Maça Kızı gecesi ve Bedri Baykam'la...
02 Aralık 2022 10:27
Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, Miami Art Basel Sanat Fuarı ve haftasından Miami Art Basel Sanat Fuarı ve haftasından izlenimlerini aktarmata devan etti. Özkök, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Noel'de kapalı olan Hilton Asmus Gallery’i rica üzerine açtırarak ziyaret ettiğini yazdı.
Özkök'ün "Noel günü sanat galerisini açtıran külliye mensubu kim?" başlıklı yazısı şöyle:
Noel günü sanat galerisini açtıran külliye mensubu kim?
Miami Art Basel sanat fuarında ikinci ve son günümüz bugün…
İkinci gün Miami Kongre Merkezi'ndeki ana salonları gezdim.
Ama önce başlıktaki sorunun cevabından başlayayım, çünkü gezinin gazetecilik diliyle en “Juicy” olayı buydu.
Düşünebiliyor musunuz içinde “külliye” var, "Noel tatili” var.
O tatil günü günü açtırılan bir sanat galerisi var.
İsterseniz başından başlayayım.
Bir akşam önce Contemporary İstanbul gecesinde sanatçı Bedri Baykam'la karşılaştım.
İki 68'li ve eski Ankaralı, eski Parisliyiz: her karşılaşmamızda konuşacak çok şey oluyor.
Bedri'nin 4 eseri Miami'de aynı zamanda açılan “Art Context Fuarı'nda” sergileniyor.
Beni oraya davet etti.
Eserlerinin sergilendiği yer Hilton Asmus Gallery…
Gittiğimde Bedri trafiğe takıldığı için henüz gelmemişti.
Ben de galerinin sahibi Arica Hilton ile tanışıp sohbet ettim.
Soyadı Hilton ama Mersinli bir ailenin kızıymış.
Chicago'da doğmuş. Soyadı Hilton olan biriyle evlenip boşanmış. Ama bu Hilton'un bildiğimiz Hiltonlarla ilgisi yokmuş.
Türkçeyi kırık bir aksanla konuşuyor.
Çok güzel bir galeri. Merkezi Chicago'daymış.
Türkiye'de bazı varlıklı kişilerin evinde gördüğüm harika yüzücü heykellerini yapan Carol Feuerman'ın ve Christina Mittermeier'in bazı eserleri vardı. Hepsi iyi seçilmişti.
Noel günü Türk Büyükelçiliği'nden gelen ilginç bir rica telefonuBedri'yi beklerken geçtiğimiz Noel'de kendisini çok etkileyen bir olayı anlattı. |
İstanbul'da Piramid Galerisi'nden bildiğim 4D eserini getirmiş buraya.
Benim de çok beğendiğim eserler bunlar.
Tabii ki bizim neslimizi çok etkileyen Jack Kerouac gibi yazarlar, Jackson Pollock gibi ressamların etkilerini yansıtan harika bir tablodur “Exprressive Beat.”
Zaten sergideki eserlerden biri de “Genç Jackson Pollock” adını taşıyor.
Tabii madem Miami Art Basel Fuarı'ndayız, Bedri Baykam'ın şapkası ve kıyafetinden söz etmeden de geçemem.
Herhalde buradaki Türklerin en avantgarde kıyafeti ondaydı.
Aslında avantgarde değil vintage demek daha doğru.
Çünkü ceketi, şapkası, üzerinde madalya ekibi düğmeleri ile Paris Belle Epopue ile 1950'ler Saint Germain arasında kararsız kalmış gibiydi.
Çok yakışmış ve çok da sevdim.
Bence rengarenk bluemint gömleğimle yanında daha çok bir “Hawaii hulahopçusu” gibi kaldım.
Ama bir gün önce Kongre binasında sergiyi gezerken iki kişi durdurup iki sezon önce aldığım blumint gömleğimi sordu.
Şunu da belirteyim. Miami'de kaldığım sürece beyaz Abdullah Kiğılı sneaker, Mudo ceket, blumint gömlek, mavi tişört ve blue jeanli gezdim.
Tamamen milli ve yerli yani…2
Miami'de hafta boyunca en başarılı 'event' neydi?Şimdi geliyorum, bana göre bütün Miami Sanat Haftası'nın en başarılı ve ilginç “event”ine… Bir software mimar ve masalar nereden geldi?Çadırın tavanını ünlü sanatçılarımızdan Elif Uras ve İdil İlkin hazırlamışlar. “Software mimar”, Mehmet Ali Uysal çadırın mimari tasarımını yapmış. |
Gelelim menüye…
Tabii Bodrum Maçakızı söz konusu olunca daha İstanbul'dayken bazı muzip gazeteci arkadaşlarım sormaya başladı:
Lahmacun var mı? Fiyatı kaç dolar? Türkiye'den ucuz mu pahalı mı…
Maçakızı'nın meşhur pazar brunch menüsündeki mantı olacak mı…
Hayır benim kinayeci, muzip güzel kardeşlerim. Lahmacun ve mantı yoktu.
Ayrıca davetti yani yemekler paralı değildi.
Tatmin olduysanız ciddiyete dönelim.
Hiç abartmadan söyleyeyim.
Son zamanlarda gördüğüm en zarif menüydü diyebilirim.
Külliye'nin meşhur ejder meyveli smoothie'si kadar renki bir menüMenü şöyleydi: Akla gelen soru: Menünün altunda yazılı o üç isim ne?Sanırım benim gibi sizin de aklınıza şu iki soru gelmiştir. |
Bu arada Uludağ markasını bu iki büyük marka ile yan yana getiren Uludağ'ın sahipleri Levent ve Ömer Kızıl'ı da kutlarım.
Bir marka imajı böyle yükseltilir. Tabii masalara servis edilen Dice Kayek imzalı Uludağ maden suyu şişeleri de pek çok yabancının dikkatini çekti.
Dice Kayek markasının kurucuları Ece ve Ayşe Ege, Bursa'da ünlü Petek Apartmanı'nda Levent ve Ömer Kızıl kardeşlerle birlikte büyüdüler. Miami'de yoktular ama kulakları epey çınlatıldı.
Aklınıza bir de şu soru gelmiş olabilir:
Bu da ötekiler gibi “Türkün Türk’ü ağırladığı” bir davet miydi?
Kesinlikle değildi.
Tanınmış birçok Türk vardı.
Ama tanımış ve tanımadığım birçok yabancı da vardı.
Onların sayısı Türklerin belki üç dört katından fazlaydı.
Mesela Mudo mağazalarının kurucusu Mustafa Taviloğlu beni, geçenlerde Stone Island markasını da alarak büyüyen Moncler markasının kurucusu ve sahibi ile tanıştırdı.
THY'nin sürprizi Johnny Depp mi yoksa George Clooney mi?Dün Türk Hava Yolları'nın herkese “Voaavvv “ dedirtecek bir ünlüyle görüşmeler yaptığını yazmıştım. |
Evet bütün dünya sanat çevrelerinin gözünün çevrildiği Miami Art Basel Sanat Fuarı ve haftasından izlenimlerim bunlar.
Sizi memleketin bitmeyen meselelerinden, konuşan kafaların ceberrütünden iki gün olsa da kurtarabildiysem ne mutlu bana…
Ama isterseniz, “Memleketin bunca meselesi varken sen nelerle uğraşıyorsun” deyip kalayı basabilirsiniz de…
O zaman tekallüs etmiş (kasılmış) hançerinizi biraz gevşetip, rahatlatabildiysem yine ne mutlu bana…
Bugünden itibaren vatana dönüyorum ve objektifimi seviyeli magazinin mutena muhiti Upper Cihangir'e çeviriyorum yine…
Gerçi son zamanlarda çok sıkıcı bir yer haline geldi ama olsun…
Yerli ve milli olsun bizim olsun…
© Tüm hakları saklıdır.