Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, son haftalarda ülkede yaşanan çatışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Terör örgütleri uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ile kendilerini Türkiye dışından ve içinden güçlendirmeye çalışırken kendi içlerindeki hesaplaşmaları da kamuoyuna yansıyor. Bu şekilde de Türkiye’nin bir mafya devleti olduğu algısı yaratılmak isteniyor" diyen Tantan, ayrıca, "Ülkeyi yöneten parti olan AKP’nin FETÖ’cülerden geriye kalan boşluğu doldurmak için kendi partili yandaşlarını liyakat gözetmeksizin belli makamlara getirmek istemesi, kolluk-güvenlik-istihbarat güçlerinin okullarının kapatılması, sevginin, saygının, disiplinin ortadan kalkması, ülkeye ve milli kimlik anlayışına büyük darbe vurmuştur. Çıkar ve siyasi gücü kullanan bir yapının öne çıkmasına olanak sağlamıştır” eleştirisi getirdi. Tantan, “Acilen güvenlik mimarisi inşa edilmeli. Muhalefet ile beraber TBMM çalışmaya açılmalıdır” görüşünü ifade etti.
Geçen hafta İstanbul Sarıyer’de ünlü bir alışveriş merkezinin içinde, yurttaşların bulunduğu alanda iki grup silahlı çatışmaya girdi. Burada altı kişinin yaralandığı açıklandı. Bu olaydan bir gün sonra da İstanbul Eminönü’nde, yine yurttaşların içinde Yeraltı Çarşısı’nda iki grubun silahlı çatışması güvenlik kameralarına yansıdı. Son yaşananların ardından hukuk devleti ve yurttaşların güvenliği gibi tartışmalar gündeme geldi. Cumhuriyet’ten Can Uğur’un haberine göre, eski İçişleri Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, yaşananları şöyle değerlendirdi:
"Bir ülkede uygulanan ekonomik, siyasi ve güvenlik ile ilgili politikalar nedeniyle örgütlü suçun derebeyleri yaratılırsa ve beraberinde bu yapılar ülke yönetiminde söz sahibi olup muhalefet ve halk tepki koyamaz hale getirilirse 'mafya-devlet' algısı öne çıkar.
"Türkiye bir hukuk devleti. Demokrasiye ve anayasaya bağlı, kuvvetler ayrılığı esasına göre yönetilen bir ülke temeline sahip. Ancak TBMM uzun süredir işlevini kaybetmiş, anayasa hükmü göz ardı edilerek tek kişiye tabi bir ülke modeli oluşturulmuştur. Halkın araştıramadığı, soruşturamadığı, sorgulamadığı ve hatta sorgulamasına izin verilmediği bir sistem içerisindeyiz.
"Türkiye yıllardır terör örgütleri ile mücadele ediyor. Terör örgütlerini kullanan güçler belli. Ne için kullandıkları da belli. Terör örgütleri uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ile kendilerini Türkiye dışından ve içinden güçlendirmeye çalışırken kendi içlerindeki hesaplaşmaları da kamuoyuna yansıyor. Bu şekilde de Türkiye’nin bir mafya devleti olduğu algısı yaratılmak isteniyor. Buna asla müsaade edilemez, edilmemelidir.”
"Çıkar ve siyasi gücü kullanan bir yapının öne çıkmasına olanak sağlandı"
“Özellikle FETÖ’nün kalkışmasının ardından geçen zamana karşın, kolluk güçleri ve istihbarat teşkilatlarındaki FETÖ’cü kadroların ülkeye yönelik talimatları hâlâ kendini hissettiriyor. Ayrıca ülkeyi yöneten parti olan AKP’nin FETÖ’cülerden geriye kalan boşluğu doldurmak için kendi partili yandaşlarını liyakat gözetmeksizin belli makamlara getirmek istemesi, kolluk-güvenlik-istihbarat güçlerinin okullarının kapatılması, sevginin, saygının, disiplinin ortadan kalkması, ülkeye ve milli kimlik anlayışına büyük darbe vurmuştur. Çıkar ve siyasi gücü kullanan bir yapının öne çıkmasına olanak sağlamıştır” eleştiri getiren Tantan, önerilerini şöyle sıraladı:
“Türkiye’nin acilen içeriden ve dışarıdan kamu düzenini ve güvenliğini bozan tehditlere karşı güvenlik mimarlığını inşa etmesi gerekiyor.
Türkiye, suçlarla mücadele edilebilmesi bakımından Türkiye Başsavcılık Müessesesi’ni kurmalıdır.
Başsavcılık Müessesesi, konularında uzman hâkim ve savcılardan, istihbarat ve kolluk güçlerinden, yurtdışında görev yapabilecek gazetecilerden oluşmalıdır.
Acilen muhalefet ile beraber TBMM çalışmaya açılmalıdır."