İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, görevi devraldığında yapı stoku dahil hiçbir envanterin bulunmadığı ilçede binaların kaçının eski kaçının sorunlu bilmediklerini belirterek, “Kanser gibi kontrolsüz bir şekilde çoğalan bir yapılaşma var” dedi.
Milliyet’te yer alan habere göre, “Ben nasıl bir tablo ile karşı karşıyayım, biliyor musunuz?” diyen Bozkurt, mevcut durumu şöyle anlattı:
“Bir sorun çözeceğim diyorum. Sorun ne? Kaç tane bina eski bilmiyorum ki. Kaç tanesi sorunlu, bilmiyorum. Elimde bir tek veri var, geçmiş yıllarda 1999’da depremde etkilenmiş 118 yıkılmayan bina vardı. Bu binaların yıkılması gerekiyordu, 89’unu yıktık. 20 yılda yıkılmayan binayı biz 4 yıl geçmeden yıktık, dönüştürdük. Deprem sadece işin bir bölümü, o kadar büyük sorunlar vardı ki... Mesela iki ilkokul mezunu kadroya alınmış psikoloğumuz vardı. Sağlık müdürümüz grafiker ressamdı mesela. Bizim iki tane 1/5000’lik planımız var. İkisi de mahkeme kararıyla iptal oldu. Sekiz 1/1000’lik bir planımız var. Beşi iptal olmuş durumda. İkisi Danıştay’dan döndürdük. Şu anda mevcutta da üçü iptal. Aslında bakarsanız plansız bir ilçemiz var. Şimdi sorunsuz bir ilçeyi alıp, borçsuz harçsız, personeli her şeyi düzgün olup sadece deprem sorunu olan bir ilçeyi yönetmekle her tarafı dökülen bir ilçeyi yönetmek aynı şey değil diye düşünüyorum.”
“Göreve geldikten 6 ay sonra 2,2 milyar borcumuz olduğunu, belediye aleyhinde 14 bin dava açıldığını öğrendim”
Bozkurt, göreve geldikten sonra neler yaptığını şöyle anlattı:
"İlk yaptığımız şey hangi zeminin üzerinde oturduğumuzu öğrenmek için envanterleri oluşturmaya başladık. Göreve geldikten 6 ay sonra 2.2 milyar borcumuz olduğunu öğrendim. Tahsilatımızın dört katı... Belediye aleyhinde 14 bin dava açıldığını öğrendim. 7-8 bini aleyhimizde sonuçlandı. Göreve geldikten sonra toparladım burayı. Şu anda en büyük sorunu yüzde 70-80’lik kısmını hallettik. Artık bir envanterimiz var, arşivimiz yoktu onu oluşturduk. Şimdi aşağı yukarı neyin üzerinde yaşadığımızı biliyoruz. Biz her gün hacizler kıskacında yaşıyoruz.
“Makam masam yok, haciz geldi; sandalyeyi kendi paramla aldım, o yüzden haciz edemiyorlar”
Makam masam yok. Haciz geldi. Özel kalemin odasında oturuyorum. Masa almıyorum, onu da haciz ediyorlar. Sandalyeyi kendi paramla aldım, o yüzden haciz edemiyorlar. Belediye binası olduğu için hacizli zaten. Biz kendi hakkımızın bir bölümünde Kaymakamlığa ve emniyete vermişiz, oralar da hacizli. Mesela ben makam aracımı kullanamıyorum. Hacizli. Kendi arabamı ya da kiralık araç kullanıyorum. Bizim belediyenin 450 hesabı var. Çünkü hesaplara haciz konuldukça yeni hesap açıyoruz. Şu anda 110 milyon civarında hacizde paramız var.
Geldiğimizden beri 1 TL borçlanmadık, tam aksi 500 milyon civarında borç ödedik. Bir metrekare arsa satmadık. Tam aksine binlerce metrekare arsa aldık. Kentsel ihtiyaçların karşılanması için. Envanterimizde yine şu anda 15 civarında aracımız var. Evet, bunun sekiz tanesi bizim dönemimizde alındı. Yani düşünün böyle bir durum, gerisi aracımız, gerecimiz her şeyimiz kiralık.”
“Burada daha fazla da yapı istemiyorum”
Bozkurt, ilçenin yapı stoğundan bahsederken, “Burada daha fazla da yapı istemiyorum. Kontrolsüz çoğalan, hesap kitapla olması gereken bir şey kanser gibi kontrolsüz bir şekilde çoğalan bir yapılaşma var” diye sitem etti.