Fehmi Koru*
Politikacılar, özellikle bizim ülkemizde, kibarlıklarıyla ünlenmiş insanlar sayılmazlar. Bu gerçekten hareketle, kaç gündür, seçim sonrası gelişmelerini izliyorum ve vardığım sonucu buradan ilan ediyorum: Galiba en kibar politikacılar İYİ Parti’de toplanmış…
Her seçimden sonra politika arenasında kargaşalar yaşanması doğaldır. Son 22 yıl içerisinde yapılmış 18 seçimden birinci parti olarak çıkmayı başardığı halde Pazar günkü 19. seçimde ipi ikinci olarak göğüslemiş AK Parti içerisinde ve yakınlarında bile huzursuzluklar dışarıya vuruyor da, bir zamanların en iddialı partisi İYİ Parti, sandıkta ciddi bir tökezleme yaşadı, fakat içerisinden dışarıya fazla bir gürültü sızmıyor.
Dün parti yönetiminden önemli iki isim birbiri peşi sıra görevlerini bıraktı; baktım, bunu duyurmak için kaleme aldıkları mesajlar olağanüstü kibar…
Biri, mesajını “Her daim liderimizin yanındayım” diye bitirmiş…
Aynı kişi, seçimin hemen ardından kararı alınmış büyük kongre için de ileriye dönük bir tahminde bulunmuş:“Türkiye’nin umudunun İyi Parti olduğunun tescillendiği bir kongre olacağının bilinmesini istiyorum.”
Kibar insanları beğenirim, kibar politikacıları daha da çok beğenirim. Ancak, konu İYİ Parti olunca olaya biraz farklı bakıyorum.
Ülkemizin gerçekten kritik bir döneminde umut verici bir zeminde kurulmuş, girdiği ilk seçimde -2018- %9.96 oranında oy alarak 43 milletvekili çıkarmayı başarmış, kamuoyu yoklamalarında bir ara muhtemel oyu %17’yi yakalamış bir partiydi İYİ Parti.
Pazar günkü seçimde İYİ Parti’nin oyu sadece 4.59’da kaldı.
İnternet ansiklopedisi Wikipedia İYİ Parti maddesinde kuruluşuyla ilgili şu bilgiyi veriyor:
“Meral Akşener, Koray Aydın, Milliyetçi Hareket Partisi’nden ihraç edilen dört milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan, Ümit Özdağ, İsmail Ok; Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa eden Doğru Yol Partisi kökenli İzmir milletvekili Aytun Çıray ve 200 kişilik kurucu üye ile 25 Ekim 2017 tarihinde, Ankara Yenimahalle’de bulunan Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılan kongrede İYİ Parti kuruldu; partinin ismi, logosu ve sloganı açıklandı ve Meral Akşener oy birliğiyle partinin ilk genel başkanı seçildi.”
Paragrafın hemen girişinde yer alan iki isim dışındaki çekirdek kadrodan hiçbiri bugün kurucusu oldukları partide değiller.
Meral Akşener 2018 seçimi sonrasında başarısızlığı üstlenerek olağanüstü kongreyi toplamış, öncesinde yeniden aday olmayacağını duyurduğu halde, kongreden bir kez daha genel başkan olarak çıkmayı başarmıştı.
Görev yerini terk etmeyeceğini düşünenler arasında ben de vardım.
Şimdi yine olağanüstü kongre toplanıyor ve Akşener’in koltuğunu bırakması bekleniyor.
Ama galiba yine aynı durum tekrarlanacak…
Oysa kuruluşundan -2017- bugüne kadar geçen yedi yıl farklı yaşanabilir ve İYİ Parti ülkenin daha az sarsıntılı bir dönem geçirmesinin motor gücü olabilirdi. Meral Akşener de, doğru tercihlerde bulunarak 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminin, hadi o olmadı, 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu olumlu biçimde etkileyebilirdi.
Partisini iktidar ortağı durumuna da getirebilirdi.
Akşener oysa hep yakın çevresini bile şaşırtan kararlar vererek bugünleri hazırladı.
2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, AK Parti karşısında birleşen muhalefet partileri, seçime bir çatı adayla gitme hazırlığı içerisine girmiş, istişareler sonrasında, CHP’nin de ikna edilmesiyle, Abdullah Gül isminde mutabık kalmışlardı.
Mutabakatta Akşener de yer almıştı. Ancak hemen ardından, mutabakatı işlevsiz bırakacak çıkışlarda bulunan Akşener, seçileceği iddiasıyla, kendi adaylığında ısrarcı oldu.
Çatı aday çıkaramadı muhalefet partileri, seçileceği iddialı Akşener o seçimde yalnızca %7.29 oy alabildi.
Seçimi AK Parti ile MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan kazandı.
Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimini de -2023- Meral Akşener’in tavrı belirledi. Bir yıl boyunca CHP ve beş muhalefet partisiyle oluşmuş Millet İttifakı paydaşlarından biri olarak, Akşener, her ay yapılan toplantılara muntazaman katıldı. Toplantıların birkaçı İYİ Parti genel merkezinde yapıldı. Ancak masayı dağıtan, çıkaracağı adayı ‘seçilemez’ olarak takdim ettikten sonra yeniden masaya dönen Akşener, o seçimde de belirleyici unsur olmayı başardı.
Seçimi üçüncü kez Tayyip Erdoğan kazandı.
Bu kadarla da kalmadı, Pazar günü yapılan seçimde de en fazla çabayı gösteren liderdi Akşener… Bütün Anadolu’yu dolaşarak, Ankara ve İstanbul’un CHP’den gösterilmiş belediye başkan adayları aleyhinde konuştu. Sert eleştirileriyle CHP’nin DEM Parti seçmeninden oy almasını engellemeye çalıştı.
Politik arenayı etkileyecek başka unsurlar olmasaydı, bu seçimin sonucunda da yine onun başarısından söz edebilecektik.
Köşesine çekildiğinde evinin duvarına asabileceği başarı fotoğrafları arasında bu saydıklarım yer alacak.
Yeterli bulur ve bu defa gerçekten çekilir mi, yoksa bir-iki başarı fotoğrafı daha kazanmak mı ister?
Partililer kibarlıklarını korudukları sürece yerinde kalmayı yeğleyeceğine eminim.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.