Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ın Danışmanı Ekinsu Danış’ı darp ederek gözaltına alan eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’e karşı açılan davanın ilk duruşması görüldü.
İstanbul Adliyesinde görülen davada sanık polis Hanifi Zengin hakkında zorla getirilme kararı verilerek, bir sonraki duruşma 17 Eylül saat 11.40’a ertelendi.
Cumartesi Annelerinin 957. hafta eyleminde, Ekinsu Danış’ı darbederek gözaltına alan, Hanifi Zengin’e “Kadına karşı basit yaralama” suçlamasıyla dava açılmıştı.
Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre, İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada sanık polis Hanifi Zengin duruşma da hazır bulunmazken Ekinsu Danış ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, Evrensel gazetesi yazarı Fatih Polat da katılarak Danış’a destek verdi.
"Kamu görevi yürütüyordum"
Ekinsu Danış savunmasında, “Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan'ın danışmanı olarak görev yapmakta olup bir kamu görevi yürütüyorum. Milletvekili danışmanı olarak ilgili yasalar ve yönetmelik uyarınca milletvekilline faaliyetleri doğrultusunda yardımcı olmak da asli görevim. Bu doğrultuda, 29 Temmuz 2023 Cumartesi Günü Cumartesi Anneleri'nin 1995 yılından beri kayıplarının akıbetini sormak üzere gerçekleştirdiği buluşmasına katılmak üzere İskender Bayhan ile birlikte İstiklal Caddesi'ne doğru yürüyüşe geçtik. Anayasa Mahkemesi’nin Cumartesi İnsanlarının eylemine yönelik verdiği iki karar açık bir şekilde bu buluşmaların demokratik ve meşru olduğunu, engellenmelerinin ise ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna yöneliktir” dedi.
"Sicili kabarık bir polis"
Buna rağmen herhangi bir anons ve uyarı yapılmadan bir anda polis çemberi içerisinde kendilerini bulduğunu söyleyen Danış, “O sırada birkaç kişi şiddet ve darp ile gözaltına alındığı için vekilim onların yanına gitti ve o sırada iki kadın polis yanıma gelerek beni kelepçe ile gözaltına almaya çalıştı. Ben de gözaltı gerektirecek bir suç işlemediğimi, özellikle kelepçeyi kabul edemeyeceğimi çünkü vekil danışmanı olarak görevimi yaptığımı ve herhangi bir tehlike arz etmediğimi izah ediyordum. O sırada herhangi bir sorun yoktu biz kadın polislerle konuşuyorduk. Bir anda Hanifi Zengin uzak bir noktadan gelerek beni kollarımdan tuttu. Bir anda böylesi bir şiddetle karşılaşınca şaşırdım ve bırakmasını söyledim. O sırada yüzünü bana yakınlaştırdı ve kolumu daha da sıktı, o sırada gülüyordu. Birkaç kere bağırarak ‘seni var ya seni var ya’ gibi tamamlanmayan sözler söyledi, ardından ‘senin o tırnaklarını sökerim’ diyerek kolumu kırmaya yönelik bir hamleyle bütün gücüyle kıvırdı ve gözaltı aracına gönderdi.
O sırada ben herhangi bir mukavemet göstersem çok net kolum şu an kırılmıştı. Bunu yapacak kadar kendini kaybetmişti. Hangi aşamada vekil geldi, danışman olduğumu söyledi hatırlamıyorum. Ama tehdit ve işkence sürerken vekilimin birkaç kez ‘o benim danışmanım, dokunamazsın görevini yapıyor’ dediğini çok net duydum. Hanifi Zengin o kadar kontrolsüz bir haldeydi ki beni bırakmadığı gibi diğer eliyle de vekili dahi omzuna dokunmak suretiyle birkaç kez itti ve ona da “vekil bey, vekilsen vekilliğini bileceksin” dedi. Ki Hanifi Zengin hakkında, kamuoyuna da defalarca kez yansıdığı üzere demokratik ve anayasal haklarını kullanmak isteyen vatandaşlara, bilhassa kadınlara ve basın mensuplarına yönelik şiddet, taciz ve tehdit gibi fiiller nedeniyle suç duyurusu vardır. Bunlar benim sonradan öğrendiğim durumlar oldu” diye konuştu.
"İşimi yapmaya engel olmuştur"
“Fakat benim durumumda ise artık mesele sözlü şiddet ve tehdidi aşarak tamamen fiziksel ve canavarca hislerle zarar vermeye yönelik bir fiil olmuştur” diyerek sözlerine devam eden Danış, “Herhangi bir tehdit teşkil etmememe rağmen ters kelepçenin şiddet uygulanarak takılması insan onuruna aykırı bir işlem olmakla beraber bu durumun suç olduğuna dair çok sayıda AYM kararı da vardır. Hanifi Zengin de kötü muamele yasağını açıkça ihlal etmiştir. Ayrıca ben kendisine kendimi savunmak adına dahi hiçbir şekilde mukavemet göstermedim. Buna rağmen kolumu kırmaya teşebbüs etmesi zor kullanma yetkisinin sınırının aşılmasıdır. Özellikle İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı gibi yüksek bir pozisyonda olan polisin gözaltı işleminin usul ve yöntemlerini bilmemesi düşünülemez. Beni durduk yere tırnaklarını sökerim gibi tehdit etmesi ve bunu kolaylıkla yapması da mesleğini kötüye kullanmasının bir yansımasıdır. Ayrıca kendisi bir kamu görevlisi olarak işimi yapmama da engel olmuştur. Sonuç olarak kendisi hakkında, görevi kötüye kullanma, zor kullanma yetkisinin sınırının ihlal edilmesi, işkence ve kötü muamele, düşünceyi ifade özgürlüğünün ihlali, kasten yaralama, tehdit, kamu görevlisinin görevini yapmasına mani olma nedenleriyle şikayetçiyim” dedi.
Danış, “Bana gösterilen bilirkişi görüntüleri ise henüz müdahalenin öncesindeki görüntülerdir. Ayrıca iki adet güvenlik çemberi yapılmıştır fakat niyeyse benim olduğum çember değil diğerinin görüntüleri var. Dolayısıyla ne ben ne vekilim ne de oradaki onlarca insan o gün orada hiç var olmamışlar gibi komik bir durum da ortaya çıkarmaktadır. Bu durum bile şüphe vericidir. Çok iyi anımsıyorum biz şiddetle gözaltına alınırken orada çok sayıda polis kamerası vardı. Madem bana dokunmadığını iddia ediyor o halde rahatlıkla ispatlayabilir o kareleri bularak, neyden çekiniyor?” diye sordu.
Danış’ın avukatı Mustafa Söğütlü ise, “Sanık ünlü bir polis ama bu ünü iyi bir polis olmasından, görevini iyi kullandığı için kazanmadı. Gazetecilere, kadınlara yaptığı kötü muamele ile anılıyor. Kötü muameleye yönelik hakkında bir sürü suç duyurusu var” hatırlatması yaptı.
Müvekkilinin gözaltına alınma sürecine dair ise Söğütlü, “Polis ilk önce kitleyi çembere alıyor. Sonra dağılın anonsu yapıyor, orada kitlenin dağılacağı bir pozisyon bırakmıyor” diyerek olayı gören çok sayıda tanık olduğunu bir sonraki duruşmada onların getirileceğini söyledi.
Söğütlü, sanığın kötü muamele suçundan, kamu görevlisinin görevini yapmasını engellenme ve tehdit suçlarından cezalandırılmasını istedi. Ayrıca sanık polisin mazeret sunmadan keyfi olarak duruşmaya gelmediğini söyleyen Söğütlü, zorla getirilmesini talep etti.
"Tavrı provokatifti"
Söğütlü, EMEP Milletvekili İskender Bayhan’ın tanık olarak dinlenmesini istediklerini söyledi, talep kabul edildi.
Tanık olarak ifade veren İskender Bayhan, “Olay günü oradaydım. Cumartesi Anneleri’nin her hafta cumartesi günü gerçekleştirdiği eylemlerden biriydi. Milletvekili olarak oradaydım. Cumartesi Anneleri’yle buluştuğumuzda polis ekiplerince etrafımız bir anda çevrildi. Polisler benim milletvekili olduğumu biliyorlar. Polisler tarafından eylemin yasaklandığı söylendi ama herhangi bir yasak kararı gösterilmedi. Daha sonra gözaltı işlemleri başladı. Ben sanığı daha önceden tanımıyordum. Gözaltı işlemleri sırasında ters kelepçe uyguluyorlardı. Ben bunun doğru olmadığını söyledim. O sırada basın danışmanım yanımdaydı. Zengin, danışmanım olduğunu söylememe rağmen Danış’ı gözaltına almak istedi. Zengin, ‘Seni var ya seni var ya’ gibi sözler söyledi. Gözaltı işleminin hukuksuz olduğunu söyledim sanık beni de omzumdan itti. Gözaltına engel olamadım. Bana da haddini aşan laflar etti. ‘Vekilsen git Ankara’ya şov yapma’ gibi sözler söyledi. Tavrı provokatifti” dedi.
"Zorla getirilme kararı"
Bayhan’ın ardından mahkeme heyeti, müştekinin katılma talebini kabul edildi. Sanık polis Hanifi Zengin hakkında zorla getirilme kararı verilerek, bir sonraki duruşma 17 Eylül 2024’e ertelendi.