Ölü sayısına ilişkin rakamlar çelişkili. Suriye makamları 130 dolayında IŞİD mililtanının öldürüldüğünü açıklarken, merkezi Londra'da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise 30 teröristin öldürüldüğünü belirtti. Ancak her iki kaynağın da mutabık olduğu bir nokta var; o da IŞİD'in Suriye'nin antik kentlerinden Palmira'dan ilk etapta püskürtülmesinin başarıldığı. Teröristlerin geri püskürtülmesi Esad rejimi için sadece stratejik bakımdan önem taşımıyor, aynı zamanda bir de imajı açısından hanesine yazılan bir başarı. Zira kendini, bu sayede 4 yıldan da uzun süredir ülkesine ve bölgenin bir kısmına musallat olmuş radikal İslamcı terörle mücadelenin öncüsü olarak gösteriyor.
Ne var ki bu başarının uzun vadede rejimin işine yarayıp yaramayacağı şüpheli. Zira bu günlerde Esad rejiminin çökmenin eşiğine geldiğini gösteren emareler yoğunlaşıyor. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, "Der Spiegel" dergisine verdiği röportajında, ülkesinin verdiği desteğin Suriye rejiminin varlığı açısından ne denli önemli olduğunun altını çizdi. Zarif, "Bizim desteğimiz olmasaydı, IŞİD çoktan Şam'ı ele geçirmişti" dedi.
Esad'ın yeni savaş tasviri
Suriye lideri Beşar Esad ise mayıs ayı başında Şam'daki bir okulda yaptığı konuşmada, savaşı ilk kez sayısız çatışmanın bir toplamı şeklinde tasvir etti. Esad, "Taarruz ve geri çekilme, galibiyet ve mağlubiyet savaşın doğasında vardır" dedi. Suriye Devlet Başkanı, "Çatışmalarda çok şey değişebilir, tek bir şey hariç: Savaşçılara ve galibiyete duyulan inanç" diye konuştu. Çok sayıda medya organında bu açıklamalar, galibiyete duyulan inancın zayıfladığı şeklinde yorumlandı.
Gerçekten de Esad birlikleri ülkenin kuzeyinde çok sayıda yenilgiyi kabullenmek zorunda kaldı. Örneğin Cisr Eş Şuğur kentinde çatışmalarda 100 ila 200 Suriye askerinin çevresi radikal İslamcılar tarafından kuşatıldı. Suriye Ordusu, askerleri kurtarmayı henüz başaramadı. Aynı zamanda ülkenin kuzey batısında da askerler Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar tarafından desteklendiği öne sürülen, seküler ve İslamcı güçlerden oluşan muhalif birlikleri karşısında buluyor. Fransız "Liberation" gazetesine göre, bu birliklerin başarıları dört yıldan bu yana süren savaşın geleceğinde belirleyici olacak. Alevilerin kalesi sayılan Lazkiye'nin ele geçirilmesi halinde, Esad rejiminin çökeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Hukuki baskı artıyor
Öte yandan Esad rejimi hukuki olarak da baskı altında bulunuyor. Uluslararası Adalet ve Hesap Verilebilirlik Komisyonu (CIJA) Esad rejiminin suçlarını ayrıntılı bir şekilde belgeledi. 30 soruşturma yetkilisi Suriye'de üç yıl boyunca gizlice incelemelerini sürdürdü ve kanıtları da Avrupa'ya getirdi. Eldeki kanıtlara göre, Esad rejimi protestoları bilinçli bir şekilde kışkırttı. Rejimin muhaliflere çeşitli yöntemlerle işkence uyguladığı da belgelenmiş durumda. Komisyon'un Başkanı Kanadalı hukukçu William Wiley, Komisyon'un elinde "Esad'ın Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasını sağlayacak kadar kanıt olduğunu" söyledi.
Rejimin isyancılara karşı kullandığı yöntemler, şu ana kadar askeri olarak üstünlük kurmasına katkı sağladı. Fakat bu yöntemler, Suriyelilerin rejimden desteğini çekmesine de yol açtı. 2011 yılında Halep'teki isyanın başını çeken bir öğrenci lideri El Monitor'a yaptığı açıklamada, "Rejimin ayaklanmaları bastırmak için kullandığı yöntemlerin en kötü sonucu, isyancıların görüşlerini en başta benimsemeyen Suriyelilerin de bir süre sonra onlara katılmış olmasıdır" dedi. Esad iktidarını korumayı şu ana kadar başardı, fakat bu noktada sorulacak soru ise şu: Daha ne kadar süreyle?