Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
Geçen Pazar akşamı Feshane’de açılan ve bu yıla damgasını şimdiden vuran serginin hikayesi, 2022 yılı Eylül ayında, Londra'da Thames Nehri kenarındaki bir binada başladı.
Thames nehri üzerindeki Millenium Köprüsü'nün biraz ilerisindeki bu bina 2000 yılına kadar Bankside Enerji Santralı olarak çalışıyordu.
Şimdi onun yerinde 2000 yılından beri dünyanın en ünlü sanat kurumlarından biri bulunuyor.
İki ünlü mimar enerji santralini modern sanat müzesi yaptı
Bu santral ünlü mimar Jacques Herzog ve Pierre de Meuron tarafından yeniden tasarlanarak 2000 yılında açıldı.
Burası New York’daki MoMa’yla birlikte dünyanın en önemli iki modern sanat müzesinden biri olan Tate Modern…
Bu binada artık 70 bine yakın çok önemli sanat eseri bulunuyor.
Bunlar arasında Picasso, Braque, Dali, Miro, Beuys, Pollock ve Bacon gibi çok ünlü ressamlar var.
Türkiye'den bir heyet 2022'de bu binaya geliyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bir grup, işte o binada 2022 yılının Eylül ayında Türkiye Kültür hayatında şimdiden iz bırakacak büyük bir olay için gözlerden uzak bir toplantı yaptı.
Heyetin başında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat vardı.
Mahir Polat şimdi CHP’nin Fatih Belediye Başkanı adayı.
İki kurum İstanbul’da yapılacak dev bir seri için görüşmelere başlıyordu.
İBB, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100’üncü yılı için İstanbul’da bütün dünyada ses getirecek bir şey yapmak istiyordu.
Hedef ise Tate Modern’le ortak bir iş yapıp, orada bulunan çok ünlü sanat eserlerinden bazılarını İstanbul’da yeniden düzenlenen Feshane’de sergilemekti.
İstanbul'da çok talihsiz bir olayın meydana geldiği hafta
Büyük bir projeydi…
21 ülkeden 57 sanatçıya ait 95 eser sergilenecekti.
Bu, Sabancı Müzesi’nde açılan Picasso sergisinden daha büyük bir projeydi.
İşte o sergi geçen Pazar akşamı Feshane’de açıldı. Açılışta ben de oradaydım.
Serginin açılacağı hafta İstanbul’un kültür ve sanat hayatı bakımından çok talihsiz bir olay yaşanmıştı.
Bu yıl yapılacak olan İstanbul Bienali, yaşanan küratör krizinden dolayı ertelenmişti.
Bu sergi İstanbul'un prestijini tekrar yükseltecek
Tabi bu da hem İstanbul hem de Bienal için tamiri güç bir prestij kaybı demekti.
İşte böyle bir ortamda böylesine dev bir serginin yapılması büyük şans oldu.
Diyebilirim ki; İstanbul Bienali'nin yarattığı bu prestij kaybını çok çabuk kapadı.
Pazar akşamı Feshane'de açılan Tate sergisi İstanbul'a bir Bienal kadar etki yapacak bir kültür olayı olmaya şimdiden aday.
İstanbul son 15 yılda modern sanat öncülüğünü kaybetmişti
Serginin adı “Dinamik Göz: Optik ve Kinetik Sanatın Ötesinde…”
Serginin adı ilk bakışka insana sanattan çok teknik bir konu gibi geliyor ama hiç öyle değil.
1950’lerde başlayan optik sanat sonraki yıllarda hızla yayıldı ve bugün modern sanatın en önemli akımlarından biri haline geldi.
İstanbul, 2010’lara kadar modern sanatın Avrupa’daki en öncü şehirlerinden biriydi.
Birçok koleksiyoncu ve genç sanatçı, modern sanat eserlerini toplamak için İstanbul’a gelirdi.
Ama ne yazık ki, şehir son 15 yılda bu özelliğini kaybetti.
Bunda demokrasinin gerilemesinin de büyük rolü oldu.
Şimdi bu sergi gözleri yine İstanbul’a çevirebilir.
Tate en ünlü küratörünü bu sergide görevlendirdi
İstanbul’a gelen sergide Victor Vaserely gibi optik sanatın bugün dünyadaki en ünlü isminin de eserleri var.
Onun için optik sanatın Picasso’su bile diyebiliriz.
Ayrıca Alexander Calder, Julio le Parc, Lilianne Lijn, Frank Stella, Jesus Rafael Soto ve Kenneth Noland gibi çok ünlü sanatçıların eserleri var.
Serginin küratörü de çok ünlü bir isim.
Valentina Ravaglia…
Ravaglia, Tate Modern’in Sergiler ve Uluslararası Sanat Küratörü…
Yani müze, bu sergi için en önemli küratörünü görevlendirdi.
Tate'nin ilk kadın direktörü açılışta ilginç bir şey açıkladı
Aslında bu sergi dünyayı geziyor.
Daha önce Portekiz’in Porto şehrinde Atkinson Müzesi’nde, daha sonra Şangay’da Pudong Sanat Müzesinde sergilendi.
Pazar akşamı Feshane’de yapılan açılışa Tate’in ilk kadın direktörü olan Maria Balshaw da katıldı.
Balshaw, İstanbul’da sergilenen eserlerin bir bölümünü Londra halkının henüz görmediğini söyledi. Hatta “İçlerinden birini ben de ilk defa burada gördüm” dedi.
Tahminen kaç milyon dolarlık eser var
Tabi herkes gibi ben de bunu merak ettim.
Bu eserlerin parasal değeri neydi? Ne kadarlık bir değer üzerinden sigorta edilmişti.
Aşağı yukarı bir rakam verdiler. Muazzam bir para ama güvenlik nedeniyle bunun yayınlanmasını istemiyorlar.
Ancak şöyle küçük bir izlenim vereyim. Aralarında bugün 10 milyon dolar değer biçilen tablolar var.
Feshane’de sergilenen eser sayısının 95 olduğunu düşünürseniz; gelen eserlerin parasal kıymeti hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.
Bu dev serginin arka odalarında tartışılan ve karara bağlanan 4 konu
Tabii böylesine büyük bir sergiyi gerçekleştirmek hiç de kolay bir şey değil.
Onun için Eylül 2022’den beri perde arkasındaki görüşmeler hakkında bilgi topladım.
Şimdi gelin, sizi Tate’in ve İBB’nin arka odalarında biraz dolaştırayım.
Bu arka odalarda neler konuşuldu, neler karara bağlandı, uygulandı ve bu sergi mümkün oldu...
Arka odada ilk tartışma: Sigortaları kim ve nasıl yaptıracak?
Görüşmelerde Tate yönetimi 4 nokta üzerinde ısrarla durmuş.
Birincisi gelen eserlerin sigorta edilmesi.
Tabii ki bu çapta eserler için bir tür Lloyd garantisi istemişler. Yani İngiltere kurallarına göre çalışan bir sigorta şirketi bulunmasını zorunlu tutmuşlar.
Sigortalar için Tate 2 yol önermiş.
Ya biz yapalım, parası şu kadar olur ve siz ödeyin.
Ya da siz İngiltere’ye akredite bir sigorta şirketi bulup sigortayı kendiniz yaptırın.
İBB, İngiltere ile çalışan bir Türk sigorta şirketine yaptırmış eserlerin sigortasını.
Bu çok daha ucuza malolmuş.
Tartışma konusu 2: Eserleri kim, nasıl taşıyacak?
İkinci konu, eserlerin nakliyesi.
Çok uzmanlık ve ihtimam isteyen bir iş bu.
Yapılan anlaşmaya göre, eserlerin Türk sınırına kadar taşınmasını Tate Modern sağlamış.
Türk sınırından itibaren ise sorumluluk İBB’ye geçmiş.
Türkiye’de bu işi uluslararası kurallara göre yapan ve İngiltere veya başka ülkelerdeki bir şirketle ortak çalışan nakliye şirketleri varmış.
İBB, Bergen isimli Türk şirketi ile anlaşmış ve taşımayı onlar yapmış.
Üçüncü tartışma konusu: Gümrüğe garanti yazısını kim yazacak?
Üçüncü konu gümrük işlemleri…
Bu tür uluslararası sergilerde bu konu çok önemli.
Mesela geçtiğimiz yıllarda Arkas Kültür ve Sanat Merkezi’nin İzmir’de açtığı Picasso sergisinde büyük bir sorun çıkmıştı.
Adnan Menderes Havalimanı’nda bir gümrük memuru “Sandıkları açın Picasso’yu göreceğim” diye tutturmuş, sorunu Ankara’dan zor halletmişlerdi.
Ancak o özel bir kuruluştu.
Yeni öğrendim ki İBB gibi kamusal kuruluşların “garantörlük” hakkı bulunuyormuş.
Yani belediye başkanı veya yetkilendireceği bir kişi gümrük yönetimine bir mektup yazarak eserlerin satılmayacağı, sergileneceği konusunda garanti vererek bu işi çözebiliyormuş.
İBB de bu mektubu Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Özel yazmış.
Tate'nin en ısrar ettiği konu: Giriş bedava olacak
Dördüncü konu, aslında Tate’in en ısrarlı olduğu konuymuş.
Tate Modern bir kamu kuruluşu ve ilke olarak sanatın herkese açık olması ve parasızca ulaşılabilmesi gerektiğini savunuyormuş.
O nedenle Tate Modern parasız gezilebiliyormuş.
İstanbul’daki sergide de Tate’in bu kuralının uygulanmasını istemişler.
Yani Feshane’deki serginin parasız gezilmesi…
Anlayacağınız bu harikulade sergi herkes tarafından parası gezilecek.
Ayasofya'yı 25 euroya gezen bir turistin bu sergiyi bedava gezmesi ilginç
Tabii Ayasofya’yı 25 euroya gezen bir turistin, Feshane’de muazzam bir Tate sergisini bedava gezmesi de ilginç olacak.
Bu arada, sergilenen 95 eserin 70’i İngiliz Devleti'nin varlığına kayıtlıymış.
İki veya üç tanesi özel kişilere aitmiş.
Gerisi ise özel veya kamusal kuruluşlara ait.
Ekrem İmamoğlu'nun neşesi ve morali çok yerinde
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun neşesi çok yerindeydi. Bu morali, konuşmasına da yansımıştı.
Ekibini de çok iyi motive etmiş.
Konuşmasında “İstanbul’un en harikulade sanat eseri kendisidir” dedi.
Bilmiyordum orada öğrendim. Meğer belediyede iki çok önemli yapı oluşturmuş.
Biri “İstanbul Miras” adını taşıyor. Feshane de bu çerçevede restore edilmiş.
Öteki ise yine belediyede bir “Sanat Diplomasi Merkezi” kurmaları.
Yani belediyenin kültür ve sanat alanında bir tür Dışişleri Bakanlığı burası.
Feshane üç dev olayla Bienal'in boşluğunu dolduracak
Feshane’yi son olarak AKP döneminde bir sergide görmüştüm.
Çok güzel bir restorasyon yapılmış ve gerçekten Avrupa çapında bir kültürel faaliyet alanı haline gelmiş.
İstanbul Bienali ertelendi ama Feshane’de sadece bu yıl Bienal kadar önemli üç sergi olacak.
Biri Tate’le yapılan sergi.
Onu yaz sonuna doğru Ahmet Güneştekin’in “Dil ve Mübadele” sergisi izleyecek.
Güneştekin ve MUDO Bienalleri geliyor
Ahmet Güneştekin’in bugüne kadar yaptığı en büyük sergi olacak bu.
Daha sonra ise Mustafa Taviloğlu’nun hayatı boyunca topladığı bütün tablolar sergilenecek.
Öyle sanıyorum ki Taviloğlu sergisi aynı zamanda Türk resim sanatının bir tür Bienali olacak.
Herkese Feshane’deki bu harikulade modern sanat sergisini görmesini tavsiye ederim.
Emin olun dünya çapında bir olay bu.