bir şarkı daha yükleniyordu.
Amerikan müziğinin genç seslerinden Miley Cyrus’ın yeni şarkısıydı bu.
Adı çok anlamlı.
“End of the World...”
Dünyanın Sonu…
Şarkı Türkçe olarak şunları söylüyordu:
“Bu sabah uyandın ve bana ağlamak istediğini söyledin
Gökyüzü 4 Temmuz’da bir kuyrukluyıldız gibi kayıyordu
Haydi dünyanın sonu değilmiş gibi yapalım…”
Evet, dünyanın sonu yaklaşıyor.
20’nci yüzyılın Trump, Putin, Netanyahu gibi yaşlı muhterisleri, kendileriyle birlikte dünyayı da yakmak için ant içmişler gibi amok koşusu yapıyorlar.
Ama bu acımasız ve vicdansız amok koşusu dünyanın değil…
Onların sonu olacak.
Yazıyı Coldplay ve Stromae’nin şahane şarkısı ile bitiriyorum.
“Ma Meilleure Enemie…”
Gençler bilin ki biz gelmiyoruz, gidiyoruz.
Sizin en iyi düşmanınız ancak kendiniz olabilirsiniz.
20’nci yüzyılın muhteris siyasetçileri gidici.
Emin olun Trumplar, Putinler, Netanyahular vs vicdansızlıkları kadar güçlü değiller.
Önlerinde kalan sizinkinden çok ama çok daha kısa ömürleri kadar miatları var.
Ve o miatlar doldu dolacak.
Bakın Trump’a… Saçmalıyorlar. Baskıyla, korkutarak ayakta durmaya çalışıyorlar.
Gittikçe zavallılaşıyorlar.
Bense…
Evet, ben de yaşlıyım.
Ama her hafta Spotify’a konan şarkılardan en az 200 tanesini dinlemeye çalışıyorum.
Mesela, “arta kalan şu zamanımda”, 2 gündür Bad Bunny’nin yeni albümünün "NUEVAYol” şarkısına fena halde kaptırdım kendimi.
Çaresiz anlarımda içimdeki genç şeytan depreşiyor ve beni bu şahane ritme davet ediyor.
Sağ olsun, iflah olmaz iyimserliğim de bütün ikna kabiliyeti ile beni bu şahane dansa tahrik ediyor.
Eh ben de 78 yıldır hazırım baştan çıkarılmaya.
Memleketin bunca meselesi varken…
Bırakıyorum kendimi.
Arabanızı park ederken iki kere düşüneceksiniz |
© Tüm hakları saklıdır.