Size dün akşamdan iki Türkiye manzarası anlatacağım.
Aşağı yukarı aynı saatlerde birbirinden 60-70 km mesafede iki Türkiye tablosu.
Saat 20.15…
Ajda Pekkan konserine girmek için Beşiktaş Tüpraş Stadı’nın kenarından aşağı doğru yürüyorum.
Tam bir maç kalabalığı…
Ajda Pekkan konseri
Önümde bir maç yürüyor kalabalığı ve yarısı kadın
Askılı elbiseli, şortlu, mini etekli kızlar, başörtülü kızlar, sakallı erkekler, uzun saçlı, dövmeli erkekler…
Önümde tam bir Türkiye fotoğrafı…
Kimse kimsenin umurunda değil…
Hayatın normal akışı tam bu işte…
Benim gibi 77 yaşına gelip de bu ülkenin acılı tatlılı 50 yılının tanığı bir insan için çok huzur verici bir kalabalık.
“Galiba sonunda bu meseleyi çözdük” diyorum.
Çözümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin hakkını teslim ediyorum…
Tam o sırada 60 km ötede benzer tablo ama çok farklı bir adam
Ama o sırada bilmiyorum ki, bulunduğum yerden 60-70 km öteside bir başka Türkiye tablosu yaşanıyormuş.
Yer Gebze Anadolu Lisesi…
Orada da tıpkı Beşiktaş stadındaki gibi bir insan kalabalığı…
Birçok aile çocuklarının mutluluk gününü yaşamaya gidiyor.
Muhafazakâr aileler var, daha az muhafazakarları var, çok modernleri var.
Kızlar o geceye özel hazırlanmış
Dünyanın her yerinde olduğu gibi kızlar o geceye özel hazırlanmış.
Hepsi kendine yakışanı, kendi yaşam tarzına uygun kıyafeti giymiş.
Ama o ne…
Aralarından bazıları annelerinin babalarının, dedelerinin, anneannelerinin babaannelerinin, kardeşlerinin öteki velilerin gözü önünde engelleniyor.
Diploma törenine sokulmuyorlar.
Sebep?
Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı Kirazpınar Mahallesi’nde bulunan Alaettin Kurt Anadolu Lisesi
Durudan vazife çıkaran bir ahlak zaptiyesi “dur” diyor
Müdür Bey öyle emretmiş.
Çünkü kendi kafasından bir kıyafet nizamnamesi hazırlamış.
Bu kafadaki adamlar için ölçü zaten dünden belli.
“Milli örf ve göreneklerimize” uygun değil.
Neymiş uygun olmayan o şey?
Kızların kılık kıyafetlerine bakıyorum.
Aynı saatlerde benim kız torunumun, erkek kardeşinin diploma törenine giderken giydiği elbisenin aynısı.
Yaz sıcağı, kolsuz elbiseler. Etekler dünyanın birçok yerindeki kızlarınki gibi kısa…
Bir zamanlar başörtülü kızı sokmayan kafa ile aynı kafa
Uymamış kıyafet zaptiyesi müdür beyin uydurduğu ahlak ve kıyafet nizamnamesine.
Sokmuyor kızları içeri…
Tıpkı bir zamanlar üniversite kapılarında başörtülü kızları kapıdan sokmayan zaptiyeler gibi…
Devir değişmiş, kafa aynı kafa…
Kendine güya laik diyenler gitmiş, kendine güya Müslüman ve muhafazakâr diyenler gelmiş.
“Saçının, başının, kılık kıyafetinin, ahlakın, örf ve adetin kanunlarını ben yazar, ben uygularım” diyen aynı kafalar…
Okula jandarma çağrıldı
O Türkiye Yüzyılı bu mu olacak yani?
Eee hani geçmişti o günler… Hani artık toplumca kılık kıyafet meselesini çözmüştük.
Hani kızların kıyafetini, başını artık mesele etmeyecek bir “Yeni Türkiye” vardı artık.
Hani “Türkiye Yüzyılı” olacaktı bu yüzyıl…
Masal…
Haydi onlara “28 Şubat artığı” diyorduk, bunlara ne artığı diyeceğiz?
Şuraya yazıyorum…
Bu adama biraz daha yüz verin.
Kendim kadar eminim o okulun kapısından bir “ikna odası” açacak.
İyi de o kafaya “28 Şubat artığı” diyoruz.
Bunlara ne artığı diyeceğiz?
O 28 Şubat post-modern darbenin adıydı.
Bu hangi rejimin, hangi dönemin, hangi post modern bilmem neyin adı…
Madem böyle iş okul kapılarında ikna odası açma noktasına geldi, haydi koyalım artık bunun da adını…
Hangi dönemin hangi rejimin artığı bu?
Çekinmeden söyleyelim…
Söyleyeyim mi öteki ikna odacılar gitti, bunlar da gitsin.
Milli Gençlik Vakfı ve Anadolu Gençlik Derneği, şarkıcı Melek Mosso'nun "ahlaksızlığa özendirdiği" öne sürerek Isparta Belediyesi'nden konserin iptal edilmesini istemişti. Belediye ise konseri yasaklamıştı, 2022
Birden aklıma geldi; nerede o konser yasaklatan kasaba çeteleri?
Birden aklıma geldi…
Geçen yaz bu ülkede bazı kasaba ve şehirlerde bir takım ne idüğü belirsiz dernekler türemiş ve kasaba ahlakına hiza vermeye soyunmuşlardı.
Eciş bücüş yazıları ile karaladıkları sözde bildirilerle terör estirmiş, belediye başkanlarına, kaymakam ve valilere gençlerin konserlerini, festivallerini yasaklatıyorlardı…
“Ali Kıran baş kesen” ahlak çeteleri haline gelmişlerdi sokaklarda.
31 Mart akşamı hepsi birden toz oldular sokaklardan
Sonra hop bir 31 Mart akşamı geldi…
Ne oldu bu türedi dernekler ve yerden bitme ahlak zabıtaları…
Mesela Balıkesir ve Denizli’dekiler…
Bu adamlara uyup konser yasaklayan iki şehrin belediyeleri artık CHP’nin.
O ahlak çetelerinin belediyelerdeki mamaları kesilince daha o gece ortadan yok oldular.
Elbisesi gerekçe gösterilerek mezuniyet törenine alınmayan kız öğrenci
Şu soruyu sormalıyız: Nereden ve kimden cesaret alıyor bu müdürler?
Bitmedi…
Eğer bu ülkeyi seviyorsak,
Eğer bu ülkenin eşit vatandaşları isek,
Şu sorunun cevabını bulmalıyız artık.
Ahlak zabıtaları bu cüreti bu cesareti nereden kimden alıyorlar.
Bu sadece beni değil, AKP’yi ve ona oy veren insanları da ilgilendiriyor.
Nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz.
Yirmi yıldır bize vaadedilen “Kimse kimsenin kıyafetine, hayat tarzına karışmayacak” Türkiye’sinde mi…
Yoksa bu mahalli ahlak zabıtalarının, İran’daki gibi okullarda, sokaklarda çeteleştiği bir Türkiye’de mi…
Başörtüsü yasakları döneminden, başörtülü öğrenciler
İkna odalarını yaşayanlar, okul kapısından çevrilen bu kızlarla empati kurabiliyor mu?
Özellikle o eski günlerde ikna odaları trajedisini yaşayan başörtülü kadınlara soruyorum bunları…
Önceki gün okulunun kapısından çevrilip diploma alması engellenen bu kızlarla biraz olsun empati kurabiliyor musunuz?
Neyse ben size bugün bir akşam önce o harika Türkiye kalabalığı içinde girip izlediğim şahane Ajda Pekkan konserini anlatacaktım.
Yine de anlatacağım…
Çünkü asıl Türkiye Yüzyılı’nı o konserlere yan yana giden kızlar erkekler yazıyor.
Ajda Pekkan konseri
Madonna dahil bugüne kadar böyle derin bir sahne görmedim
Konser tek kelime ile şahaneydi…
Bugüne kadar Türkiye’de gördüğüm en iyi, en derin teknolojik olarak en ileri sahneydi.
Buna Madonna, Beyonce, Michael Jackson konserleri de dahil.
"Önümüzden 50 yıllık bir Türkiye geçti"
Sanki bir Broadway ellinci yıl müzikaliydi
Önümüzden 50 yıllık bir Türkiye geçti.
Hepimizin Türkiye’si…
Mazhar ve Fuat bize inanılmaz anlar yaşattı.
Özkan’ın bıraktığı o hüzün boşluğunda öyle bir “Ele Güne Karşı” söylediler ki…
MFÖ tam kadro oradaydı.
Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Ajda Pekkan
Bir daha zor görebileceğimiz bir düetler resmi geçidi
Nilüfer, Mabel Matiz, Cem Adnian, Hande Yener, Işın Karaca, Semicenk, Murda …
Bize belki de bir daha hiçbir yerde göremeyeceğimiz düetler resmi geçidi yaptılar.
Norm Ender ve korosu artık Cumhuriyetin yıkılmazlığının sembolü olan “Parla”yı şahane söylediler.
Ve Selda…
Biricik Selda Bağcan’ımız…
Ajda’ya cömertçe dile getirdiği güzel sözler ile daha da büyüdü gözümde.
Ajda Pekkan Kimler Geldi Kimler Geçti'yi söylerken
Böyle bir “Kimler Geldi Kimler Geçti” görülmemiştir
Tabii ki Ajda’nın, hayatımın sonuna kadar unutamayacağım şahane “Kimler Geldi Kimler Geçti”si
Her birimiz kim bilir kaç defa söylemişizdir bu şarkıyı kendimiz için veya bir başkasına…
Ama o şarkı 35 bin kişi ile birlikte Atatürk’e bakarak söylenmişse…
Selda Bağcan ve Ajda Pekkan
Konserin geç başlaması ve arızalar gözümüze batmıyor
Dans grubu çok iyi.
Ama arkadaki orkestra var ya…
Tarık Sezer’in yönetiminde…
İşte o orkestra gece boyunca harikalar yaratıyor.
Ufak tefek arızalar, trafik yüzünden stada geç girilmesi, konserin bir saat geç başlaması…
Hiçbiri batmıyor gözümüze…
Bu gece buraya eğlenmeye geldik.
Hatırlamaya…
Birlikte yaşadığımız ve yaşayacağımız bu harika ülkeyi daha da sevmeye…
Ajda Pekkan konserini 40 bin kişi izledi
İstanbul’da önceki akşam 200 bin kişi sokaklardaydı
İsmet Berkan önceki gecenin bir bilançosunu çıkarmış.
Ajda Pekkan’ın konserinde 40 bin kişi.
Megadeath konserinde 10 bin kişi.
Ülker Arena’da Fenerbahçe Beko Efes maçında 20 bin kişi…
Lokantalar, tiyatroları, kafeleri eklerseniz 200 bin kişi diyebilirsiniz.
Türkiye bir süredir kaybettiği Akdenizlilik ruhunu yeniden bulmaya çalışıyor.
Ve birkaç kendini bilmez ahlak zabıtasının bu keyfimizi kaçırmaya gücü yetmeyecek.
Artık bunu çok iyi biliyoruz.