03 Mart 2025 21:08
Evinizin çok sıcak ya da çok soğuk olması sağlığınıza zararlı olabilir.
Alman doktor Carl Wunderlich 1860'larda yaklaşık 25 bin kişinin ateşini ölçtü ve ortalama vücut ısısını 37 santigrat derece olarak hesapladı. O dönemden beri ortalama vücut ısısı için bu değer kabul ediliyor.
Ancak güncel verilere göre bu sayı doğru olmayabilir.
Modern araştırmalar vücut ısısının cinsiyet, metabolizma, hormonlar, fiziksel aktivite, yaş ve adet döngüsü gibi faktörlere göre kişiden kişiye değiştiğini ortaya koyuyor.
Peki sayılar bu kadar değişirken evinizin ideal sıcaklığı ne olmalı?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ılıman ve soğuk iklimlerde oda sıcaklığının 18 derece olması gerektiğini, bu durumda kişilerin soğuğun olumsuz etkilerinden korunabileceğini söylüyor.
Soğuk, nemli ya da rüzgarlı bir ortamda bulunmak astım, kalp hastalığı riski, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
İngiltere'de ev ve sağlık arasındaki bağları güçlendirmek için çalışmalar yürüten Galler Halk Sağlığı kuruluşundan kıdemli sağlık uzmanı Rebecca Wilson şunları söylüyor:
"Sağlıkı olmanın kilit yapı taşlarından birinin de sağlıklı evler olduğunu biliyoruz. Yani erişilebilir, güvenli, rahat ve sıcak evler sağlığımızı korumamıza ve halkın sağlığına ve dirayetine destek vermemize katkıda bulunuyor."
Kuruluş tarafından 2022 ve 2023'te yapılan kış anketlerine göre insanlar kış gelmeden önceki üç ayda artan ısınma maliyetlerinden dolayı giderek daha fazla stres ya da kaygı yaşıyor. Stres ve kaygı oranı bu süreçte yüzde 57,2'den 66,5'e çıkıyor.
Ankete göre kış bastırdığında insanlar termostatlarının ısı ayarını daha kısığa indiriyor, tüm evi ısıtmak yerine belirli odaları ısıtıyor ve ısınmak için sıcak su torbası ve battaniye kullanıyor.
Daha sıcak iklimlerde yaşayanlar içinse aşırı ısınma sağlık riskleri barındırıyor.
Vücudun kendini soğutmaya çalışmasıyla kalp ve böbreklerin üzerindeki baskı artıyor, bu da sıcak ve güneş çarpması gibi sorunlara neden oluyor.
Aşırı ısınma sağlık sorunlarına yol açtığı gibi zihinsel sağlığı da olumsuz etkileyebiliyor.
Bazı araştırmalara göre aşırı sıcaklarla intihar riskinde artış arasında bağlantı bulunuyor.
Meslek ve sosyoekonomik durum gibi faktörlerin de bu süreçte etkisi var. Dışarıda çalışan işçiler çoğunlukla aşırı hava olaylarına maruz kalıyor, yoksul mahallelerde ya da kırsal bölgelerde yaşayanlar da düşük kaliteli ve cereyanlı evlerde yaşıyor.
Havanın sıcak olduğu bölgelerdeyse klima gibi soğutma imkanlarına erişmek zorlaşıyor.
Vücut ısılarını ayarlamakta zorlanan bebekler, küçük çocuklar ve yaşlılar ısı farkından özellikle etkilenen kesimler arasında yer alıyor.
İngiltere merkezli Lullaby Trust (Ninni Vakfı) adlı hayır kurumuna göre bebekler için ortalama oda sıcaklığı normalin biraz üstünde, yani yaklaşık 16 ila 20 derece olmalı.
Bebeklerin aşırı sıcakta kalması durumunda ani bebek ölümü sendromu riski ortaya çıkıyor.
Bu yüzden hem oda sıcaklığının kontrol edilmesi hem de bebeğin ensesi ve göğsünün terleyip terlemediğine bakılması öneriliyor.
Yenidoğanların ve küçük çocukların vücut ısıları büyük çocuklara ve yetişkinlere göre daha yüksek oluyor.
Bunun nedeni metabolizmalarının daha aktif olması ve vücut yüzeylerinin vücut ağırlıklarına oranla daha büyük olması.
Bebeklerin ve küçük çocukların terlemesi daha uzun sürdüğü için vücutları ısıyı daha uzun süre muhafaza ediyor.
Vücut ısısı gençlere göre ortalamanın altında olan yaşlılarınsa evlerini daha fazla ısıtmaları gerekebiliyor.
Yaş ilerledikçe metabolizma hızı yavaşladığı için vücudun ısı üretmesi zorlaşıyor.
Düzenli ilaç kullanımı ve kronik hastalıklar gibi faktörler de vücudun ısısını düzenlemesini zorlaştırabiliyor.
Örneğin şeker hastalığı yüzünden kan dolaşımı yoluyla vücudun ısınması ile ilgili sorunlar yaşanabiliyor.
Bu gibi durumlarda 18 derece gibi nispeten serin bir evde kalmak dahi hipotermiye yol açabiliyor.
15 ve 25 derece sıcaklıklarda 70-95 yaş arasındaki kadınların fiziksel performansını inceleyen bir çalışmaya göre 45 dakika soğukta kalmak yaşlı kadınların fiziksel kabiliyetlerini oldukça olumsuz etkiliyor.
Sıcaklık tercihinde kadın ve erkekler arasındaki biyolojik ve hormonal farklar da devreye giriyor.
Kadınların deri ve kasları arasındaki yağ oranı daha fazla olduğu için iç organları sıcak kalırken deri ve uzuvlar daha az ısınıyor.
Bir araştırmaya göre kadınların elleri soğuk havada erkeklere göre neredeyse üç derece daha serin oluyor.
Adet döngüsü de bu süreçte etkili oluyor.
Vücut ısısı, ovülasyonun ardından gelen uteal fazında en yüskek noktasına ulaşıyor.
Hamilelik ve projesteron içeren hormonel doğum kontrol yöntemleri de vücut ısısının artmasına neden olabiliyor.
Ancak kadınlar genel olarak erkeklere kıyasla daha ufak yapılı ve daha yavaş metabolizmalara sahip oldukları için vücut ısıları daha yüksek olmasına karşın soğuğu daha yoğun hissedebiliyor.
Finlandiya'da yürütülen bir çalışma, kadın ve erkeklerin sıcaklığı hissetmesi arasında büyük fark olduğuna işaret ediyor.
Örneğin en tartışmalı konulardan biri olan ofis sıcaklığına bakıldığında kadınların erkeklere kıyasla hem daha soğuk hem de daha sıcak hissettiği görülüyor.
Japonya'da yürütülen başka bir çalışmaya göreyse kadın ve erkek çalışanların ortalama ofis sıcaklığı tercihleri arasında 3.1 derece fark bulunuyor.
İngiltere'deki düzenlemelere göre kapalı çalışma mekanlarında sıcaklık en az 16 derece olmalı. "Sıkı fiziksel çaba" gerektiren işler içinse bu sayı 13 dereceye düşebiliyor.
ABD'de ise yetkili makamlar 20 ila 24 derece arasında bir sıcaklık önerse de işverenlerin iş yerleri için ısıtma ya da soğutma sağlama zorunluluğu bulunmuyor.
Imperial College London'da bulunan İngiltere Demans Araştırma Enstitüsü Direktörü ve uyku uzmanı Bill Wisden, ideal vücut ısısına ulaşmanın kusursuz bir uykuyu garanti etmediğini söylüyor.
Wisden, uykunun vücut ve deri sıcaklığındaki günlük değişiminden etkilendiğine dikkat çekiyor.
Uykuya dalmadan birkaç saat önce uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunun salgılanmasıyla vücut ısısı düşüyor.
Gece boyunca düşmeye devam eden vücut ısısı, sabahın erken saatlerinde en düşük noktasını gördükten sonra ilerleyen saatlerde artıyor.
Uzmana göre yatmadan önce sıcak bir duş almak uykuya dalmaya yardımcı olabilir:
"Farelerle yaptığımız fizyolojik deneylerde deriyi ısıtmanın beyindeki hipotalamusa sinyal göndererek uykuya ve vücudun soğumasına yol açtığını gördük."
Yani gece kalın bir yorganın altına girmek vücudu uzun ve derin bir uykuya hazırlayabilir.
Üstelik bu yöntem sadece insanlar tarafından kullanılmıyor.
Wisden, evcil hayvanların kıvrılarak uyuduğunu, bazı vahşi hayvanların kendilerine yaptıkları yuvalarda yattıklarını hatırlatıyor ve bunların ısı izolasyonu sağladığını vurguluyor.
Ancak uykuya daldıktan sonra oda sıcaklığının 16 ila 18 derecede olması tercih ediliyor.
Çok sıcak bir odada uyumak, gece boyunca uyanmaya ve iyi dinlenememeye yol açabiliyor.
Wisden bunu rahatsız edici bir sese, deride hassasiyete ya da acı çekmeye benzetiyor ve "Uyurken sıcaklamak duyusal algıyı tetikliyor ve sizi uyandırıyor" diyor.
Tüm araştırmalara karşın herkesin içine sinecek bir oda sıcaklığı tespit etmek mümkün olmayabilir.
Yaştan cinsiyete, hormonlardan metabolizmaya kadar birçok faktör, tercih edilen ortam sıcaklığını değiştirebiliyor.
© Tüm hakları saklıdır.