Güngör Uras
(Milliyet - 24 Haziran 2013)
FED kararı sonrası Türkiye'de ekonomi nasıl etkilenecek?
Bu ne “entipüften”, bu ne “uyduruk” bir küresel ekonomi ki, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Efendi, “ABD’de ekonomi düzelmeye başladı” diye konuşunca, sarsıldı, çöktü... Dünyanın değişik ülkelerinde insanlar paralarını bir yerden alarak öbür yana aktarma telaşına kapıldı. Çok ülkede piyasalar alt-üst oldu.
Biz de bu çalkantıdan nasibimizi aldık. Borsada panik oldu. Endeks düştü. Piyasa faizi yükseldi. Dolar fiyatı tırmanışa geçti. Bazı yabancılar Türk Lirası’ndan dövize geçtikten sonra dövizlerini Türkiye dışına çıkardı.
Bugünden sonra neler olabilir? Önemli olan o... Ne var ki, olacakları bilmeye imkân yok. Sadece “olasılıklar”dan söz edilebilir.
Çalkantının 2 etkisi var
* Küresel piyasalarda çalkantı uzun süre devam edemez. Bernanke Efendi’nin konuşması üzerine pozisyon değiştirmeye başlayanlar (paraya takla attırarak, paradan para kazanma işinin ustaları) paralarını nerelerde park ettireceklerine yakında karar verecekler. Paralar yeni park alanlarına yönelecek.
* Pozisyon değişikliğinden Türkiye’nin büyük ölçüde olumsuz etkilenme riski yok. Bize gelen para “at ile deve” değil. Zaten azıcık. Büsbütün kuruyacak hali de yok. Vade biraz kısalsa, faiz biraz yükselse de, biz döviz ihtiyacımızı karşılamakta, dış borcu çevirmekte fazla zorlanmayız.
* Yabancılar borsadan, bonodan sistemi sarsacak ölçüde çıkmazlar.
Bu çalkantı bizi iki farklı alanda etkileyecek.
(1) Para ve sermaye piyasalarımızda yeni bir denge arayışı ortaya çıkacak.
(2) Küresel piyasalardaki değişim ve içeride para ve sermaye piyasasındaki değişim, iç piyasamızı (reel ekonomiyi) belli ölçüde sarsacak.
İç piyasada durum ne?
İç piyasada durup dururken taşlar büyük ölçüde yerlerinden oynayacak:
(1) Döviz fiyatı, faiz bir miktar yükselecek. Borsa endeksi bir süre aşağılarda seyredecek.
(2) Borsa endeksinin bir süre aşağılarda seyretmesi reel ekonomiyi çok az etkileyecek. Fakat döviz fiyatı ile faizin yükselmesinin reel ekonomi üzerinde (üretim, yatırım, iç ve ticaret kesimlerinde) etkisi büyük olacak.
Döviz ve faizin yükselmesi, maliyetleri artıracak. Bu ise fiyat artışlarına ve sonunda enflasyonun yükselmesine yol açacak.
* Döviz ve faizin yükselmesi iç talebi olumsuz etkileyecek. Piyasalarda durgunluğu artıracak.
İnsanların bekleyişleri, moralleri ekonomiyi büyük ölçüde etkiler. İnsanların morali ve bekleyişi iyi ise, insanlar yarınlardan korkmuyor ise, daha çok harcarlar, daha çok yatırım ve üretim yaparlar. Daha çok insan çalıştırırlar.
Durgunluk riski var
* Talepte frene basılmasının olumsuz etkisinin devam etmesi nedeniyle derinleşen durgunluk piyasaları üzerken “Gezi Parkı” olayları bu durgunluğu artırmıştı. Piyasalarda iş hacmi daralmıştı. Bütün bunlara eklenecek olan küresel krizin Türkiye’ye yansıması durgunluğu derinleştirecek.
* Üreticinin, toptan ve perakende ticaret yapanların (hatta ihracatçının) döviz ve faiz fiyatındaki artışı mal ve hizmet fiyatlarına kısa sürede yansıtması çok zor. Bu nedenle bir süre zarar ortaya çıkacak.
* Döviz ve faiz borcu olanlar ise döviz ve faiz fiyatının artışından olumsuz etkilenecek.
Hükümete iş düşüyor...
Ne yapalım ki, kaderden kaçmanın imkânı yok. Daha önce de bu filmi gördüğümüze göre iyimser olmaya çalışalım. “Çalkantı nasıl olsa uzun süre devam etmeyecek. Bir yerde duracak. Yeni döviz ve faiz fiyatına göre yeni dengeler kurulacak” diyerek paniğe kapılanları uyaralım.
Önemli olan morallerin, bekleyişlerin çok bozulmaması. Talebin daha fazla daralmaması. Üretimin daha fazla yavaşlamaması.
İşte bu noktada da hükümete büyük sorumluluk düşüyor. Hükümet şu günlerde halka, iş çevrelerine moral vermek ve bekleyişlerin kötüleşmesini önlemek zorundadır.