Hürriyet Yazarı Ertuğrul Özkök, bu hafta üçüncü sayısıyla okurlarıyla buluşmaya hazırlanan Maltepe’nin Nabzı Gazetesi’ne ‘başyazarlık’ talebinde bulundu. Özkök, gazeteye gönderdiği yazıda, yerel gazeteciliğin önemine inandığını belirterek, bir günlüğüne de olsa ‘başyazarlık’ isteğinde bulundu.
Ertuğrul Özkök’ün Maltepe’nin Nabzı gazetesinde yayımlanan, “Maltepe’ye başyazarlık dilekçesi” başlıklı yazısı şöyle:
İzmir’de bir mahallede doğdum. Bir mahallede büyüdüm. Üniversite yıllarım bir mahallede geçti.“ Mahalle çocuğu” kavramının Türkiye’de ne anlama geldiğini yaşayarak öğrendim.
Batı’da da mahallelerde yaşadım ve orada da “Street boy” kelimesinin ne anlama geldiğini öğrendim. Hayatım boyunca 4 berberim oldu. İkisi mahalle berberiydi. Öteki ikisi de çalıştığım Hürriyet’in berberleri. Biri rahmetli Rıdvan. İkincisi ise hala saçlarımı kesen Muammer…
İstanbul’da ilk 10 yılı bir mahallede yaşadım. Ön tarafından Boğaz’ın girişine bakan, arkası ise Sarayarkası sokağa bakan bir ev. Geceleri hep, mahalle tarafındaki odada uyudum. Mahallenin sesi bana hep ninni gibi geldi.
Genel Yayın Yönetmeni İshak Karakaş’ın Maltepe’nin Nabzı Gazetesini çıkardığını ve sevgili arkadaşım Ahmet Tulgar’ın da orada editörlük yaptığını öğrenince işte bu yüzden sevindim.
Çünkü bilirim ki,mahalleler birleşince semt olur. Ve her semtin kendine ait bir rengi vardır. Bir de müziği ve notaları… Çocuklar, büyürler, semt değiştirirler. Bazen sınıf atlarlar. Zengin semtlere taşınırlar. Ama çocuklar mahallelerini hiç terk edemezler.
Mahalle, her çocuğun ilk nüfus cüzdanıdır. Resmi olmayan vatandaşlık numarasını ona mahallesi verir.
T esadüfen gazeteci oldum. 12 Eylül askeri darbesi olmasaydı, Üniversiteden aldığım para ailemi geçindirmeye yetseydi, bugün muhtemelen bir öğretim üyesi olacaktım. Kader… Utanacaksa o utansın. Bense,sonradan görme gazeteci olsam da, yeni mesleğimle de gurur duymayı öğrendim. Başkaları öğretmese de ben kendi kendime öğrendim.
Ama hem aklım, hem ruhum, hem vicdanım mahallede kaldı. Bir tek cüzdanım yeni bir mahalleye taşındı. Ama ne zaman ki önüme bir semt gazetesi konur; gönlüm oraya kayar. Hayatımda hiç başyazar olmadım. Bir şeyi, bir kimseyi, bir kurumu temsil etmeyi istemediğim ,hep kendi başıma buyruk kalmayı arzuladığım için hiç te niyetlenmedim. Yine de heves diye bir şey var…
Şimdi, Maltepe’nin Nabzı Gazetesini yapan arkadaşlarımdan rica ediyorum. Beni bir günlüğüne başyazar yapın. Yapınki ,içimde bu heves kalmasın, başka bir yerde Türkiye’nin başına dert olmayayım. Şaka bir yana, bir günlüğüne başyazar olmak istiyorum. Neden mi? Sırf Maltepe’ye “Merhaba” demek için. Maltepelilere. “Semtinizi sevin, mahallenizin kıymetini bilin”demek için…
Maltepe’nin Nabzı Gazetesi’nin sayın yöneticileri.
Bugün 23 Nisan değil… Ama çok heyecanlıyım… Bir günlüğüne başyazarlık koltuğunu rica ediyorum…
Verirseniz teşekkürler; Vermezseniz de canınız sağ olsun… Hiç gönül koymam…
Bilirim ki koltuk kıymetlidir. Bazen de çok kıymetlidir… Her ne kadar bugün bir çok gazetecinin koltuğu oturulamayacak kadar ucuzladıysa da, bazıları hâlâ çok kıymetlidir. Hele hele semt gazetelerinin….
Sevgilerimle…