Fehmi Koru*
WASHINGTON
Amerikan kamuoyu şu günlerde Donald Trump ile yatıp Donald Trump ile kalkıyor. İnternet üzerinden ilk golü kimin atacağına bahis açar gibi, başkentinin her köşesinde, Trump’ın koltuğunu kaybedip kaybetmeyeceği ve kaybedecekse bunun kaçıncı ayın kaçıncı gününde gerçekleşeceği üzerine iddialara tanık olunuyor.
Demokratlar rakip partinin yeniden seçilmeye hazırlanan başkanını seçimden önce yerinden etme gayretinde; bu gayretin sonuca ulaşabilmesinin ancak rakip partiden senatörlerin de kendilerine katılmasıyla olabileceğinin fena halde farkındalar ve bu sebeple onları kendi yanlarına çekmeyle sonuçlanacak manevralar sergilemeyle yetiniyorlar.
Herkesin zihninde Richard Nixon’un son ayları, son haftaları ve son günleri canlanıyor. Başkanı görevden alma görevinin sahibi Cumhuriyetçi Parti’nin senatörleri, Watergate binasındaki Demokrat Parti genel merkezine CIA operasyon ajanlarını göndermesinin (1972) üzerinden ancak iki yıl geçtikten sonra (1974) Nixon’un gitmesi gerektiğine ikna olabilmişlerdi.
Bu defa ikna faaliyetinin daha yoğun ve çabuk sonuç alıcı olması gerekiyor; çünkü bugünle seçim arasında mesafe kısa. ABD’de 11 ay sonra sandık başına gidilecek…
Temsilciler Meclisi istihbarat komitesinde haftalar süren tanıklar resmi geçidinin ardından şimdi de başka bir komite anayasa hukuku uzmanı tanıkları dinlemeye başladı. Cumhuriyetçi Partili üyelerin tanıkları bu defa daha dikkatli dinledikleri fark ediliyor.
Donald Trump’tan önce, Kongre yoluyla azil süreci yaşamış Richard Nixon ile Bill Clinton kargaşadan uzaklaşıp kendilerini ‘hür dünyanın lideri’ gösterebilmek için prestijli yurtdışı gezilere çıkmışlardı. Trump’ın da bu hafta Londra’da yapılan NATO Zirvesi ile yakaladığı fırsatı aynı amaçla değerlendirmesi bekleniyordu.
Beklenenin tam tersi oldu. NATO Zirvesi’ne katılan Batı dünyasının öteki liderlerinin, kendilerini uzaktan izleyen kameraların kayıt yaptığını fark edemedikleri için -belki de fark edip umursamayarak- Trump’la resmen alay ettiği görüntüler, önce sosyal medyaya oradan da gazeteler ve televizyonlara malzeme oldu.
Kanada, Hollanda, İngiltere başbakanları ve Fransa cumhurbaşkanı arkasından Trump’a güldüler ve onu çekiştirdiler. Bir noktada, Kanada başbakanının, “Yanındakilerin yüzlerini gördünüz mü, adeta çarpıldılar” dediği duyuldu.
‘Dünya lideri’ olabilecekken kendisinin yarı yaşındaki öteki liderlerin makaraya aldıkları zavallı bir görüntüye büründü Trump.
Yapılanı öğrenen ABD başkanı, Kanada başbakanını, gezisini izleyen gazetecilere “İki yüzlü” diye çekiştirdi.
Galiba İngiltere kraliçesiyle kızı da Trump’ın arkasından gülenlere katılmıştı.
Hiç de hoş bir manzara değildi.
Pılını pırtısını toplayıp diğer katılımcılardan çok önce arkasına bakmadan sarayı terk etti, yabancı gezilerinde manşetleri başkalarından çalmayı adet haline getirmiş gösterişe düşkün ABD başkanı.
Seçmenler açısından seçtikleri liderin gülünecek bir hale düştüğünü görmekten daha rahatsız edici bir manzara yoktur.
Trump Londra’da kendisini o hale düşürdü.
Oradan döndü de ülkesinde rahat yüzü mü gördü?
Hayır, tam tersine, sonuna kadar mücadelesini yapacaklarına inandığı Cumhuriyetçi politikacıların kendisi hakkında kuşkularının derinleşmeye başladığını idrak ettiği yüzüne vurdu.
Çatıdan bir kiremit uçmaya başladı mı başkalarının da onu takip edeceğini bizim politikacılar iyi bilir.
Politika öğretir de ondan…
Nixon’un güvenilirliğini bütünüyle yitirmesi, daha ilk günden Watergate’te suçüstü yakalanan ekibin varlığından haberi olmadığını yemin billah söylemesiyle olmuştu. Destek vererek Beyaz Saray’da kalmasını sağladıkları kişinin yalancılığının gülünecek noktaya vararak herkesin bilgisi dahiline girdiğini anlayan Cumhuriyetçi Parti’den senatörler “Bizden bu kadar” deyip karşı saflara geçmişlerdi.
İstifa ederek azilden kurtuldu Nixon.
Trump ise, arkasına Murdoch’un Fox-News’ini alabildiği için bu akıbetten kurtulacağını hesap ediyor.
Bazı gözlemciler “Nixon’un yanında Fox-TV benzeri bir medya gücü olsaydı istifa etmez, sonuna kadar direnirdi” görüşündeler. Trump teslim olmayacak ve kurtulacak onlara göre.
Doğru, Trump’ın kendisini ölümüne savunan medyası var, ancak karşısında da geleneksel basın-yayın gücünden daha etkili bir sosyal medya var.
“Hep beraber göreceğiz, kazanacak” diyenler yanılıyor olabilirler.
NATO Zirvesi’ndeki alaycı tabloya bakılırsa, ipi çoktan çekildiği halde Trump’ın bu durumundan haberi olmayabilir.
Eski zamanlarda Çin’de idam mahkumları gece boyu sabahlara kadar eğlendirildikten sonra başları kesilerek öldürülürmüş. Yine öyle bir idam mahkumu grubunu eğlendirmiş gardiyanlar. Sabah olmuş, mahkumlar kellerinin yerinde durduğunu görünce şaşırmışlar. Gardiyanın biri, “Hele bir başınızı sallayın” deyince kelleler birer birer düşmeye başlamış.
Meğer, kendilerini eğlendiren kılıç-kalkan ekibi, gecenin bir vaktinde, ince kılıçlarla onlara sezdirmeden kellerini vücutlarından ayırmışlar…
Trump’ın durumu da giderek o fıkraya benzemeye başladı.
Size bir sorum var: ABD başkanı gidici ise, ona güvenerek politikayı dar alana kıstıranlar da hayal kırıklığına uğrarlar mı?
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır