Konya'da, 28 yıllık eşi Veysel Sağdıç'ı (53) uyuduğu sırada başına keserle vurarak, öldüren Fadik Sağdıç'ın (47) kızı Saliha Acar (27), annesinin şiddet ve eziyetlere dayanamayıp, babasını öldürdüğünü söyledi. Acar, ''Biz hep babamın annemi öldürmesinden korktuk. Ama maalesef annem, artık çektiklerine dayanamayıp, babamı öldürdü. Ben de 13-14 yaşımdayken bize de bir şey yapacak, diye yastığımın altına meyve bıçağı koyduğumu hatırlıyorum. Ölmememiz için kendisini feda etti" dedi.
Selçuklu ilçesine bağlı Sancak Mahallesi'nde oturan, 3 çocuk annesi Fadik Sağdıç, 6 Eylül 2019 Perşembe günü saat 23.00 sıralarında, yatağında uyuyan Veysel Sağdıç'ın başına keserle defalarca vurarak, öldürdü. Olayın ardından tutuklanan ve 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'eşi kasten öldürme' suçundan yargılaması devam eden Fadik Sağdıç, savunasında, eşinin 28 yıldır kıskançlık ve iftiraları ile kendisine eziyet ettiğini belirtti. Sağdıç, '''Evliliğimiz boyunca beni dövüyordu. Sürekli asılsız ithamlarda bulunuyordu. Olay sırasında ne olduğunu anlamadım. Kendimde değildim. Ben ne yaptım Allah'ım, diye kendime söylendim. Ben nasıl böyle bir şey yaptım, bilmiyorum. Keşke böyle olmasaydı. Ölmeyip yaralı olarak kalsaydı. Çok pişmanım" diye konuştu.
Duruşmaya katılan Veysel Sağdıç'ın kardeşleri de ağabeylerinin dengesiz hareketleri ve inatçı olduğunu belirterek, Fadik Sağdıç'tan şikâyetçi olmadıklarını söyledi.
"Gizli kameradan annemi izliyordu"
Saliha Acar, annesi ve babası arasında yaşananları anlattı. Acar, annesinin, babasının kıskançlığı ve şiddet uygulaması nedeniyle 28 yıldır evde dört duvar arasında hapis hayatı yaşadığını söyledi. Babasının eve gizli kamera kurarak, annesini izlediğini belirten Saliha Acar, şöyle konuştu:
"Annem, yaşadığı fiziki ve cinsel istismarların sonucunda böyle bir şey yaptı"
"Babam sürekli kıskanır, iftira atar, annem de inandırmak için Kur'an-ı Kerim'e el basarak yemin ederdi. Ancak yine de inandıramazdı. Farklı farklı senaryolarla anneme çeşitli iftiralar atardı. Biz babamın annemi öldürmesinden korkarken, annem, babamı öldürmek zorunda kaldı. Annem, babamın son dönemlerde gerek fiziki gerekse de cinsel istismarların sonucunda böyle bir şey yaptı. Boşanmalarını çok istedim, çok uğraştım. Başta kabul etti sonra ne olduysa vazgeçti. Boşansalar bile annemin peşini bırakmazdı. Çok takıntılı bir adamdı. Kafasında her şeyi kurardı. Eve gizli kamera kurmuş, 1 ay boyunca annemi o kameradan seyretmiş. Güya komşularımızla bodrum katında buluşuyormuş. Hiçbir şey bulamadı. Annem öyle bir şey yapmazdı. Evin banyosunda kalem şeklinde gizli kamera gördüm. Çok korktum. Duşa girdiğim zaman korkumdan her yeri havluyla kapatıyordum.''
'Büyü kitaplarıyla çok uğraşırdı"
Babasının psikolojisinin iyi olmadığını dile getiren Acar, ''Büyü kitaplarıyla çok uğraşırdı. Evden çok sayıda büyü kitabı çıktı. Psikolojisi çok bozuktu; ama bunu kabul etmedi. 'Şizofrensin, senin tedavi olman lazım' dedim. Bunları kesinlikle kabul etmedi" dedi.
"Ben de katil olabilirdim"
Çocuk yaşlarda annesini koruyabilmek için yastığının altına meyve bıçağı koyduğunu hatırladığını belirten Acar, "Annemi koruyamadık. Çocukken annemi döverdi. Araya girmeye çalışırdık. Bizi 'Aradan çekilin' diye bir köşeye fırlatırdı. Sizi de ezerim, derdi. Annem bizi dövmesin, diye odadan çıkartırdı. Annemin her yeri morarırdı. Komşular sorduğunda 'Kapıya vurdum' derdi. Annem 16 yaşındayken istemediği halde babama verilmiş. 28 yıl boyunca sürekli şiddet ve iftiraya maruz kaldı'' diye konuştu.
Annesinin, olayın ardından telefonla kendisini arayıp, bilgi verdiğini söyleyen Acar, ''Annem, beni arayıp, 'Babanı öldürdüm, gel' dedi. Annemin telefondaki o hıçkırıkları ve ağlaması 5 aydır kulağımdan gitmiyor. 'Dayanamadım annem, size ya da bana zarar verecekti' dedi. Bizim çocukluğumuz hep annemin dayağıyla geçti. Ben koruyamadım annemi. 13-14 yaşlarındayken artık bu kavgaların, şiddetin çok olduğu dönemlerde, annemin yüzü gözü morardığı dönemlerde ben annemi koruyabilmek için yastığımın altına meyve bıçağı koymuştum. Çok çaresizdim. Kimseye söyleyemedik. Ben o dönem annemi koruyabilmek için babamı öldürebilirdim. Belki katil olabilirdim. Damadından bile annemi kıskanırdı. Benim eşim o eve gidemezdi ya da annem bize gelemezdi" dedi.
"16 yaşındaki kardeşim, üzüntüden kendi vücuduna zarar vermiş"
Saliha Acar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"16 yaşındaki erkek kardeşim, babam annemi her dövdüğünde üzüntüden kendi vücuduna zarar vermiş. Ortanca kardeşim ise babamın dayaklarından o kadar etkilenmiş ki gece en ufak bir seste sıçrayarak ayağa kalkıyor, 'Babam, anneme bir şey yaptı, babam annemi yine dövüyor mu?' diyor. Önceden mahallede başkasına gelen bir ambulansın sesini duyduklarında kardeşlerim, 'Babam annemi öldürdü mü?' diyerek koşarak eve gelirlerdi. Annemi sağ olarak gördüklerinde sevinirlerdi. Annem cezaevinde olmayı kesinlikle hak etmiyor. Annemin serbest bırakılmasını istiyorum. Annem hem kendisini hem bizi korudu; ölmememiz için kendini feda etti."