Eski AKP Bursa Milletvekili ve Karar yazarı Mehmet Ocaktan, "AK Parti'nin giydiği MHP gömleği ile artık aşırı milliyetçi ve ulusalcı çizgideki yürüyüşünü daha da tahkim ederek yürümemesinin zorunlu hale geldiğini" söyledi. "Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi de evrensel demokratik değerlerden çok, kendi içine kapanan ulusalcı değerlere göre dizayn edildiği için Türkiye’nin yeni istikametinin de bu çizgide olması son derece doğaldır" diyen Ocaktan, "Hemen belirtelim, bu ulusalcı iklim farklı olanın ötekileştirildiği, eleştirinin ihanet kabul edildiği ve özgürlüklere meydan okunduğu bir iklimdir. İşte tam da bu yüzden, siyasetteki yeni arayışların ve oluşumların ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor" ifadesini kullandı.
"Özgürlükler, şeffaf yönetim ve hukuk devleti konusunda benzer yaklaşımlar sergileyen yeni oluşumlara en büyük tepki MHP lideri Bahçeli’den geldi" hatırlatması yapan Ocaktan, "Yeni siyasi oluşumlar ve Bahçeli’nin gayreti" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Son bir kaç yıldır AK Parti’nin reformist kimliğini kaybetmesiyle birlikte siyasette yeni arayışların ve beklentilerin ortaya çıktığı bir gerçek. Özellikle 31 Mart seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyükşehirlerin önemli bir bölümünün kaybedilmesi bu arayışı daha da hızlandırmış bulunuyor.
Aslında 31 Mart sonrasında bizzat AK Parti’nin kendi içindeki beklenti, seçim sonuçlarının radikal biçimde değerlendirilip partinin toplum nezdindeki itibar kaybının masaya yatırılması ve yeni bir değişim rüzgarı için adımların atılmasıydı. Ancak beklentiler boşa çıktı ve bütün iç muhasebe yolları neredeyse tümden kapatıldı.
Partinin yeniden eski günlerine dönmesi yönünde ciddi bir sonuç üretmesi mümkün olmadığı halde, parti tabanını oluşturan insanlar hükümette yapılacak bir revizyona bile umut bağlamışlardı. Hiç kuşkusuz yapılacak hükümet revizyonu, AK Parti’nin reformist kimliğine dönmesini sağlayacak bir yöntem anlamına gelmiyor. İkincisi AK Parti’nin bir ortağı var, dolayısıyla onun onaylamayacağı bir değişim asla yapılamaz.
Nitekim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geçtiğimiz Perşembe günü çıktı ve net bir şekilde kendi gücünün altını çizdi. İşte Bahçeli’nin değişimin önünü kesen o sözleri: “Yeni sistemin yerleştirilmesi için çaba sarf edileceği yerde ‘muhalefetin isteğine cevap veriyorum’ derseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. Her gün bakan mı değiştireceğiz. Bu yola girdiğinizde Yeniçeri ocağı gibi ‘İstemezük’ derler.” MHP liderinin “Her gün bakan mı değiştireceğiz” ifadesinin altını özellikle çizmek gerekiyor, kısacası değişikliğin mutlaka MHP ile birlikte yapılması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Bahçeli’nin adeta bir ültimatom niteliği taşıyan açıklamaları, AK Parti’nin atacağı, ya da atmak istediği adımların sınırlarını tarif eden bir özellik taşıyor. Dolayısıyla AK Parti’nin bir değişim adımı atması ve de demokratik değerleri önceleyen kuruluş ilkelerine dönmesi neredeyse imkansız hale gelmiş bulunmaktadır.
Kabul etmek gerekiyor ki, AK Parti giydiği bu MHP gömleği ile artık aşırı milliyetçi ve ulusalcı çizgideki yürüyüşünü daha da tahkim ederek yürümek zorundadır. Ayrıca yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi de evrensel demokratik değerlerden çok, kendi içine kapanan ulusalcı değerlere göre dizayn edildiği için Türkiye’nin yeni istikametinin de bu çizgide olması son derece doğaldır. Hemen belirtelim, bu ulusalcı iklim farklı olanın ötekileştirildiği, eleştirinin ihanet kabul edildiği ve özgürlüklere meydan okunduğu bir iklimdir.
İşte tam da bu yüzden, siyasetteki yeni arayışların ve oluşumların ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor. Nitekim Ali Babacan geçtiğimiz hafta Salı günü Karar Gazetesi’ne verdiği özel röportajda uzun süredir hazırlıklarını yaptıkları partinin yıl sonuna kadar kurulmuş olacağını açıkça deklare etti.
Ve Ali Babacan en net ifadelerle dedi ki:
“Şu anda toplumun tümünün ortak dertleri var. Her alanda yeni stratejiler, yeni programlar, yeni planlar yapılması gerekiyor. Yeni bir gelecek vizyonu gerekiyor.”
“Dürüst, akılcı, serinkanlı, sakin ve incelikli bir dil kullanacağız, Türkiye gerginlik politikalarından yorgun düştü.”
“Türkiye içine kapandığı zaman fakirleşir, demokrasi zayıflar...”
Ahmet Davutoğlu da Cuma günü düzenlediği basın toplantısında “AK Parti içerisinde iç muhasebe, ortak akıl ve istişare kanallarının tamamıyla kapalı olduğu ve içerde bir dönüşüm ihtimalinin kalmadığı da aşikardır. Her iyi niyetli eleştiriyi ve tavsiyeyi ihanet ve düşmanlık olarak gören mevcut yönetim altında, savunduğumuz temel ilkeleri ve hedefleri gerçekleştirmenin imkanının kalmadığını bize göstermiş bulunmaktadır” diyerek istifa ettiğini ve resmen partileşme sürecini başlattıklarını açıkladı.
Özgürlükler, şeffaf yönetim ve hukuk devleti konusunda benzer yaklaşımlar sergileyen yeni oluşumlara en büyük tepki MHP lideri Bahçeli’den geldi. Öyle anlaşılıyor ki Bahçeli, AK Parti’yi ulusalcı alanda hapsederek bu partiye gönül veren kesimlerin yeni oluşumlara doğru akmasını hızlandırmaya devam edecek.