ABD Kongresi'nde yapılan iki yasal girişimle, Lockheed Martin F-35 Lightning II savaş uçaklarının Türkiye'ye tesliminin durdurulması talep ediliyor.
Beşinci nesil savaş uçağı olan F-35'lerden 116 adet sipariş etti. Ayrıca aralarında ASELSAN ve HAVESAN'ın da bulunduğu bir dizi şirketle Türkiye projenin üretim ve geliştirme ortağı konumunda bulunuyor. Normal şartlar altında 21 Haziran'da bu uçakların teslimatına başlanması öngörülüyor.
Ancak Türkiye ile ABD arasında son dönemde yaşanan gerilimler ve Ankara'nın Rusya ile yakınlaşması, Washington'da da savunma işbirliğinin dondurulması gerektiğini savunanların bazı girişimlerde bulunmasına neden oldu.
ABD Temsilciler Meclisi'nde görüşülmeye başlanan yıllık savunma politikaları yasa tasarısında Türkiye'ye F-35'ler de dahil olmak üzere "büyük savunma malzemelerinin" teslimatının dondurulması isteniyor. Senato'da da F-35 teslimatının dondurulması çağrısı yapan bir yasa tasarısı girişimi var.
Türkiye ise bu girişimlere sert tepki gösteriyor.
F-35 savaş uçakları ve ABD'de bununla ilgili başlatılan yasal girişimleri beş başlıkta inceledik:
Türkiye, dünyanın önde gelen silah üreticisi Lockheed Martin tarafından geliştirilen Müşterek Taarruz Programı kapsamındaki beşinci nesil savaş uçağı F-35 Lightning II projesine 2002 yılında dahil oldu.
Türkiye, F-35 savaş uçaklarının bazı parçalarını tedarik etmesinin yanı sıra filosuna eklemek için 116 adet uçak sipariş etti.
Türkiye bayrağı taşıyan ilk F-35 uçağı deneme uçuğunu kısa bir süre önce gerçekleştirirken, ilk uçağın teslimatının ise 21 Haziran'da yapılması bekleniyor.
Eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2014 yılında yaptığı açıklamada uçaklar için 25 milyar dolar ödeme yapılacağını söyledi.
Yapılan anlaşmayla F-35'in bazı parçalarının Türkiye'deki üreticiler tarafından tedarik edilmesi de öngörülüyor.
F-35 projesinin web sitesinde yer alan bilgiye göre, bu projenin Türkiye'deki şirketlere toplam katkısı yaklaşık 12 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Şu ana kadar proje ortaklarına sağladığı gelirin ise 5,5 milyar dolar olduğu belirtiliyor.
Projenin tedarikçileri arasında ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, AYESAŞ, Alp Havacılık, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) gibi şirketler yer alıyor.
ASELSAN'ın hisseleri, F-35 projesine dahil olmasının ardından yüzde 1400'ün üzerinde değer kazandı. Ancak Kasım ayından bu yana ABD'nin F-35 ile ilgili kısıtlamalar getirebileceği yönündeki haberlerin yarattığı kaygılardan bu yana yüzde 40'a yakın değer kaybetti.
Projenin diğer ortakları Avustralya, Belçika, Kanada, Danimarka, İsrail, İtalya, Finlandiya, Japonya, Hollanda, Norveç, İngiltere, ABD ve Güney Kore olarak sıralanıyor.
Ancak uçağın üretiminde bazı gecikmeler yaşandı. 2014 yılı itibariyle programının maliyetinin öngörülen bütçeyi 163 milyar dolar aştığı ve öngörülen sürenin de 7 yıl gerisinde olduğu açıklandı.
ABD'deki yasal girişimler bu uçakların siparişinin teslimatının ve buna bağlı olarak kullanılan teknolojinin Türkiye'ye aktarımının engellenmesini öngörüyor.
ABD Kongresi'nin bazı üyeleri, Türkiye'de demokrasinin kötüye gitmesi, bazı Amerikan vatandaşlarının tutuklu olması ve Rusya'dan S-400 hava savunma sisteminin satın alınması gibi gerekçeler öne sürerek, F-35 ve daha genel anlamda askeri malzeme satışını kısıtlamaya dönük bazı girişimlerde bulundu.
Bu girişimlerden birincisi ABD'nin yıllık savunma politikasını belirleyen yasa tasarısının Temsilciler Meclisi'ndeki taslağına Türkiye ile ilgili yeni bir düzenleme eklenmesi olurken, diğeri de Senato nezdinde F-35 satışı özelinde sunulan yasa tasarısı oldu.
Bu girişimlerden ilki savunma harcamalarının düzeyini ve bu fonlamanın kullanımının denetimine dair politikalar belirleyen 717 milyar dolarlık Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA).
ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi'nin yıllık olarak hazırlanan NDAA üzerindeki görüşmelere başlandı.
Bu yasa, Kongre'de her yıl kabul edilen en önemli yasal düzenlemeler arasında bulunuyor. NDAA ile askeri maaşlar belirleniyor ve aynı zamanda hangi gemi ya da uçakların modernize edileceği, satın alınacağı ya da hizmetten çıkarılacağına da karar veriliyor.
Bu yılki tasarıda, Rusya ve Çin ile askeri mücadeleye karşı atılabilecek adımların yanı sıra Türkiye'ye geçici olarak silah satışının kısıtlanması da yer alıyor.
Tasarıda yer alan bir maddede, Savunma Bakanlığı'ndan Kongre'ye Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri inceleyen bir rapor sunması isteniyor ve bu rapor tamamlanana kadar "büyük askeri malzeme satışlarının" askıya alınması öngörülüyor.
Bu raporda, "Türk hükümetinin son bir yıl içerisindeki provokatif eylemleri nedeniyle ABD ile Türkiye ilişkilerinde giderek artan gerilimin ABD'nin şu anda Türkiye'den yürütmekte olduğu askeri ve diplomatik faaliyetleri üzerinde yaratacağı etkilere" dair değerlendirmelerinin yer alması istendi.
ABD basınına konuyu değerlendiren kıdemli bir komite danışmanı, "Bu tasarı, Türkiye'ye her türlü askeri malzeme gönderimini yavaşlatacak" diye konuştu.
Komite yetkilileri, savunma tasarısında yer alan düzenlemelerin tek bir satışı değil, genel olarak belli başlı tüm askeri malzeme satışına yönelik olduğunun altını çiziyor.
NDAA'in yasalaşması için yasama sürecinin tamamlanması gerekiyor. Tasarı hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Senato'da ayrı taslaklar halinde görüşülüp kabul edilecek.
Daha sonra her iki yasama organından temsilciler bir araya gelerek, ortak bir metin üzerinde uzlaşma sağlayacak. Bunun sağlanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın onayına sunulacak.
NDAA'in yasalaşma sürecinin aylarca sürmesi bekleniyor. Tasarının yürürlüğe giren nihai halinde Türkiye ile ilgili ayrı bir düzenlemeye yer verilip verilmeyeceği ise henüz bilinmiyor.
Türkiye'ye F-35 satışının durdurulmasıyla ilgili ikinci girişim de Senato nezdinde yapıldı.
Senato'daki girişimin gerekçesi olarak Ekim 2016'dan bu yana tutuklu bulunan ABD'li Pastör Andrew Brunson'ın cezaevinde olması gösterildi ve sadece F-35 satışını ilgilendiren bir düzenleme olarak sunuldu.
Senato'ya sunulan tasarıyı Cumhuriyetçi Senatörler James Lankford ve Thom Tillis ile Demokrat Senatör Jeanne Shaheen hazırladı.
Tasarıda, "Türkiye'ye F-35 uçağının teslim edilmesini, teslimatına aracılık edilmesini ya da teslimat için yetkilendirme yapılmasını ve F-35 uçağının bakım veya desteklenmesi için gereken ya da bu kapsamda kullanılabilecek olan tescilli kaynak ya da veri aktarımının durdurulması" istendi.
Ayrıca bu kısıtlamanın kaldırılması için Türkiye'nin uyması gereken beş koşul getirildi ve bunlar şöyle sıralandı:
"Türkiye'nin NATO'nun ortak operasyon yapma yeteneğini azaltacak adımlar atmaması,
NATO varlıklarını hasım olarak görülen aktörlerin erişimine açmaması,
NATO üye devletlerinin genel güvenlik durumunu bozacak girişimlerde bulunmaması,
ABD'nin yaptırımlar uyguladığı yabancı bir ülkeden savunma malzemeleri ithal etmemesi ya da satın almaması,
Bir ya da birden fazla ABD vatandaşını hatalı ya da hukuk dışı bir şekilde tutuklamaması."
Tasarıda, bu koşulların yerine getirilmesi halinde ABD Başkanı Donald Trump'ın Kongre'ye yazılı bir belge sunarak bu sınırlamaları kaldırabileceği belirtildi.
Bu tasarı, ilgili Komite'de görüşüldü ancak Senato'nun gündemine getirilmedi.
Evet.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Eylül 2017'de Türkiye'ye 1,2 milyon dolarlık SIG Sauer yarı otomatik silah satışına onay vermeme kararı aldı.
Bu kararın alınmasında, Mayıs 2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyareti sırasında korumalarının protesto gösterisi düzenleyenlere sert müdahalesinin ABD'de yarattığı tepkiler etkili olmuştu.
Erdoğan da satışın rafa kaldırılmasından kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada, emniyet teşkilatının ABD'de üretilen bu silahları artık kullanmayacağını açıkladı.
BBC Türkçe'ye verdiği mülakattaCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN televizyonuna verdiği mülakatta, teslimatın engellenmesinin müttefiklik ruhuna uymadığını söyledi.
Erdoğan, "Bunlar o kadar enteresan ki; eğer bir ittifak varsa, bir müttefiklik varsa, bu müttefikliğin de bir ruhu vardır. Bu müttefikliğin ruhuna bu bir defa asla uymaz. Şimdi siz bir anlaşma yapıyorsunuz, alışveriş ve bu anlaşmayla Türkiye F-35'lerde ödemelerini takır takır yapıyor. Ondan sonra kalkıp da 'Ben şimdi sana F-35'leri vermeyeceğim' diyemezsiniz. Niye? Ben ödemelerimi yapıyor muyum? Ben ticari anlamda buradaki hukuka uyuyor muyum? Öyleyse siz ediminizi yerine getirmeniz lazım" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Pazar günü yaptığı açıklamada, satışın iptal edilmesi halinde bunun kabul edilemez olduğunu ve ABD'nin "Türkiye karşılığını alacağını" belirtti.