Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
Dün sabah keyifli bir havada uyandım, cep telefonunu açtım…
Veeee…
Karşıma o haber düştü.
Kars’ta bir imam hatip okulunda bir uygulama başlamış.
Sınıfa bir maket mezar koyup, anneniz ölünce onun kabrinin başında nasıl ağıt yakacaksınız uygulaması…
Dehşete düştüm…
Ve bir anda kendi kendime söylenmeye başladım.
Yahu imam efendi... Sen hiç çocuk olmadın mı be kardeşim
Yahu bu nasıl bir kafadır?
Nasıl bir zihni çarpıklık, saplantıdır…
Be adam sen hiç çocuk olmadın mı?
Çocuğun yok mu senin…
O yaşlarda bir çocuğun en büyük travmasının, korkusunun, anne ve babasını kaybetmek olduğunu sana bir Allah'ın kulu söylemedi mi…
Hiçbir insani duygu yok mudur senin içinde…
Ne demektir bu yahu?
Okulun öğretmen odasına bir anne öğretmen sormadı mı?
Hadi o imamın kafasını bir kenara koydum.
O imam hatip okulunda yok mudur aklı başında bir yönetici…
Öğretmenler odasında çocuğu olan bir anne öğretmen demedi mi o adama; “İmam efendi sen neyin uygulamasını yaptırıyorsun benim çocuğuma…”
Ben öldüm de, çocuğum arkamda nasıl ağıt yakacak bunun kostümlü provasını mı…
Batsın senin uygulaman…
Demedi mi, diyemedi mi bunu…
Eee milli eğitim bakanı 'Tarikatı okula sokacağım' demişse eğer...
Diyememiştir…
Senin Milli Eğitim Bakanın 'Ben okullara tarikatları sokacağım' demişse..
İmamları okullara gönderip çocuklara ahlak dersi verdireceğim demişse…
Pedagoji, psikoloji eğitimi almış öğretmenlerini devre dışı bırakıp…
Kafayı, çocuklara matematik, kimya, fizik, sosyal bilimler öğretmek yerine tarikatlara, imamlara takmışsa…
Olacağı buydu…
Durun bu daha başlangıç…
Daha ne sivri akıllı adamlar çıkacak göreceğiz o okullarda…
Çocuklar gelin bahçeye çıkalım o imamla bir uygulama yapalım
Ben imam hatip okulları da olsa, kendilerine o maket mezar eğitimi yaptıran imam var ya işte onu ti’ye aldıklarına eminim.
Onlara mütevazı bir önerim var…
O maketçi imam hoca var ya...
Çocuklar işte o imama şu harika öneriyi hemen götürün…
İmam efendi çok mu meraklısın bu ahiret 'App’lerine…
Hadi bir uygulamalı ders de bahçede yapalım…
Çıkar bizi bahçeye…
Kazalım hep birlikte önüne bir maket mezar…
Bir de maket tabut…
Maketçi hocam, gir o tabuta…
Hep birlikte koyalım seni o mezara…
(Desek hiç merak etme sığarsın, bol bile gelir sana…)
Örtelim üstünü kara toprakla…
Al sana uygulamalı bir “Kabir azabı” dersi…
Sen değil misin bize maket mezar başında ağıt yakmayı öğreten...
Nasılsa bize maket mezar başında ağıt yakmayı öğrettin…
Yakarız her türlü ağıtı senin mezarının başında.
Sonra çıkarırız seni o mezardan, açarız tabutunun kapağını…
Sen de bu harika uygulamada öğrendiğin her türlü ahiret uygulamasını bize anlatırsın…
Nasıl? Harika bir fikir değil mi sayın hocam…
App harika…
Ah bir de o tabuta girecek yürekli bir eğitimci imam bulabilsek...
Küçücük çocuğu maket mezar başında ağlatmayı bilir de…
O kabirde kendisi için ağlamaya gelince…
Bu uygulamalı dersi verecek bir imam bulabilir miyiz bir bakalım.
Sayın milli eğitim bakanı, bu kafaları görünce hala tarikat konusunda ısrarlı mısınız?
Sayın milli eğitim bakanı…
Hala tarikatları okullara sokmakta ısrarlı mısınız?
Hala ısrarlı mısınız imamları okullara gönderip, çocuklara ahlak ve din eğitimi verdirmeye…
Bu haberi okurken yanımda Dubai’de çalışan bir dostum vardı.
Ondan öğrendim…
Meğer Dubai’de “Mutluluk Bakanlığı” varmış.
İyi mi…
Bizim çocuklarımıza her gün “şehadetin, şehit olmanın, ölmenin” erdemleri anlatılırken…
Çocukların okullarda yeni yıl kutlamaları bile yasaklanıp, sınıfta mezar başı ağıt yakma dersleri verilirken…
Bir başka Müslüman ülkede insanlarımızı nasıl mutlu ederiz, onlara hayatı güzel yaşamanın yolları anlatılırken; bizdeki Milli Eğitim Bakanlığı, "hayatta nasıl acı çekeriz bakanlığına" dönüşmüş.
Farkında mısınız? Gözümüzün önünde yeni bir cemaat tehlikesi doğuyor
Bu arada şurama kadar gelen bir şeyi de söyleyeyim.
Farkında mısınız, gözümüzün önünde yeni bir cemaat “devletleşmeye” başladı…
Geçen gün sosyal medyada Menzil Cemaati şeyhinin Audi 8 bir arabanın içinde bir yere gidişini izledim.
Etrafında inanılmaz bir mürid kalabalığı…
Her gün önümüze Menzil’in girdiği bir bakanlıkla ilgili haberler geliyor.
Yetmiş altı yaşıma geldim.
1970’lerin sonundan itibaren FETÖ’nün devlete ve topluma nasıl sızdığını ve sonra devletin kendisi haline geldiğini gözlerimizle gördük.
Alnı secdeye varıyor dediğimiz insanlar...
“Alnı secdeye varıyor” diye hep desteklenen FETÖ’nün adaleti, polisi, ekonomiyi, maliyeyi, devleti ele geçirmesine kimse ses çıkartmadı. Çıkaranları da Silivri’ye tıktılar.
Sonunda geldiğimiz yer belli.
Bütün bunlar kollektif hafızamızda capcanlı duruyor.
Ama bakıyorum…
FETÖ hareketinin başındaki kollektif aymazlık aynen Menzil ve başka tarikatlar için de gösteriliyor bugün.
Üstelik bunun gideceği yerin de aynı olduğu konusunda hiçbirimizin şüphesi yok.
Alın yazımız mı bizim bu aymazlık…
Bir de bunları Milli Eğitim müfredatına sokmaya hazırlanıyoruz…
Allah bize doğru yolu göstersin…
Başka ne diyebilirim ki…