Kültür-Sanat

Eurovision'u en hüzünlü şarkılar mı kazanıyor?

Yarışmayı kazanmanın gizli bir formülü var mı?

12 Mayıs 2018 14:21

Eurovision şarkı yarışması, akılda kalan ritimleri ve nakaratlarıyla ünlenmiş olabilir ama yarışmayı kazanmanın sırrı hüzün ve karamsarlıkta olabilir.

Bu yakıcı sorunun cevabını bulmak üzere 2006 ile 2018 yılları arasında yarışmaya giren bütün şarkıları pozitiflik ve hüzün faktörleri ile karşılaştırdık: Acaba Eurovision'u kazanmanın bir reçetesi var mıydı?

İlginç ama melankoli geçer akçe: Son 12 yarışmada kazanan şarkılar ortalamanın üzerinde hüzünlü.

 

Ve evet, merak ediyorsanız söyleyelim, geçen yıl ödülü alan Salvador Sobral'ın söylediği Amar Pelos Dois incelediğimiz 12 yılın en hüzünlü şarkısıydı.

Üstelik Eurovision şarkıları giderek daha melankolikleşiyor ve bu yılın yarışmacıları ortalama olarak 2006'da katılanlardan tam yüzde 30 daha hüzünlü.

Bu da hüznün kazandığının artık herkesin bildiği bir sır haline geldiğinin kanıtı. Ama "Yok arkadaş Eurovision şarkısı dediğin neşeli olur"da ısrarcıysanız, yine de bir umut var.

Mesela 2010 yılında Lena, Satellite adlı neşeli şarkısıyla ve daha önce 2006'da Lordi, Hard Rock Hallelujah ile büyük ödülü almayı başardılar.

Bir şarkının "mutlu" olup olmadığını ölçmek için dinleyiciye belli tanımlı müzik seçkileri sunan müzik sitelerinin kullandığı "pozitif müzik" ölçütünü kullandık.

Şarkının mutluluk ölçütü ne?

Bu siteler pozitifliği şarkının tonu, melodisi ve ritmiyle tanımlıyor, şarkı sözlerini tamamen gözardı ediyor.

Spotify'dan Eliot Van Buskirk, "Tamamen dalga şekliyle ilgili" diyor.

"Pharrell Williams'ın söylediği Happy şarkısının pozitiflik puanı inanılmaz yüksekti mesela. Ama bunun şarkının adının 'Mutlu' anlamına gelmesiyle hiçbir ilgisi yoktu."

Eurovision şarkılarına dönersek, hüzünlü ve karamsar şarkıların ağırlıkla Orta ve Doğu Avrupa'dan çıktığını söylemek mümkün.

Buna karşılık, bu kuşağın doğusuna ya da kuzeye İskandinavya'ya doğru çıkıldıkça şarkılar kayda değer şekilde neşeli olmaya başlıyor.

Şimdiye kadar en hüzünlü şarkılar Azerbaycan, Slovenya ve Slovakya'dan gelmiş.

En neşeli şarkılar ise Andorra'dan ama bu ülkenin bu 12 yıl içinde sadece 4 kez yarışmaya katıldığını da not düşelim.

Türkiye ve Ukrayna'dan giren şarkılar da tutarlı bir şekilde neşeli bir tonda. Ama Türkiye 2012'den bu yana katılmıyor.

 

Birleşik Krallık bu tabloda daha hüzünlü şarkılar kategorisine düşüyor ama yarışmaya giren şarkılar içinde en neşelisi ünvanı 2008 yılında Andy Abraham'ın söylediği Even If şarkısına ait.

Şarkının tonu

Eurovision şarkılarında en çok kullanılan ton Do majör olmuş. Yarışmaya katılan 456 şarkıyı inceledik ve 30 tanesinin Do majör olduğunu gördük.

Ama kazanan şarkıları karşılaştırdığımız zaman Re minör baskın çıkıyor. Spinal Tap'a göre "Tonlar içinde en hüzünlüsü".

Son 12 Eurovision birincisinin üçü, Molitva (2007), Fairytale (2009) ve Rise Like a Phoenix (2014) Re minör kullanmış.

Eurovision'u kazanan şarkıların bir minör tonu kullanma olasılığı diğerlerine göre iki kat fazla. Son 12 birincinin 8'i minör tonlarda.

Bir başka Eurovision kazanma sırrı da şu: Ton değiştirmek yarışmayı kazanmada düşünüldüğü kadar etkili bir taktik değil ve son on yıl içinde epey azaldığı görülüyor.

Yine yarışmanın bir zamanlar ayrılmaz bir parçasını oluşturan rüzgar efektleri, kostüm değiştirmeler ve vurucu bitirişler de yavaş yavaş etkilerini yitiriyor gibi.

Tempo

Peki ya şarkının ritmi ve hızının, yarışmayı kazanmada bir etkisi olabilir mi?

Kazanan parçalar arasında bu konuda tutarlı bir müşterek bulabilmek mümkün görünmüyor.

Dakikadaki vuruş sayısı bakımından kazanan parçalar 77'den 177bpm'ye kadar değişiyor.

Andorra'dan katılan şarkılar 177bpm en yüksek tempoyu tuttururken, Karadağ'dan gelen şarkılar çok daha rahvan bir 100bpm seviyesinde.

Belki Eurovision'u kazandıran bir ritim yok ama süratin fazlası da öldürüyor gibi. Son on yıl içinde son iki sırada yer alan 4 parçanın hızının 128bpm olduğu dikkatlerden kaçmıyor.