Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, CHP kontenjanından üyesi olduğu Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nu (RTÜK) radyo ve televizyonları yasaklar ve cezalarla kontrol etmeye çalışan siyasi bir organizasyon olarak gördüğünü ifade etti. "RTÜK, bırakın bir meslek örgütü ya da uzantısı olmayı, uzmanlık kurulu bile değil" diyen Bildirici, "Kurul üyeleri siyasi parti kontenjanlarından seçiliyor; siyasi iktidar koalisyonunun sayısal çoğunluğu var. Dolayısıyla da burası siyasi iktidarın arka bahçesi gibi" dedi.
Birikim dergisinden Tanıl Bora'nın sorularını yanıtlayan Bildirici, gazeteci olarak her zaman medyanın etik denetiminin yine gazeteciler ve gazetecilik kuruluşları tarafından yapılması gerektiğini savunduğunu belirterek RTÜK'ü eleştirdi. Bildirici, şöyle konuştu:
"Televizyon ve radyo yayınları cezalarla yola getirmeye kalkmamalı"
"Medyanın içerik denetimi bağımsız gazetecilik kuruluşları dışında birileri tarafından yapılmaya başladığında gazetecilik dışında kaygılar, hedefler ve menfaat ilişkiler devreye giriyor. Tabii böyle bir etik denetim için güçlü ve bütün medya kuruluşları tarafından benimsenmiş güçlü meslek örgütlerinin olması gerektiğinin farkındayım. Zaten medyanın kendi kendini kontrolü konusunda ülkemizde adım atılamamasının başlıca nedenlerinden biri de bu.
Günümüzde medya eskisiyle kıyaslanmayacak ölçüde genişledi, internet ve sosyal medya yaşamın başköşesine oturuverdi. Radyo ve televizyonlar sayıca arttı ve yaygınlaştı. Ben yine aynı kanıdayım, radyo ve televizyonları da dıştan başka birimler, meslekler, güç odakları, hele de siyasi iktidar denetlememeli. Cezalarla yola getirmeye kalkmamalı."
"Elimden gelse RTÜK'ü bağımsız, özerk bir kurul haline getirirdim"
CHP kontenjanından RTÜK üyesi olduktan sonra da kurum hakkındaki düşüncelerinin değişmediğini belirten Bildirici, "Elimden gelse RTÜK’ü gerçekten bağımsız, özerk ve tarafsız bir kurul haline getirirdim. Bunun için de siyaset etkisinden -özellikle de siyasi iktidarın hâkimiyetinden- kurtulmasını, uzmanlardan oluşan bir kurul haline gelmesini hedeflerdim" dedi. Bildirici devamında şu sözleri kaydetti:
"Yasakları ve cezaları silah olarak kullanan denetleyici bir kurul yerine ilkeler ve standartlar belirleyerek onlar üzerinden sektörü düzenleyen bir üst kurul olması için çaba harcardım. Cezaların yanlışları düzeltmek için çare olmadığı ortada. Ekranlar şiddet ve kadına şiddet görüntülerinden geçilmiyor. Tabii bunda RTÜK’ün erotik görüntüler, alkol ve sigara görüntüleri kadar hassas olmamasının da rolü olduğunu söylemeliyim."
Zorunlu yayınlar ve kamu spotları ile ilgili Üst Kurul kararlarının web sayfasından ilan edilmemesinden yakınan Bildirici, muhalefet şerhlerinin de kamuoyuna duyurulmadığını söyleyerek, "Oysa RTÜK çalışma usul ve esasları yönetmeliğine göre, bütün düzenleyici ve denetleyici kararların kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Yönerge uygulanmıyor. İtiraz edince 'uygulamamız böyle' yanıtı alıyorum. Ben de itirazımı sürdürmekle kalmıyor, karşı oy yazılarımı kendim açıklıyorum. Çünkü bu ülkede yaşayan herkesin hayatına bir şekilde değen bu kuruluşun şeffaf olması gerektiğine inanıyorum. Televizyon ve radyo izleyicisi her insanın, burada olup biten her şeyi, her tartışmayı, her kararı bilmeye hakkı var" diye konuştu.
Birikim'de yayımlanan röportajın tamamı için tıklayın.