‘‘Demokrasi sandıktan ibaret değildir’’ diyenler elbette haklılar, ancak sandık da politikacılara demokrasiyi hatırlatması bakımından ihmale gelmeyen önemde.
Yerel seçimin üzerinden sadece 2,5 ay geçmesine rağmen siyaset zemininde taşların yerinden oynadığını hissedebiliyoruz.
Her şeyden önce, seçimden birinci parti olarak çıkan CHP’ye ve partinin yeni genel başkanı Özgür Özel’e güven geldi. Aradan geçen günler boyunca Özel’in çerçevesini belirlediği konular ekseninde bir gündem tartışılıyor. Ekonomik sıkıntılar gündemin merkezinde yer aldığı gibi, yargının kapsama alanında bulunan konulardaki yanlışlıklar da daha görülür hale geldi.
Bu yadsınamaz bir yeni durum.
Daha önemlisi, iktidar ittifakının seçimden sonra sergilediği yalpalamalar…
En son, iktidarın küçük ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli, iktidar ortağından duyduğu rahatsızlığı, ‘‘Hodri meydan’’ anlamına gelen bir çıkışla ifade etti.
Grup kürsüsünden sitemler, Ferdi Tayfur şarkısı eşliğinde yürürken verilen mesaj ve üstünde ‘‘Allah bana yeter’’ yazılı yüzük yetmemiş olmalı ki, daha doğrudan ifadelerle, ‘‘İstenmiyorsak, ‘eyvallah’ diyebiliriz’’ anlamına gelen bir açıklama yapıldı…
Yine bizzat Bahçeli tarafından…
Tabii, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şahsına övgüler ve Cumhur İttifakı içerisinde yola devam arzusunun belirtilmesi de ihmal edilmeden…
Eminim, siyaseti meraklı gözlerle izleyenler bile, şu günlerde iktidar cephesinden birbiri ardına gelen mesaj yüklü açıklamaları çözmekte zorlanıyordur.
Bizim işimiz ne, elbette gelişeni meraklılar için çözmeye çalışacağız.
İlk bilinmesi gereken şu: İttifak küçük ortağın işine yaradığı kadar büyük ortağı sevindirmiyor. Elbette, Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinde MHP’nin payı büyük; ancak son cumhurbaşkanlığı seçimi, bir sonraki seçimde, ortaklığın yeterli olmayacağını gösterdi.
Cumhur İttifakı, bugünkü haliyle, Tayyip Erdoğan’ın veya AK Parti’nin göstereceği herhangi bir adayın, cumhurbaşkanı seçilebilmesini sağlayamayacak.
Ya anayasanın değişmesi gerekiyor ya da Cumhur İttifakı’nın güçlendirilmesi…
Her ikisi için de MHP’nin varlığı engel…
MHP ile ortaklık AK Parti’nin geleneksel tabanını da çözüyor. Bir miktar oyu MHP’ye kaydı, daha fazlası ise başka partilere kaçtığı gibi, henüz kaçmayanların da yeniden AK Parti’ye oy vermelerinin önündeki engel MHP…
AK Parti’nin Kızılcahamam’da yaptığı toplantıda yönetim kademelerine yönelik eleştirilerin çoğunun MHP ile ortaklık üzerine olması beklenen bir sonuçtu. [Devlet Bahçeli’nin son çıkışında AK Partililere dönük ifadelerden, içerideki tartışmalardan kendisinin haberdar edildiği anlaşılıyor.]
Lafı fazla uzatmaya gerek yok: AK Parti -ve Cumhurbaşkanı Erdoğan– MHP’siz yeni bir denklem arayışında.
Beştepe’deki 1100 küsur odanın çoğunda yeni denklem üzerinde çalışmalar yürütülüyorsa şaşırmam.
İki kez CHP genel başkanı Özgür Özel ile görüşmesi elbette anlamlı, ama dahası da var: Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden sonra, ihmal ettiği bazı eski arkadaşlarıyla da görüştü.
‘‘Eski dost düşman olmaz’’ derler ya, görüştüklerinden o tanıma girenler, kendisine ısrarla Türkiye’nin içte ve dışta kaybettiği zemini yeniden kazanabilmesi için öncelikli olarak yargı alanında güncelliği hiç eksilmeyen sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ettiler.
MHP ile Devlet Bahçeli’nin adlarının anılmasından rahatsızlık duyduğu kişilerle ilgili sorunların…
Ortağı MHP olmaya devam ettikçe AK Parti’nin o konularda adım atması mümkün mü?
Değil elbette.
Peki, o konular çözüme kavuştulmadıkları sürece AK Parti’nin yeniden itibara kavuşması mümkün mü?
Yerel seçime kadar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel başkanı olduğu partinin, Cumhur İttifakı ile de sorunların üstesinden gelebileceği ve iktidarını sürdürebileceği kanaatindeydi.
Daha doğrusu öyle düşündüğü görüntüsü veriyordu.
Bugün durum farklı.
Ne olabilir?
Kanaatimi tekrarlayacağım: AK Parti -ve Cumhurbaşkanı Erdoğan– MHP dışında ortak arama arzusunda bulunsa bile, iktidarın küçük ortağı MHP -ve genel başkanı Bahçeli– Cumhur İttifakı’ndan ayrılmak niyetinde kesinlikle değil.
Hangisi güçlüyse bu açmazdan o başarılı çıkacaktır.
Sorunu sandık da çözebilir.
Bu yazı, Fehmi Koru'nun kişisel bloğundan alınmıştır.